To Build a Home, Holly Henry
Dandelions, Ruth B.〄
Erken yaşta büyümek, büyümek zorunda kalmak.
Eğer kendimi tek cümle ile anlatmam gerekse, bu cümle ile anlatmayı tercih ederim. Daha doğduğum gün bile benden beklenen ağlamam değildi, daha doğduğum gün önemli olan benim aç olmam değil, annemin beni doğururken çok yorulmasıydı. Ben o gün annemin sütünü içememiştim, ben hiç annemin sütünü içmemiştim. Ben ailemin yanından sürgün edilip, dedemin çiftliğine yollanmıştım. O zaman çok küçüktüm, bu sebepten dolayı öncesinde yaşadığım hiçbir fiziksel şiddet yoktu ancak o yaşımda bile duygusal şiddeti, sevgisizliği iliklerime kadar hissettiren bir babam vardı. Eğer bilseydim o çiftlikten döndüğümde hayatımın zindana döneceğini oradan asla dönmezdim.
Eğer oradan dönmesem kaçırılmazdım ve annem beni kurtarmaya geldiğinde ölmezdi.
Tekerli sandalyemi süren Uraz hiç zorlanıyor gibi durmuyor, düz bir suratla karşısına bakıyordu. Başımı usulca önüme döndürdüğümde Uraz beni evin içine sokmuştu, dedem ve Suzan abla beni gördüklerinde ayağa kalktılar, dedemin gözlerinin yaşlarla dolu olduğunu görmek kalbimi kırmıştı. "Kızım" dedi dedem hemen önümde diz çökerken "aç mısın?" dudaklarımı aralamadım, başımı iki yana salladım. İki hafta önce beni o harabeden çıkardıklarından beri tek kelime etmemiştim.
"Uyumak ister misin?" başımı aşağı yukarı salladığımda Suzan abla bana doğru gelecek oldu ama elimi kaldırarak onu durdurdum ve elimle Uraz'ı işaret ettim, Uraz onu istediğimi anladığı anda önüme geçti ve kimseyi önemsemeden beni kucağın alarak merdivenlere ilerlemeye başladı. O merdivenleri çıkarken herkes sessizdi ama biz odaya girdiğimiz an konuşmaya başlayacaklarını ve konunun babam olacağını biliyordum, hastanede kaldığım süreçte benim uyuduğumu sandıkları her dakika onu konuşuyorlardı, onu bulmaktan bahsediyorlardı.
Uraz kucağında ben olmama rağmen hiç zorlanmadan kapıyı açtıktan sonra kapıyı ayağıyla kapattı ve yatağa ilerledi, bir dizini yatağa yasladıktan sonra beni kocaman yatağa bıraktı. Gözlerini bana çevirdi, gözlerime baktı. Bir süre gözlerime baktıktan sonra gözlerimde her ne gördüyse ayakkabılarını çıkardı ve yatağa çıktı, yanıma uzandığında ikimizin yüzü birbirine dönüktü. Dudaklarında sıcak bir tebessüm ile yüzüme gelen saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdı "benimle konuşmak istiyorsun" dedi yanağımı okşarken "çünkü benim sadece senin konuşmak istediğin şeyleri konuşacağımı biliyorsun."
Bir süre, yaklaşık yedi dakika boyunca yüzünü inceledim, koyu sarı saçlarını, biri diğerinden daha küçük olan yeşil gözlerini, kemikli burnunu ve dolgun pembe dudaklarını inceledim. Ve iki hafta sonra ilk defa dudaklarımı araladığımda ağzımdan çıkan şu oldu; "Annem benim yüzümden öldü." Uraz'ın ince kaşları çatıldığında dudaklarımı ısırdım ama susmak istemiyordum "yıllarca babamı dinledi, bu seferde dinleseydi. Neden dinlemedi?" dedim dudaklarımı tekrar araladığımda.
"Çünkü o bir anne, senin annen. Senin yüzünden değil, senin için öldü o ve bu ikisi çok farklı şeyler. Eğer senin yüzünden ölseydi o zaman kendini suçlayabilirdin, ama yine sadece kendin yapabilirdin bunu, bir başkası değil hele baban asla. Ama annen senin için öldü Belda ve eminim ki bu, hayatı boyunca yaptığı en doğru şey. O da bunu yaptığı için kendisiyle gurur duyuyordur."
"Ölüler kendileriyle gurur duyamaz."
"Duyarlar, emin ol ki bir anne öldüğünde bile hem anneliği ile hem de çocukları ile gurur duyarlar."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CEHENNEM YILDIZI
Fiksi RemajaO parlıyordu, o bütün bu karanlığın içinde bile parlayabiliyordu. Onun için hiçbir tanım bulamıyordum ama bulmuştum, o bir cehennem yıldızıydı... Benim yıldızımdı.