•●Kararan Hayatlar●•

680 74 78
                                    


...Vücuduma yayılan keskin acıyla kıvranmaya başladım. Damarlarımda hissettiğim güç neredeyse ölümüme neden olacaktı.

Bir tarafım güçle dolarken bir tarafımda gücünü kaybediyordu. Vücudumun her bir yerine ulaşıyordu bu güç.

Acı çekiyordum, sanki parçalanıyordum ama aynı zamanda yeniden oluşuyordum.

Bu ikilemenin arasında yapa bildiğim tek şey yaşam mücadelesi vermekti.

Ölüm dört bir yanımı sarmış. Üzerime geliyordu. Acılarım katlanarak artıyor çekilmez hal alıyordu.

Her ne kadar kendimi gözlerimi açmak için zorlasamda sanki göz kapaklarımın üstünde bir ton yük vardı. Acı gittikçe şiddetlendi.

Artık herşey bitti dedim.

Damarlarımın basınçtan balon gibi şiştiğini hissedebiliyorum. Acıdan kıpırdadıkça acı dahada derine ilerliyordu.

Soluğumda giderek kesilmeye başladı. Kanımın damarlarından çekildiğini
Hissedebiliyordum...

Sanki gücüm gibi bir taraftan çekiliyor, öteki taraftan doluyor gibiydi. Bir süre sonra son buldu ve bedenim gevşedi. Gücüm tamamen tükendi. Ve herşey bitti....

...

Dile kolay 3 gün olmuştu. Yapılan deney sonucunda ölmesi beklenilen küçük denek 3 gündür bilinci kapalı haldeydi.

Profesör son derece heyecanlıydı. Eğer çocuk ölmezde sağ kalırsa deneyi bir ilk olacaktı.

Evet o çocuk onun gelmiş geçmiş en iyi mutantı olabilirdi tabi yaşarsa....

Gözlerini yoğun bakımdaki çocuğa dikti.

Kablolara bağlıydı Küçük denek, kan değerlerindeki düzensizlik bilincinin uzun süreli kapalı olmasına neden oluyordu.

O ise koltuğunda oturmuş elindeki kahvesini yudumlarken  çocuğun uyanmasını bekliyordu.

Bugün uyanması ihtimaldi. Yada sonsuza dek uyuması, akan zaman bunu belirleyecekti.

....

İri olan asker hızla etrafı dolanıp
Gözlüyordu. Sanki birini arıyordu.

Laboratuvara indiğinde sonunda aradığı kişiyi bulmuştu büyük patron tarafından profesöre bildirmesi gereken bir mesajı vardı.

Hızlı adımlarla koltukta oturan profesöre ilerledi. Yanına birinin geldiğini fark eden profesör ona şaşkınlıkla döndü.

-"George senin burda ne işin var?"

-"Beni buraya büyük patron gönderdi. Profesör Octavius..."

-"Büyük patronmu...
Gene ne oldu? Benden ne istiyor?"

-"Bay Osborn teklonojisini Hydra'ya satmayı kabul etti. Büyük patronda sizden, Harry'i size bildireceğim mekana bırakmanızı istiyor."

-"Demek bu kadar hızlı.... Herneyse iyi oldu. O küçük sümüklü hep ağlıyordu,
Sonunda ondan ve kısılmayan lanet sesinden kurtulacağız."

-"İyi o zaman benden haber bekleyin."

-"Tamam....."

Deyip. Uzaklaştı asker, o sırada profesör aldığı mesaja göre adamlarına talimatlar verip.

Hary belirlenen mekana göndertti. Her şey sorunsuz ilerledi ve takas gerçekleşti.

Ve oda küçük deneği göz hapsinde tutmaya devam etti. Taki telefonu çalana kadar.

°•Ne Olursa Olsun İntikam •°Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin