26. BÖLÜM - Sevdalı Ruh

2.6K 263 407
                                    

"Unutamadığım iki şey var. Biri geçmişim, biri yeşil gözlerin."

Bölüm Şarkısı: Bu Kalp Seni Unutur Mu?, Deva Bize Sevişler

Herkese Merhaba!

Yeni bir bölümle karşınızdayım. Sizi fazla beklettim biliyorum ama karne gününde size hediye olarak yayınlamak istedim. Karneleriniz iyi de olsa kötü de olsa bir yılı geride bıraktınız. Geçmişe değil, geleceğe odaklanın. Hepiniz için güzel bir yaz tatili ve güzel bir bayram olsun. Sizleri çok seviyorum ve şimdiden bayramınızı kutluyorum 🤍🎊

Oy sınırı: 400

Yorum sınırı: 400

❗ Instagram: squerenciae

❗ Twitter: squerenciae

❗ Fan sayfası açmak isteyenler açabilir, benimle iletişime geçebilir.

Keyifli Okumalar 💋💋

_________________________________________

5 GÜN SONRA

Unutmak nedir? Sahiden soruyorum, bu soruyu sıradan bir soru olarak algılamayın. Bazı insanların en çok istediği, bazı insanların ise asla istemeyeceği bir şey mi? Bir tür, tutsaklık mı yoksa özgürlük mü? Unutulacak şey iyi bir anı da olsa kötü bir anı da olsa insana acı veriyor. Unutmak eğer bir tür özgürlük ise geçmişimi unutmak isterim. Bir daha asla hatırlamamak kaydıyla onları bir uçurumdan aşağı fırlatıp özgür bir şekilde uçmak isterim. Ayağımdaki pranga hissi olmadan, sırtımdaki ağırlık yüzünden her an düşüp aşağı çakılacakmış korkusu olmadan...

Unutmak eğer bir tür tutsaklık ise o yeşil gözleri unutmamak isterim. Her zaman hatırlamak kaydıyla onları zihnimin en güzel yerine koyup her gün bir ormanın huzurunda yaşamak isterim. Ruhumdaki özlem hissiyle, kalbimdeki yaranın bir iyileşebileceği ihtimaliyle...

Sahi nedir unutmak? Özlem hissiyle, acı hissiyle yanıp tutuşmamak mı? Unutsak ne fark edecek ki? Akıl unutur, ruh değil. Aşk veya acı, ruhunda olduğu sürece aklın unutması neyi değiştirecek? Unutmak istediğin şeyle ilgili gördüğün bir şey ruhunu yine sızlatmayacak mı? Sessizce haykırmayacak mı göklere? Yeri göğü inletmeyecek mi o sessiz çığlık? Aklın unutarak ruhu kandırmasındansa aklımın unutmayıp ruhumun unutmasını isterim. Fakat ne acı. Ruh, asla unutmaz. Ne hissettiği acıyı ne de aşkı...

Unutamadığım iki şey var. Birini unutsam yaşarım, birini unutsam ölürüm. İntiharın eşiğinde gibi hissediyorum. Ölmek istiyorum ama ölmemem gerek. Onu sevmek istiyorum ama sevmemem gerek. Onu sevmek intihar, sevmemek kalbe zarar. İntihar etmek günah ama sevmek sevap? Bu girdap ne değişikti böyle. O beni severken onu sevmiyordum ve yine acı çekiyordum. O beni sevmiyor, bende onu sevmiyorum ve yine acı çekiyordum.

Onun gözlerine merhamet yuva yapmış, sanardım. Ama hayır, artık o yuva yoktu. Merhamet uçup gitmişti ve yerine nefret bırakmıştı. Sorun yoktu çünkü umurumda değildi. Onun umurunda da değildi. Olaya sadece görev gözüyle bakıyordu, bende öyle bakacaktım. Timi koruyacaktım. Sadece. Bunu. Yapacaktım. Sevgi, aşk, vicdan azabı ve acı olmayacaktı.

Ada'nın evine geldiğimden bu yana beş gün geçmişti. Eşyalarımı yerleştirmiştim ve silahlarımı saklamıştım. Dolabımdan siyah bir kazak, siyah bir pantolon ve siyah bir deri ceket çıkarttım. Şu günlerde hep siyah giyiniyordum. İçimden bir yerler, yasta olduğumu herkese haykırmak istercesine hep siyahı seçiyordu. Üstümü giyindikten sonra at kuyruğu olan saçımı açtım. Omuzlarımın üzerinde salınan kızıllarım, siyahla ahenk içindeydi. Beş gün boyunca askeriyeye hiç gitmemiştim. Ne MİT binasına ne de TSK binasına uğramamıştım. 2+1 evde eşyalarımı yerleştirmiş, kendimi bu ortama hazırlamıştım. İstihbarat görevlerine çıkmakla dağda operasyona çıkmak aynı değildi. Daha zorluydu, daha iyi bir psikoloji gerekiyordu. Bu yüzden askerler hep alaycıydı, hayatı ciddiye almazdı görev anlarında. Çünkü ölümle burun buruna olmak, o operasyondan eksik gelme korkusu zihin altlarında kötü bir etkiye neden olurdu. Her şey ile alay ederlerdi hatta ölümle bile. Bunu yapmazlarsa belki de kafayı yerlerdi. Ölümden korkuları yoktu. Yaşatmak için ölmeyi kendilerine vazife olarak görmüşlerdi.

Dilhun Kalbimin Davası Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin