8: Kara Bulut

38 5 0
                                    

C'est La Vie, Weathers
Ah Canım Sevgilim, Rei 6

🕸️

Ruhumdan her bir parçayı avuçlarımın arasına alır ve ezerdim.

Aslında bunu yapan hiç ben olmamıştım ama insanlar acılarımın tek sebebinin kendim olduğunu düşünmemi istemişlerdi. Bir şey yüzünden üzülüyorsam nedeni bendim, bir hata yaptıysam bedelini ödemeliydim. Tek başıma büyümüştüm ve bunun nedeni bendim. Tek sorumlusu, suçlusu bendim. Bir şeyi elde etmek istiyorsam onun için savaşmalıydım, kimse benim ellerime istediğim şeyi bırakmamıştı. Aksine herkes elimden almıştı istediklerimi.

Şimdi yine kendi suçum olduğu iddia edilen bir şeyin cezasını ödemek için hazırlanmıştım. Siyah bir elbise giymiştim, belime kadar saran ama sonrasında bollaşan bir elbiseydi. Bol kısımları siyah tüllerden oluştuğu için ellerime tül eldivenler giymiştim. Elbisenin askıları omzumda sıkıca bağlı duruyordu ama yine de bir kez kontrol ettikten sonra dalgalı saçlarımı geri attım.

Araba neredeyse şehrin dışında kalan büyük bir evin bahçesine giriş yaptığında telefonumu küçük çantamın içinden çıkarttım ve söylediğim gibi Barlas'a konum attım. Bu saatten sonra gelmek ve gelmemek ya da beni beklemek ona kalmıştı.

Şoför arabayı durdurduğunda maskeyi yüzüme yerleştirdim ve derin bir nefes alarak şoförün kapıyı açmasıyla birlikte dışarı çıktım. Etrafa hızlıca göz gezdirdim ve olduğum yerin bir evin değil de bir köşkün bahçesi olduğunu anladım ve çocukken bir kez buraya geldiğimi hatırladım. Kaç yaşındaydım veya nasıl bir gündü hatırlamıyordum ama bahçenin ortasında duran süs havuzunu çok net bir şekilde hatırlıyordum. Şık giyimli bir kaç insanın içeri girdiğini gördüm ve o tarafa ilerledim, kapıda iki koruma duruyordu ancak etrafa dağılan korumaları da fark etmiştim.

Kapıya yaklaştım ama herkesi sorgusuz sualsiz içeri alan koruma elini önüme uzattığında gözlerimi ona çevirdim. "Bu özel bir davet" gözleri üzerimde gezindi "güzel giyinmişsin ama bu içeri girmen için yeterli değil." Başımı sağ omzuma doğru yatırdım ve gözlerine bakmaya devam ettim, diğer koruma zaten bu davette yerim olduğunu anlamış gibi adımı sordu ama ona cevap vermedim. "Biraz önce üzerimde gezinen gözlerindeki tüm anlamları gördüm, o pis beyninden geçen her bir görüntünün farkındayım."

"Belda" babamın sesini duydum ama gözlerimi çevirip ona bakmadım, koruma babamı görüşünde duruşunu düzeltti. "Eğer o gözlerin bir daha üzerimde gezinirse" babamın yanıma kadar geldiğini hissettim ve bu beni afallattı "seni öldürürüm." Cümleyi daha kısık bir sesle tamamladım çünkü babam gelmişti ve bu istemsizce beni bazı düşüncelere sürükledi. Sanki beni rahatsız eden çocukları görmüş ve bana sahip çıkmak için geliyor gibiydi.

Gözlerimi usulca babama çevirdim, mavi gözleri üzerimdeydi. "Yanıma gel" sakin adımlarla korumaların yanından geçerken "Önder Ulusoy'un misafiriyim" diye konuştum. Babam bir şey demeden elini belime yerleştirip beni yönlendirdi. Bu gece, beni kim olarak buraya çıkartıyordu bilmiyordum ama işte buradaydım.

Beni hiçbir konuda uyarmadı, hiçbir laf söylemedi ve diğer konukların olduğu salona soktu.

Bir kaç meraklı gözün bana döndüğünü hissettim ama onlara bakmadım ve babamın beni ilerlettiği masaya yürüdüm. Arka fonda sakin bir klasik müzik çalıyordu, bir keresinde psikopatların değişik fantezileri olduğunu okumuştum. Acaba buradaki insanlarda birilerini öldürürken klasik müzik mi dinliyorlardı?

"Ne alırsın?"

"Kırmızı Şarap."

Sorgulama, dedim içimden. Umutlanma, heveslenme. Hepsi göstermelik, hepsi sahte. O seni sevmiyor, seni küçük bir çocukken bile sevmedi ve hiçbir zaman sevmeyecek.

CEHENNEM YILDIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin