13. BÖLÜM - Kır Papatyası

8.3K 531 146
                                    

"Dokuz boydan meydana gelen Oğuzlar."

Bölüm Şarkısı: Kır Papatyası - Bahadır Sağlam.

(Medya: Gökçe temsili model)
_________________________________________

Herkese merhaba! Uzun zamandır bölüm atmamı bekliyordunuz. Sizi çok beklettim, kusura bakmayın. Aslında iki haftaya bir bölüm atmak istemiyorum çünkü hem merak ediyorsunuz hemde bölümde olan şeyleri unutabilirsiniz. Birkaç bölüm biriktirdim. Gelecek haftadan sonra haftada bir yayınlamaya başlarım diye düşünüyorum. Bu bölüm çok içime sindi. Artık yavaş yavaş geçmişi anlatıyorum.

Bol bol yorum yaparsanız sevinirim çünkü ben yaptığınız yorumlarla motive olup yazıyorum. Yorum yapılmadığı zaman üzülüyorum ve bölüm güzel olmuş mu anlayamıyorum. Bu yüzden lütfen bol bol yorum yapın. Ve oy verin lütfen. Her bir oy ve yorum benim için çok değerli. Keyifli okumalar <3

_________________________________________

"Ben Teğmen Yazgı Asral."

Akif Yarbay, elimi sıktı.

"Sürekli övgüyle, hayranlıkla anlatılan deliliğiyle meşhur MİT istihbaratçısı
Kızıl Fırtına'nın sen olduğunu bilmiyordum."

"Aslına bakarsanız MİT'te birkaç kişi dışında kimse bilmiyor." dedim gülümseyerek.

"Kazandığı davalarla ünlü olan avukat Gökçe Eraslan değilsen nasıl o davalara giriyorsun Kızıl Fırtına?" diye sordu Akif Yarbay.

"Ben avukatım, Yarbayım. Hukuk fakültesini bitirdim. Asker olmak istediğim için MSÜ sınavına girdim ama sonra vazgeçtim, avukat olmayı seçtim. Sınavda birinci olduğum için çok istediler Milli Savunma Üniversite'sine girmemi." dedim. Derin bir nefes alıp devam ettim.

"Ben avukat olmayı seçtiğim için çoktan hukuk fakültesine girmiştim. Ancak Orhan Albay benden hiç vazgeçmedi.
Tabi o zamanlar rütbesi sizin gibi Yarbaydı. Aynı anda hem avukatlık yapıp hemde istihbaratta görev alabileceğimi söyledi. Avukatlık alanında iyi bir ün yaparsam kolay ifşa olmazdım. Bu yüzden Orhan Albay bana yeni bir kimlik daha çıkarttı. Eski kimliğimle başarılı genç bir avukat olan Gökçe Eraslan'dım. Yeni çıkartılan kimliğimle İstihbarat Uzmanı olan Yazgı Asral'dım."

🌼

YILLAR ÖNCE

Genç kız kampüsteki büyük çınar ağacının gölgesine oturmuş, kitap okuyordu. Elindeki kitaptan bir alıntıyı sesli bir şekilde okudu.

"Seni seviyorum. Deli gibi değil, gayet aklı başında seviyorum."

Genç kız, Sabahattin Ali'nin Kürk Mantolu Madonna kitabında geçen bu söze bir türlü anlam veremiyordu. Bir insan, nasıl aklı başında sevebilirdi? Aşk insanı deli eden bir şeyken insan, nasıl deli gibi sevmezdi? Oysa seni deli gibi seviyorum demek, "Aklımı başımdan alıyorsun, seni severken senden başka mantıklı bir şey düşünemiyorum." anlamına gelirdi. Ve insan, ancak deli gibi severse sevmenin nasıl yüce bir duygu olduğunu anlardı. Oysa genç kız, ne deli gibi sevmiş ne de deli gibi sevilmişti.

Yanında hissettiği hareketlilikle kafasını kitaptan kaldıran genç kız, saçları hafiften beyazlamış, bir adamla göz göze geldi. Adam, tebessüm ederek onu izliyordu.

"Gökçe Eraslan sensin değil mi?"

Genç kız, kendisine sorulan soruyla kaşlarını çatmıştı. Şaşkındı.

Dilhun Kalbimin Davası Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin