"ONLAR" YAŞANMIŞ GERÇEK CİN HİKAYELERİ KİTABI ÇIKTI. TRENDYOL ÜZERİNDEN İNDİRİMLİ BİR ŞEKİLDE ALABİLİRSİNİZ.
Adım Vasfiye. 1992 yılının yaz aylarında, köydeyken; akşamları kapıda oturup birbirimize korkunç hikayeler anlatırdık... Bir akşam yine bir korkunç hikaye anlattıktan sonra iddiaya tutuştuk. Bizim evin yakınlarındaki tepenin başında bir su deposu vardı. Tekinsiz, korkutucu görünümlü, ıssız bir yapıydı. Arkadaşlarım, cesaretimi kanıtlamam amacıyla oraya çıkmam için ısrar ettiler.
İçeride Tuhaf Bir Parıltı Gördük
Ben de yanımda biri gelirse gideceğimi söyledim. Yeğenim İlhan bana eşlik etmeye karar verdi. Beraber tepeye tırmanmaya başladık. Tırmanırken birbirimize şakalar yapıyorduk. Ben ona "Seni cin çarpıyormuş; ağzın gözün yamuluyormuş" diye takılıyordum. O da "Abla şimdi seni aşağıdan biri çekiyormuş" diye beni korkutmaya çalışıyordu. Böyle şakalaşırken su deposuna vardığımız fark etmedik bile. Bir anda önünde duruverdik. İçerde bir parıltı gördük. İnilti gibi sesler geliyordu. Çok şaşırmıştık.
İlk önce başka köyden gelen çobanların oraya sığındığını düşündük lakin su deposunun camı olmadığından içeriyi göremiyorduk. Kapı hafif aralıktı ama içeriyi görmemize izin verecek kadar değil. Yeğenim aşağı inmek istemiyordu ama ben içerdeki olayın ne olduğunu öğrenmek için can atıyordum. Bir yandan da korkuyordum doğrusu. Öncesinde içeride birileri olup olmadığını yoklamak için yerden aldığım büyükçe bir taşı kapıya doğru attım. Kapı ardına kadar açıldı. Kapı açılınca aşağı doğru inen bir merdiven fark ettik.
Korkudan Ağlamaya Başlamıştı
Yeğenim İlhan aşağı inmek istemediğini söyledi. Ben ısrar edince önce sızlanmaya, sonra korkusundan ağlamaya başlamıştı. Benim dediğim oldu ve içeri doğru birkaç adım attık. Merdivenlerden aşağı baktığımda; orada ışığın daha yoğun olduğunu gördüm. O esnada bana ne olduysa artık sanki ayaklarım kendi kendine merdivenleri inmeye başladılar. Yeğenimin de bana uymaktan başka çaresi olmadığı için o da arkamdan inmeye başladı. Benim adımlarımsa neredeyse istemsiz diyebileceğim bir şekilde giderek hızlanıyordu. Zemine son birkaç basamak kala aklım başıma geldi.
Ufak bir giriş belirdi gözümün önünde. Yeğenimin ağlama sesi şimdi sessiz bir iniltiye dönüşmüştü. Birilerinin bizim hakkımızda konuşmakta olduklarını duydum. "Birileri geliyor" diyordu kalın bir ses. Ondan daha ince olan bir ses de "Ben de duydum" diye cevaplıyordu onu. Bize doğru yönelmiş adım seslerini duyunca geri; gayri ihtiyari yukarı doğru kaçmaya başladım. Yeğenim şoka girmiş olacak ki olduğu yerde donup kaldı ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Ona yukarı çıkması için bağırdım. Oysa kafasını bana çevireceğine karşıya doğru bakmaya başladı.
Bense yukarıdan telaşla ona seslenmeye devam ediyordum "Çabuk ol!" diye. Ama o birden merdiveni inmeye başladı. O kadar korkmuştum ki ne yapacağımı bilemedim. Konuşma sesleri giderek daha yüksek sesle duyulmaya başlamıştı. Yeğenimle sohbet ediyorlardı sanki.
Simsiyah Giyinmiş 2 Tuhaf Adam
Görmediğim ama ayak seslerini duyduğum bir şey merdivenlerden bana doğru çıkmaya başlamıştı sanki. Adeta felce uğramış gibi orada kalakaldım. Ve bir şey beni kolumdan tutarak, merdivenlerin kalanını sürükleyerek çıkardı. Beni bayırdan aşağı doğru itti. Ayağa kalkıp su deposunun kapısına baktığımda baştan aşağı siyah giyimli 2 adam ve ortalarında duran yeğenim bana bakıyorlardı. Yeğenime adeta yanıma gelmesi için yalvardım ama o gülümseyerek adamlara baktı. Bir anda ayağım kaydı ve tekrar bayır aşağı yuvarlanmaya başladım.
Gözlerimi açtığımda başımda başımda birkaç kişi gördüm. Henüz tam ayılmış olmadığım için başımdaki bu kişilerin su deposunda gördüğüm adamlar olduğunu düşündüğümü hatırlıyorum. Ancak dayımın sesini duyunca güvende olduğumu anladım. İlhan'ı sorduğumda uyumakta olduğunu söylediler. İkimizi de bayırın dibinde baygın yatarken bulmuşlar.
Bizi Hocaya Okuttular
Koşarak yeğenimin odasına gittim. Arkamdan dayımlar da geldi. Yeğenime su deposunda olanlar hakkında sorular sordum. Orada niye öyle davrandığı, neden o adamlarla gittiği, o adamlarla beraber ne yaptığı ve neden bayırın dibinde benimle beraber baygın halde bulunduğu gibi... Ancak yeğenim bana; sanki bu sözünü ettiğim şeyler hiç yaşanmamış gibi bakıyordu. Dayımlar odadan çıkıp, yeğenimle yalnız kaldığımızda; belki büyüklerin yanında söylemekten çekindiği bir şeyler vardır diye, ondan bana doğruyu söylemesini rica ettim.
Yeğenimin yüzünde bir gülümseme belirdi ve "Seni de çağırıyorlar" dedi. Bakışları nefret doluydu... Daha önce yeğenimin yüzünde gördüğüm o bakışlar içimin ürpermesine neden oldu. Daha fazla üstelemedim. Sonraki günlerde de yeğenim büyüklerin yanında sanki su deposunda yaşananlar hiç olmamış, hiçbir şeyden haberi yokmuş sanki ben hayal görmüşüm yahut yalan söylüyormuşum gibi davranmaya devam etti.
Bir gün yeğenim, durup dururken üzerime saldırdı. Çok tuhaf ve nefret doluydu. Bizimkiler onun bu halini görünce onu bir odaya kapattılar ve köyün hocasını çağırdılar hemen. Hoca bizi okuyup üfledi. Yeğenim bir hafta deliksiz uyudu ve uyandığında hiçbir şey hatırlamıyordu. Bense yıllardır köyümüze ayak bile basmıyorum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cin Hikayeleri +18
HorrorAnonim olarak yazılmış, açıklanması zor, paranormal hikayeler. 'Onlar' yaşanmış gerçek cin hikayeleri kitabımla alakası yoktur. Başınızdan geçen 'Cin' hikayelerini gönderin yayınlayalım.