11. BÖLÜM - Güç Bende!

9.5K 501 75
                                    

"Bugüne kadar yaparım deyipte yapmadığım hiçbir şey olmadı."

Bölüm Şarkısı: Power - Little Mix

Ölüm bize şah damarımızdan daha yakındı. Her an ölümün soğuk kolları, bedenimizi sarabilirdi. İnsanlar ölmeyi istemezdi değil mi? Ama ben istiyordum. Ölüm, soğuk kollarıyla bedenimi sarmadan önce ben ölüme sarılmak istiyordum. O kadar sıkı sarılmalıydım ki ölüme, kurtulmak mümkün olmamalıydı. Ruhum zaten ölüyken bedenimin ölmemiş olması canımı yakıyordu.

Silahın soğuk namlusu, tenime sertçe bastırılmıştı ve bu hoşuma gidiyordu. İçimdeki ölüm arzusu harmanlanıyordu. Namluyu anlımdan çektiğinde kaşlarımı çattım.

"Sana istediğini vermeyeceğim, seni öldürmeyeceğim. Takas yapmam gerekiyor. Tableti almadan seni öldürmeyeceğim." dedi o iğrenç ses tonuyla. Takas demişti, demek ki Karan ve Tim'in haberi vardı kaçırıldığımdan.

"Beni öldür!" diyerek haykırdım. "Eğer beni öldürmezsen ben seni öldürürüm!"

Küçümseyici bir kahkaha attı. Bana iyice yaklaştı, gözlerimin içine küçümseyici bir şekilde baktı. "Şu an sen acizsin, güçlü olan benim. Beni öldüreceğini söylüyorsun, nasıl olacak o?"

"Böyle!" deyip sertçe bir kafa attım.

"Ah burnum!" diyerek bağırdı acıyla. Sendeledi, silahı yere düştü.

Ellerimi çözmüştüm, ayaklarımı da çözdüm. Sandalyeden kalktım.

"İşte şimdi seni geberteceğim!" diyerek bana doğru gelirken hızla sandalyeyi alıp kafasına vurdum. O kadar sert vurmuştum ki sandalye parçalanmıştı. Yere düştü, bayılmıştı.

"Sen mi güçlüsün? Hayır! Güçlü olan benim! Güç, bende!" diyerek bağırdım yerde yatmasına aldırmadan.

"O ses neydi?" diyerek içeriye giren iki terörist, silahlarını bana doğrultamadan yerdeki silahı aldım ve birini kalbinden birini de şah damarından vurdum. Yanlarına gidip silahlarını aldım. Silah seslerine gelen diğer iki terörist, yerde yatanları ve elinde silahı olan beni gördüklerinde şaşkınlıktan bir şey yapamadılar. Biri silahla ateş etmeyi akıl ettiğinde çok geçti çünkü ikisini de çoktan vurmuştum, gözümü hiç kırpmadan.

Eskiden aldığım eğitimler şimdi kendini suyun üstüne çıkartıyordu. "Vay be! Kolay oldu!" dedim kendi kendime. Silahın içindeki kurşun bittiği için diğer silahı elime aldım. Kafasında sandalye kırdığım terörist kendine gelmeye başladığında yanına gittim. Kaçmaya çalışmaması için topuğuna sıktım. Ardından da ellerini bağladım.

"Ah ayağım!" diye bağırırken bir yumruk attım yüzüne. Sonra bir tokat attım. Tokat ve yumrukları ardı ardına atmaya devam ediyordum.

"Nasılmış? Ha? Söylesene! Nasılmış dövülmek? Hani güç sendeydi? Şimdi de aynı şeyi söylesene! Güç kimdeymiş?"

"Sen...sende." diyerek fısıldadı. Karnına bir tekme attım.

"Daha yüksek sesle söyle! Seni duyamıyorum!" diye bağırdım öfkeyle.

"Sende, güç sende!" diye bağırdı acısına rağmen.

"Evet! Güç bende, bunu o küçük beynine sok!" Silahı sallayarak ona gösterdim. "Şimdi bana bildiğin her şeyi anlatacaksın. Vatanımızı bölmek için yaptığınız bütün planları, en küçük ayrıntısıyla anlatacaksın."

Avukat olabilirdim ama bu vatanım için hiçbir şey yapmayacağım anlamına gelmiyordu.

"Eğer anlatmazsam?" diye sordu.

Dilhun Kalbimin Davası Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin