"Sarı Bela."
~ Merhaba arkadaşlar! Bir süredir bölüm yayınlamıyordum. Bu yüzden affınıza sığınıyorum. Aramıza yeni katılan okuyucularıma hoş geldiniz demek istiyorum. Hoş geldiniz! Okuyucu sayım arttığı için bölüm uzunluğunu arttırmayı düşünüyorum. Bu bölüm kısa oldu ama artık bölüm paylaşmam gerekiyordu. Ve şunu söyleyeyim bu bölüm kitaptaki en bomba bölüm! Aslında her şey bu bölümle başlıyor. Çok şaşıracağınıza eminim. Umarım beğenirsiniz. Yorum yapıp oylamayı unutmayın. Her yorum benim için çok değerli. Keyifli okumalar dilerim Sizleri seviyorum <3 ~
_________________________________________
Gözlerim yavaşça açılırken yataktan kalkmak istemediğimi fark ettim. Her yerim ağrıyordu. Birkaç dakika yatakta uzandıktan sonra kalktım. Telefonumun yanında bir not vardı.
"İş nedeniyle erken çıkıyoruz. Sen uyandığın zaman kahvaltını edersin, çekinmeden istediğini yap hayatım. Kendini çok yorma. Öpüyorum. ~ Gece."
Saate baktım, 10.55'ti. Normalde hiç bu kadar uzun uyumazdım. Lavaboya gidip elimi yüzümü yıkadım. Mutfağa doğru giderken telefonum çaldı. Aysu arıyordu.
"Alo."
"Alo Gökçe! İyi misin? Yavuz bir şeyler söyledi. Gizli olması gerektiği için pek bir şey öğrenemedim ama teröristler tarafından kaçırıldığını söyledi kızım! Çok korktum!"
"İyiyim, merak etme."
"Neyseki teröristlerin hakkından gelmişsin. Duyunca gurur duydum vallahi."
"Sadece kendimi korudum."
"Bak ne diyeceğim, öğle arasına az kaldı. Beni hastaneden al, birlikte yemek yiyelim. Hem sohbet etmiş oluruz. Ne dersin?"
"Olur. Yeni uyanmıştım bende, kahvaltı etmiş olurum."
"Süper! Seni bekliyorum o zaman."
"Tamam." deyip telefonu kapattım.
Gece'nin odasına girip dolabından kıyafet aldım ve giydim. Sonra evden çıktım.
Hastaneye gitmeden önce arabamı almam gerekiyordu. Karan, büroya bırakacağını söylemişti. Otobüse bindim, büroma yakın bir durakta inip yürümeye başladım. Bürom, bakış açıma girdiğinde arabamı gördüm. Hızlıca arabamın yanına gittim.
"Beyaz Ceylanım, seni çok özledim çok." dedim arabama bakarak. Anahtarı çıkarmak için elimi cebime attığımda anahtarın Karan'da olduğunu hatırladım.
Aysu'yu aradım tekrardan."Mahsu gelemiyorum ben."
"Niye? Kötü bir şey mi oldu yoksa?"
"Hayır, kötü bir şey olmadı ama arabamın anahtarı Karan da kaldı. Arabayla gelemeyeceğim."
"Karan da mı kaldı? Kız, arabanın anahtarı Karan da ne arıyor? Bana bak yoksa sen Karan'la..."
Sözünü kestim.
"Saçmalama Mahsu!"
"Of aman iyi be! Karan, kibar, merhametli biri. İyi çocuktur. E şimdi Yavuz'um kadar olmasa da yakışıklı yani. Sende benim arkadaşımsın. Çocuk, yabancıya gitmemiş olur fena mı?"
"Mahsu! Ne çocuğu ya? 30 yaşında adam. Merhametliyse merhametli, yakışıklıysa yakışıklı bana ne?! Allah sahibine bağışlasın, beni karıştırma."
"Hiç evlenmeyi düşünmüyorsun değil mi?" dedi homurdanarak.
"Evet, hiç evlenmeyi düşünmüyorum. Sende yaşlı teyzeler gibi konuşmaya başlama."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dilhun Kalbimin Davası
Teen FictionAvukat Gökçe Eraslan, yanlışlıkla müvekkili yerine bir askeri arar ve o askerin hayatını kurtarır. Ardından olan olaylar nedeniyle Gökçe, geçmişiyle yüzleşmek zorunda kalırken şehit ve asker çocuklarını eğiten gizli Oğuz Teşkilatı'nın varlığını öğre...