"Gözleriniz Avukat Hanım, gözleriniz..."
Bölüm Şarkısı: Giderdi Hoşuma - Yaşlı Amca
Ayak sesleriyle birden uyandım. Önce nerede olduğumu algılayamadım. Sonra hastanede olduğumu hatırladım. Yere düşen çantamı aldım, telefonumu çıkardım. Saat sabahın sekiziydi. Kattaki lavaboya gidip yüzüme soğuk suyu çarptım. Yüzümden sular akarken Aynadan yüzüme baktım uzun bir süre.
"Güçlü olman gereken bir güne daha başladın Gökçe." Her zaman olduğu gibi...
Lavabodan çıkınca Ada ile karşılaştım. Çok yorgun görünüyordu. Ama buna rağmen sevinçle konuşmaya başladı.
"Günaydın!"
"Günaydın." dedim gülümsemeye çalışarak.
"Nöbetim bitti. Dinlenmek için eve gideceğim. Bugün beni göremeyebilirsin."
"Tamam, her şey için sağol."
Gülümsemekle yetindi. Tekrar oturduğum koltuğa gidip oturdum. Birkaç dakika sonra Karan' ın odasından bir hemşire çıktı.
"İsterseniz odaya girebilirsiniz. Hasta daha uyanmamış. Uyandığında doktora haber verebilirsiniz böylelikle. " dedi.
Giden hemşirenin arkasından baktım uzun bir süre. İçeri girmeli miydim? Koltuktan kalkıp kapının önüne geldim. Kapıyı açıp açmamak arasında gidip geldim. En sonunda dayanamadım. Sertçe yutkunup kapıyı açtım. Hastane yatağında uyuyordu. Garip bir şekilde oda da hastane kokusu yoktu. Daha güzel, hoş bir koku vardı.
Sessizce içeri girdim ve yatağın çaprazındaki koltuğa oturdum. Onu uyandırmamak için neredeyse hiç kıpırdamıyordum.
Yatakta uyuyan genç adama baktım. Yüzünde tarif edilemeyen bir ifade vardı. Kirli sakalları çıkmaya başlamıştı, nefes alıp verdiğinde adem elması belirginleşiyordu. İyice yüzünü inceledim, keskin yüz hatları vardı. Bu yüzü daha önce görmediğime emindim, bu adamın sesini daha önce duymadığıma emindim ama nedense adı bana çok tanıdıktı. Tabi eğer gerçek adıysa.
🌼
Bitkin hissediyordum, hava almalıydım. Sessizce odadan çıktım. Önce hastanenin yemekhanesine gittim, kahve alıp bahçeye doğru yürümeye başladım. Bir banka oturdum, kahvemi içmeye başladım. Birden yanımda bir kıpraşma hissettim. Kafamı o tarafa çevirince bir çift siyah gözle karşılaştım. Gözlerin sahibi küçük kız gülümseyerek bana bakıyordu.
"Merhaba!" dedi çoşkuyla.
"Merhaba." dedim sevecenlikle. Çocukları çok severdim, özellikle de kız çocuklarını.
Belki de beni hiç sevmedikleri için..."Benim adım Damla. Senin adın ne?" dedi şirin bir şekilde.
"Yabancı insanlarla konuşmaman gerekir küçük hanım. Kötü niyetli insanlar olabilir."
"Sen kötü niyetli misin?" diye sordu saf bir şekilde. O kadar tatlı görünüyordu ki.
"Hayır, değilim. Ama bu kötü niyetli olan insanların olmadığını göstermez."
"Olsun! Ben seninle konuşmak istiyorum. Sen çok güzelsin, bu kadar güzel biri kötü olamaz!"
Güldüm, bu konuşması hoşuma gitmişti. Demek beni güzel bulmuştu.
"İyilik ve kötülük dışımızda değildir küçük hanım, içimizdedir. Bir insanın dış görünüşüne bakarak o insanın iyi ya da kötü olduğuna karar veremezsin. Dış görünüş genellikle insanları yanıltır."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dilhun Kalbimin Davası
Teen FictionAvukat Gökçe Eraslan, yanlışlıkla müvekkili yerine bir askeri arar ve o askerin hayatını kurtarır. Ardından olan olaylar nedeniyle Gökçe, geçmişiyle yüzleşmek zorunda kalırken şehit ve asker çocuklarını eğiten gizli Oğuz Teşkilatı'nın varlığını öğre...