Friends, Aura Dione
Aber Sie x Kara Sevda🕸
Ben daha küçük bir kızken ruhumu bir örümceğe vermiş, onun ağına tutsak olmuştum. O ağdan kurtulmak için çabalamadım. Çünkü biliyordum ki, eğer debelenirsem daha çok dolanırdım o ağa. Ama sonra bir adam geldi. Ruhumu o örümceğin ağından kurtardı ve kendi ağına hapsetti.
Şimdi kendimi küçük bir kız çocuğu gibi hissediyordum. Ama eskisi gibi yıkık dökük bir kız çocuğu değildim. Şimdi çok sevilen bir kız çocuğuydum. Şimdi herkes beni çok seviyordu. Şimdi gözlerim parlıyordu.
Uraz'ın yanında oturuyordum, başım omzundaydı. Uraz elindeki telefonda sosyal medyada takılıyordu ve bende onunla birlikte ekrana bakıyordum. Sayfanın sonuna geldiğinde bir kez daha yeniledi ve yeni eklenen bir story sayfanın başında belirdi. Uraz'dan önce davranarak story'nin üzerine tıkladım ve Semina'nın attığı story karşımdaydı.
Ömer ile birlikte bir story atmıştı; koruluğa Uraz'ın odasında duran aynayı yerleştirmişlerdi ve bir fotoğraf çekilmişlerdi. İkisinin boy farkı bir kez daha gözler önüne serilmişti. On beş saniye geçtiğinde ise story kapanmıştı. İkisinin takipleştiklerinden haberim dahi yoktu.
Gözlerimi kaldırıp Uraz'a bakacaktım ama elini başıma yerleştirerek ona bakmamı engelledi, gözlerimi kaldırdığımda ise Alkan'ın bakışları ile karşılaştım. Mavi gözlerini kısmış, tıpkı bir yırtıcı gibi Uraz'a bakıyordu. Uraz, Alkan'ın ona olan bakışlarını fark edince gözlerini elindeki telefondan ayırıp ona baktı ve sonra gözlerini devirip tekrar telefonuna baktı.
"Torunum."
Alkan ve Uraz aynı anda "efendim dede?" dediğinde yüzümde oluşan gülümsemeye engel olamadım. Seneler geçmiş, bir sürü şey yaşanmıştı ama ikisinin arasındaki çekişme asla bitmiyordu. "Kızıma sesleniyorum haytalar, Belda, gel kızım" koltuktan kalktım ve salondan ayrıldım. Dedemin dış kapıya ilerlediğini görünce adımlarımı hızlandırdım ve ona yetiştim. Evden çıktığımda esen rüzgar saçlarımı uçuşturdu. Saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdım ve dedemin yanında sessizce yürümeye devam ettim.
Gittiğimiz yer badem ağaçlarının olduğu koruluktu.
"Bu delikanlı ile niyetiniz ciddi mi?"
Adımlarım sorunun etkisiyle durdu ama dedem yürümeye devam ediyordu. "Nereden çıktı şimdi?" diye sordum yeniden yürümeye başlarken. "Ailemizin içinde kızım, evimizde" bastonunu yere vurarak durduğunda bende durdum. "Ona olan bakışlarını görüyorum, onunda sana nasıl baktığını gördüm" bana doğru döndü "ben, onun sana sen onun tek yuvasıymışsın gibi baktığını gördüm. Sen ona bakmazken başının üzerindeki çatı senmişsin gibi bakıyordu güzel kızım."
"O gece evden çıkıp gitmene her hangi bir laf etmememin sebebi bu, sen onun başındaki çatısın. O da o evin duvarları." Bana gülümsedi "bir evin çatısı çok güçlü bir rüzgarda uçabilir ancak bir evin duvarları kolay kolay yıkılmaz." Yürümeye başladığında bende onunla yürüdüm. "Fakat eğer bir evin çatısı çökerse ancak o zaman yıkılır o duvarlar."
Bana anlatmak istediği şeyi biliyordum. Bizi ancak biz yıkardık, dedemin söylediği buydu. Ben onu yıkmadıkça, Barlas hep ayakta kalırdı. Barlas beni asla yıkmazdı ama ben onu yıkardım. Dedem bunu söylüyordu.
Korulukta biraz ilerlediğimizde ağaçların arasında duran Barlas'ı görmek kaşlarımı çatmama neden oldu. Sırtı bize dönüktü. Adım seslerimizi duydu ama bize dönmedi. "Önder'in bademe yaptığı şeyi bilmiyordum" gözlerimi ayaklarıma çevirdim. "Kimse bilmiyordu, kimseye söylemedim. Hiçbir şeyi söylemediğim gibi." Dedemin içine çektiği nefesin pişmanlık dolu olduğunu biliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CEHENNEM YILDIZI
Teen FictionO parlıyordu, o bütün bu karanlığın içinde bile parlayabiliyordu. Onun için hiçbir tanım bulamıyordum ama bulmuştum, o bir cehennem yıldızıydı... Benim yıldızımdı.