Space Song, Beach House
86, Last Light🕸️
Yürümeyi severdim, kafamdaki seslerden kurtulmak mümkün değildi ancak çok yorulursam biraz daha sessiz olurlardı. O yüzden, diğer insanlar gibi en kolay ve yormayan yolun aksine beni yoracak ne varsa onu seçerdim. Bir taksi kullanmak yerine saatlerce yürür, sporda kaldırabileceğimden daha fazlasıyla uğraşır ve pek uyumazdım.
Uykusuzluk, insanın zamanla alıştığı bir şeydi, en azından bana göre. Daha eski yıllarda, küçükken uykusuzluğa daha zor dayanırdım. Ama şimdi uyumadan günler geçirebiliyordum. Zaten, uyumak pek tercih ettiğim bir şey değildi. Eğer uyuduğunuzda gerçek dünyadan daha acı şeyleri görüyorsanız ve hiçbir yumruk dahi canınızı bu kadar yakmıyorsa uyumazdınız.
Ne kadar yorulursam yorulayım, ayakta duracak gücüm kalmayana kadar uyumayı tercih etmeyişim de bu yüzdendi. Kabuslar. Her uyuduğumda, birbirlerinden farklı da olsalar ana mesajı aynı olan kabuslar görürdüm. Tek başıma, yapayalnız ve bir katildim kabuslarımda. Hayatımdaki her insanı bir bir ölüme yollar ve kendi başıma kalırdım.
Sınıfa girdim ve sırama ilerledim, benden bir kaç dakika sonra kimya hocası da sınıfa girmişti. Beliz, Ömer'e olan kırgınlığını atlatmış olmalı ki onun yanında oturuyordu. Zaten, Beliz uzun süre boyunca kırgın kalamazdı Ömer'e. Bazı zamanlar Ömer'in bile haberi yokken ona küstüğünü ve sonra kendi içinde onu affettiğini düşünürdüm. Beliz, onu gerçekten seviyordu.
Kulaklıklarımı kulağıma geçirirken gözlerimi onlardan çekmedim, Beliz'in başı sıranın üzerindeydi ve gözleri kapalıydı. Dün gece ya bir sürü film izlemişti ya da yeni bir kitaba başlamıştı ve çok az uyumuştu, genelde hep öyle olurdu. Ömer ise hoca yoklamayı alırken defterini açmış ve hocanın dersi anlatmasını bekliyordu ancak sonra mavi gözleri yavaşça Beliz'e kaydı. Bir süre, çok değil belki de sadece bir kaç saniye onu izledi hemen ardından ise sıranın altındaki ceketini çıkartıp Beliz'in üzerini örttü. Ve bir daha asla ona bakmadı.
Ömer'in hisleri tam olarak ne yöndeydi bunu kestiremiyordum çünkü her bir hareketi bir öncekinin zıttı oluyordu.
Müziğin sesini biraz daha yükselttim ve telefonu sıranın üzerine bıraktım, dün sıranın altında bıraktığım defteri alarak açtım. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım, gözlerimi açtığımda dün çizdiğim resim önümdeydi, avucumu sıktığı anı düşünerek çizmeye başladığım resim o andan çok farklıydı. Çizdiğim şey, bu sabahki gibiydi. Kızın parmakları, çocuğun avucunun içindeydi. Çizmeye devam ettim, çocuk kızın parmaklarını nazikçe tutuyordu. Tıpkı bu sabah benim parmaklarımı nazikçe tuttuğu gibi.
Çizmeye devam ettim, bu sabah aramızda geçen her bir konuşmanın detayı kafamın içinde dönerken çizdim. Bir ara Ömer'in önüme kahve bıraktığını gördüm ama gözlerimi çevirip ona bakmadım. Kahve soğumadan içerken de çizmeye devam ettim. Küçük kız bir şeyler söyledi, aynadaki yansımam benimle alay etti ve diğer sesler asla susmadı. Sadece yarım saat isterdim susmaları için ama asla susmazlardı, onları duymazdan gelemezdim.
Öğle arasına çıktığımızı belirten zil çaldığında kulaklıklarımı kulağımdan çıkarttım ve sayfayı defterden ayırıp katladım. "Acıktım" Ömer bana dönüp ellerini sıranın üzerine vurduğunda Beliz'de esneyerek gözlerini araladı "hadi gidelim." Ceketimi üzerime geçirirken katladığım kağıdı avucumun içinde sımsıkı tuttum, Beliz doğruldu ve üzerine örtülmüş ceketin Ömer'in ceketi olduğunu gördü. Kağıdı ceketimin cebine koyup fermuarını çektim ve çantamı da alarak yerimden kalktım.
Beliz "teşekkürler" diyerek ceketini Ömer'e uzattığında Ömer'in bakışları ona döndü ve aralarında kısa bir bakışma geçti. Onları beklemeden sınıftan çıktım ama çok ilerlemedim ve kapının yanında durdum. Bir kaç dakika sonra ikisi de yanıma geldiklerinde Beliz telefonu bir şeylere bakıyordu "Elis dersteymiş, hoca salmıyormuş" sonra bir şeylere daha baktı "Uraz bahçedeymiş." Ömer ile birlikte aynı anda başımızı salladık ve binadan çıktık, yağmurun ıslattığı ıslak zeminde ilerlerken gözlerim etrafta geziniyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CEHENNEM YILDIZI
Novela JuvenilO parlıyordu, o bütün bu karanlığın içinde bile parlayabiliyordu. Onun için hiçbir tanım bulamıyordum ama bulmuştum, o bir cehennem yıldızıydı... Benim yıldızımdı.