10: Rus İş Ortağı

33 3 0
                                    

Runaway, Aurora
Sonne, Rammstein

🕸️

Yıllar önce ruhumu satmıştım. Satmak zorunda kalmıştım. Ruhumdaki açık yaralarla yaşamaya devam edemiyordum. Ve o yaralar dikiş tutmuyorlardı. Ben de ruhumu bir örümceğe satmış onun yaralarımın üzerine ağını örmesine izin vermiştim. Aslında amacım onun yaralarımı ağıyla kapatmasına izin verip sonrasında onu kovmaktı. Ancak o gitmemiş, sadece yaralarımı kapatmamış ruhumu ağına esir etmişti. Ruhum tutsaktı. Onun esaretinden kurtulmak için çabalıyor ama başaramıyordum.

Tarağı ıslak saçlarımdan acımasızca geçirirken bakışlarım karşımdaki aynadaydı. Dışarıda ki büyük fırtınanın sesi sessiz odayı inletiyordu. Tarağı makyaj aynasına bırakırken yansımamın bana acıyan gözlerle baktığını gördüğümde kaşlarım çatıldı. Ama yansımamın kaşları çatılmamıştı.

"Acınacak haldesin" dudaklarını kıpırdatarak konuştuğunda bütün vücudumdan bir ürperti geçti. "Odaklanman gereken o malı kimin okula soktuğu ama sen o kıza ne söyledikleriyle ilgileniyorsun." Ellerini kaldırıp uzun, kırmızıya boyalı tırnaklarını inceledi. Benim tırnaklarımda onun aksine siyah ojeler vardı. Ben kırmızıyı kullanmazdım. Ben kırmızıdan nefret ederdim.

Benim mavi gözlerimin aksine gözlerinin tamamı siyahtı, gözlerinin beyazının yerini bir karanlık almıştı ve göz bebekleri alev alev yanıyordu. "Hepsinin ölümüne sen sebep olacaksın" dişlerimi sıktım, o gülümsedi. "Sen bir katilsin, hepsini öldüreceksin."

Makyaj masasında duran büyük mumu alıp aynaya fırlatırken dudaklarımın arasından kaçan büyük çığlığa engel olamamıştım. Çığlığım önce onun kahkahasına hemen ardından gök gürültüsüne karıştı, etraf karardı.

Odanın kapısı hızla açıldığında ben gözlerim parçalanmış aynadayken hızlı soluklar almaya devam ediyordum. "Sarışın" sesini duyduğumda gözlerimi kapattım. "Gelme" diye fısıldadım "kırıklar var." Bir süre sessiz kalıp durduğu yerden öylece beni izledi. Sonra attığı adım parkeyi gıcırdattı. "Biliyorum" dedi "görüyorum o kırıkları."

Gözlerimi açıp omuzumun üzerinden ona baktım. Büyük adımlarla yanıma gelip kolumu yakaladı ve beni ayağa kaldırdı. Bacaklarıma düşen cam kırıkları yere düştüğünde ikimizin de bakışları oraya döndü. Derin bir nefes alarak bana doğru bir adım daha atarak beni kucağına aldı ve oradan uzaklaştırdı. Beni yatağın önüne bıraktığında etraf zifiri karanlıktı. Sadece dışarıdan vuran sokak lambasının ve ayın ışığı aydınlatıyordu odayı.

Beni yatağa oturtup ellerini bacaklarımda gezdirdiğinde kaşlarım çatıldı. "Bir yerin kesilmemiş gibi ama" gözlerini bana çevirdiğini hissettim "canın yanıyor mu?" Bir an ağlayarak "çok yanıyor" demek istedim. Onun kollarının arasına sığınıp günlerce ağlamak istedim.

Başımı iki yana sallayıp "hayır bir yerim kesilmedi" diye mırıldandım. Başını salladığında odadaki abajur cızırdayarak yeninden yandığında gözlerimi oraya çevirdim. Abajur kapının hemen yanında duruyordu. Semina ise kapının hemen önünde bize bakıyordu.

"Aşağı inelim" diye mırıldandığımda benim bakışlarım Semina'nın üzerindeydi. Barlas'ın dikkatle beni izlediğini biliyordum ama dönüp ona bakmadım. Yavaşça geri çekildiğinde ayağa kalkıp yanından geçtim ve kapıya ilerledim. Semina bana bir şey sormadı. Sadece tebessüm ederek benimle birlikte yürümeye başladı. Salona indiğimizde Ömer "ya bu nasıl olur?" diye bağırıyordu. Gözlerimi, gözlerini devirerek Ömer'e bakan Beliz'e çevirdiğimde o da bana baktı. "Fırtınadan dolayı sipariş almıyor hiçbir yer" dedi.

CEHENNEM YILDIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin