Your Grace, NF
We Are Young, Fun.〄
Biri öldüğünde kalbinde kırk mum yanar, kırk gün sonra kırkı söner de biri hep yanmaya devam edermiş. Kalbimde yanan ve asla sönmeyecek mumlar, ruhuma dikilmiş mezar taşları vardı. Her gülümsediğimde ruhumdaki mezarlara birer çiçek dikiyor, o mezardakiler için her göz yaşı döktüğümde o çiçekleri suluyordum.
Barlas omzuma bir polar bıraktığında gözlerim masanın üzerindeydi, masada dönen muhabbeti takip etmekte zorlanıyordum. Ayvalığa geleli neredeyse iki ay olacaktı ve ben burayı gerçekten sevmiştim. Önce gerçekten de Uraz'ın kolay bir şekilde hareket edebileceği kadar iyileşmesini beklemiştik hemen ardından da buraya gelmiştik. Uraz iyiydi, hayattaydı ancak son beş ay hepimiz için çok sancılı geçmişti.
Barlas kolunu omzuma attığında gözlerimi masadan ayırıp gözlerine baktım, yeşil gözleri bir süre gözlerimde kaldı. İyi olup olmadığımı anlamaya çalıştı ve sonrasında sadece sancılı bir ruh halinde olduğumu anlayarak dudaklarını alnıma bastırdı.
"Vay be" Orhan konuştuğunda başımı Barlas'ın göğsüne yaslayıp ona baktım, yanında oturan Yunus'a bakıyordu "kim derdi ki çapkın Barlas aşık olacak ve erkenden evlenecek ve birde baba olacak diye?" tabağımın yanında duran bıçağı elime aldım. Orhan gözlerimin onun üzerinde olduğunun farkında değildi, birasından içerken gözleri beni buldu ve yavaşça kayarak elimdeki bıçağa denk geldi.
Öksürerek bira şişesini dudaklarından uzaklaştırdığında yanında oturan Mine gülerek sırtına vurdu, bir süre sonra öksürükleri kesildiğinde gözlerini tekrar bana çevirdi. "Yenge bırak o bıçağı, şeytan doldurur" gözlerimi devirdim. "Şeytan bıçağı değil silahı doldurur ve ayrıca," bıçağı masaya bıraktım ve gülümsedim "eğer elimde bir silah varsa onu dolduran şeytan değil, ben olurum."
"Yenge senin gerçekten silahın var mı?" Yunus elini Orhan'ın omzuna atıp sıktı "aynen kardeşim, hapisten de daha yeni çıkmış, bilmiyor muydun?" Orhan şokla Barlas'a baktığında Barlas omuzlarını kaldırıp indirdi. "Dokuz leşi varmış" diye konuştu Yunus tekrardan "onuncu olmak istemiyorsan biraz sus." Yüzümü Barlas'ın göğsüne kapattım ve gülümsememi gizledim, dokuz değil ama bir leşim vardı ve bundan gerçekten pişman değildim.
Orhan gerçekten korkmuş olacak ki sessizliğe gömüldü, onun Ömer'e bu kadar benzemesi Ömer'e olan özlemimi arttırıyordu. Barlas'ın dudaklarını kulağımın üzerinde hissettiğimde yutkundum "bir şeyler içmek ister misin?" alnımı göğsüne yaslayıp başımı iki yana salladım. Kolu beni daha sıkı sardı "eve gitmek ister misin?" başımı kaldırıp gözlerine baktım "yorulmuş gibisin."
"Bizimkileri özledim" diye mırıldandım kısık bir sesle "iki ay boyunca hep yan yana olunca şimdi eksikliklerini fazla hissettim" bana gülümsedi ve alnımı öptü. "Yarın akşam burada olacaklarını söylediler" imayla güldü "bunu söyleyen Ömer olduğu için sabah geleceklerini biliyorum."
Ömer her olayı sürprize çevirmeyi severdi, Barlas kirpiğime takılan saç telini çekti ve saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdı. Parmakları çene kemiğimi okşarken "yalnız geçirdiğimiz iki ayın sonuna geldik demek" parmakları boynuma indi "seninle yalnız kalmayı özleyeceğim" gülümsedim.
"Biz kalkalım mı?" gözlerimi Orhan'a çevirdiğimde gözleri kocaman oldu ve eliyle ağzını kapattı, bu hepimizi kahkahalara boğmuştu. Ama gerçekten de onun dediği gibi yarım saat sonra mekandan ayrılmıştık, mekan ile evin arası sadece on dakika sürüyordu.
Eve gelip üzerimizdekilerden kurtulduğumuzda yatağa uzandım Barlas ise önce duşa girmeyi tercih etmişti. Onunda dediği gibi sadece ikimiz kalmak için Asgar ve Robin'i de orada bırakmıştık, o yüzden yatakta soğuk çarşaflarla bir başıma kalmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CEHENNEM YILDIZI
Teen FictionO parlıyordu, o bütün bu karanlığın içinde bile parlayabiliyordu. Onun için hiçbir tanım bulamıyordum ama bulmuştum, o bir cehennem yıldızıydı... Benim yıldızımdı.