Daha Fazla Dağılamam, Ötüken Avcı
Rüyalarım Olmasa, Zeki Müren〄
Bir saka kuşunu sevmeye dedem sayesinde başlamıştım, bir köpeği de öyle. Alkan'ın badem ağaçları gibi koktuğunu onun yanında öğrenmiştim, ben bu hayatta neredeyse her şeyi dedem sayesinde öğrenmiştim. Suzan ablanın da bana öğrettiği bir sürü şey vardı; kahve yapmak, yemek yapmak dışında bana şefkati de o öğretmişti, bana ve Uraz'a gösterdiği şefkat kalbime işlemişti.
Ve Basri abi, yani babam.
Ben izin vermesem dahi babamdan görmediğim sevgiyi bana göstermişti, tüm karşı çıkışlarıma rağmen beni sevmekten asla vazgeçmemişti. Tıpkı bir baba gibi, benim için çabalamaya devam etmişti, her zaman.
Şimdi beni onlardan isteyeceklerdi, her ne kadar sadece Basri abiden isteyecek gibi dursalar da üçünden isteyeceklerdi, çünkü beni büyüten o üçüydü.
Kapıyı açıp arabadan indiğimde çiftliğin soğuk rüzgarı yüzüme çarptı, arabanın kapısını kapattığım anda Ömer yanımda bitmişti. Sabaha karşıydı, çiftliğe anca bu saatte gelebilmiştik. Elis çok uzun zaman sonra Uraz'ın arabasının yan koltuğundan indiğinde gözlerim onlara takıldı. Dün gece evden çıkmadan her ne konuştularsa aralarında bir şey varmış gibi görünüyordu.
"Öpüştüler" dedi Ömer kısa bir sesle "sırf meraktan evden çıkıp dış camdan baktım onlara önce kavga ettiler sonra Uraz öptü ilk" şokla ona baktım. "Elis baya bağırdı, kızdı, üzüldüğünü söyledi ve bence haklı da. Kızı çat diye bırakmıştı zamanında" kaşlarım havalandı "ben aralarındaki her şeye hakimdim kraliçem."
"Sevgiliydiler, biliyordum."
"Semina" dedi Ömer daha kısık bir sesle "onlara büyük bir öfkeyle bakıyor dün heyecandan fark etmemiş olabilirsin" dün. Dün gece bir anda gözümde canlanmaya başladığında dudaklarım kıvrıldı, evlenme teklifi almıştım.
"Ya nereye gidiyoruz?" Barlas göz ucuyla bana bakıp sırıtınca cevap vermeyeceğini anladım ama biraz sonrasında yol bana tanıdık gelmeye başlamıştı. Ormandaki eve gidiyorduk, bizim evimize. En son geldiğimde hamile olmadığımı sanarak ağlamıştım ama şimdi karnımda büyüyen canın varlığından haberdar bir şekilde gidiyordum oraya.
Önde bizim arkada ise bizimkilerin arabaları vardı, araba dar ağaçlı yolda ilerledikten sonra ev görüş açımıza girdiğinde arabalar yavaşladı ve sonunda durdu. "Neden hep birlikte buraya geldik?" Barlas sıkıntılı bir nefes verdiğinde kaşlarımı çattım, sorularımdan sıkılmış gibiydi. Kapıyı açıp sinirle arabadan indim "seninle küstüm" kapıyı sertçe kapatmadan önce gördüğüm son şey bana şaşkınlıkla bakması olmuştu.
"Hayırdır?" dedi Uraz yanıma gelirken "niye küstün bu dallamaya?" Barlas arabadan inip Uraz'a baktığında kollarımı göğsümde bağladım. "Çünkü sorularıma cevap vermiyor" kısık gözlerimi üzerine diktim "benden sıkıldı galiba" Uraz gülerek kolunu omzuma attıktan sonra saçlarımı öptü. Bir kere sarılmıştık ve senelerdir aramıza ördüğümüz duvar parçalara ayrılmıştı "sana bir sürprizimiz var" dedi.
"Ne sürprizi?"
"Dilek balonu" diye bağırıp koşarak yanımıza gelen Ömer olmuştu, elinde bir sürü dilek balonu vardı ve birisini bana uzattığında kollarımı çözüp aldım "birlikte uçuracağız." Ömer sırayla herkese bir tane verdiğinde almayan bir tek Barlas kalmıştı, arabaların önüne ilerlediğimizde o da yanımdaydı. "Sen neden almadın?" trip atsam da avucunu yanağıma yerleştirmesine engel olmadım "ben seninle aynı dileği dileyeceğim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CEHENNEM YILDIZI
Fiksi RemajaO parlıyordu, o bütün bu karanlığın içinde bile parlayabiliyordu. Onun için hiçbir tanım bulamıyordum ama bulmuştum, o bir cehennem yıldızıydı... Benim yıldızımdı.