Sevdim, Farah Zeynep Abdullah
Can't Pretend, Tom Odell
🕸️
"Alkan koşmasana" diye bağırdım bahçede koşan Alkan'ın arkasından "misafirler gelecek birazdan, üzerin kirlenecek." Alkan beni umursamadı ve ben onu izlerken bahçedeki kediyi yakalamak için koşmaya devam etti, kediyi benim için yakalamak istediğini biliyordum. Ben kedileri çok severdim.
Kedi, Alkan'dan kaçarken bana doğru koşmaya başladığında belki onu tutabilirim diye yere eğildim ancak hızını alamayan Alkan koşarken bana çarptı ve yere düştüm. Üzerimdeki beyaz elbise ile, çimenlerin üzerine düştüm. Dizim, yerdeki taşa çarptığı için dudaklarımdan kaçan çığlığa engel olamamıştım. Etraftaki korumalardan birisi sesimi duyduğu için bu tarafa gelmeye başladığında evin köşesinden çıkan babamı gördüm.
"Alkan" dedi ve sesindeki endişeyi hissettim, Alkan benim yanıma çökmüş, beni kaldırmaya çalışıyordu. Babam hızla yanımıza gelip Alkan'ı çektiğinde tam kalmak üzereyken tekrar düştüm yere ve bu sefer, dizim taşa daha sert çarptı.
"İyi misin oğlum?" dedi babam yere eğilip Alkan'a bakarak "canın acıdı mı?" titreyen dudaklarımı ısırdım ama ağlamadım. "Ben düşmedim ki" dedi Alkan omuzlarını silkerek "Belda'ya çarptım, o düştü" sonra babamın yanından ayrılarak tekrar yanıma geldi. "Özür dilerim abiciğim" dedi beni yerden kaldırırken "kediyi yakalamak isterken oldu."
"Koşan bir insanın önünde durmasaydın" dedi babam tekrar ayağa kalkarken "biraz dikkat et" bir an beni düşündüğünü sandığım için gözlerim heyecanla parlamıştı. "Şu üstünün haline bak" sonra Sevnur ablaya seslendi "Belda'yı odasına götürün, bu gece odasından çıkmayacak."
🕸️
Bir vurma sesi duyuyordum ve tanıdık bir sesi ama içime işlemiş olan koku yüzünden gözlerimi açmakta zorlanıyordum. Bilincim yavaş yavaş uykudan sıyrılmaya başladığında bedenimin ne kadar terli olduğunu fark ettim, ve onun bedeninin de. "Sikeyim ya" onun uyku dolu sesi diğer tüm sesleri bastırdığında yavaş yavaş araladım gözlerimi, hala aynı şekilde yatıyorduk. Tek fark, o beni daha sıkı sararken ben sol bacağımı onun üzerine atmıştım.
"Okula geç kalıyorum Barlas Gökduman" kapının hemen diğer tarafından duyduğum Semina'nın sesi beni uykudan daha çabuk çıkardı. Demek ki, duyduğum tüm sesleri o çıkartıyormuş. "Yavrum ne bağırıyorsun sabah sabah?" bir adamın sesini duyduğumda, bu sesin babalarına ait olduğuna emindim.
Başımı yavaşça kaldırdığımda onunla göz göze geldim, yeşil gözleri kıpkırmızı ve kısık duruyorlardı. "Abim hala uyanmadı ve kapısı da kilitli" ondan uzaklaşmak istedim ama beni asla bırakmadı. "Sen odasına langur lungur daldığın için kilitlemiştir kapısını."
"Bıraksana" dedim kısık bir sesle ama bırakmak yerine gülümsedi ve beni kendisine çekti, ben ne olduğunu anlayamadan dudaklarını dudaklarıma yaklaştırmaya başladığında ne yapacağımı bilemediğim için ağzına vurdum. "Ne yapıyorsun kızım?" sonunda kendimi onun kollarından ayırdım ve yorganı üzerimden iterek yataktan çıktım. "Barlas" dedi babası dışarıdan "iyi misin oğlum?"
Postallarımı hızla ayağıma geçirdiğimde Barlas "uyuyordum baba" dedi kapının önünde duran babasına "antreamanım olmadığı için uyuyacaktım ama birileri sayesinde uyandım." Yataktan kalktığını hissettiğimde bende cama ilerliyordum "tamam oğlum." Kapının önündeki sesler kesildiğinde Barlas önüme geçti "nereye gidiyorsun?"
"Evime gideceğim."
"Camdan mı?"
"Aynen öyle" kollarımı tutarak gitmemi engellediğinde yüzüne baktım. "Dün gece birlikte uyuduk ama bugün yine duvarlarına bir kat daha eklemişsin" dişlerimi sıktım "böyle mi olacak hep?" kollarımı çektim ve yanından geçerek cama ilerledim, koltuğu camın önünden çekip bir bacağımı diğer tarafa attım. "İkinci kattayız Belda, düşersin" endişeyle yanıma geldiğinde tekrar ona baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CEHENNEM YILDIZI
किशोर उपन्यासO parlıyordu, o bütün bu karanlığın içinde bile parlayabiliyordu. Onun için hiçbir tanım bulamıyordum ama bulmuştum, o bir cehennem yıldızıydı... Benim yıldızımdı.