"Evlat, her şeydir. Vatan ise, uğruna her şeyini feda edebileceğin yegane şeydir."
Bölüm Şarkısı: Grup Orhun - Alay Marşı, Raviş - Güzel KadınHerkese uzun bir süreden sonra tekrar merhaba! Uzun bir bölümle karşınızdayım. 10.000 kelimelik bir bölüm oldu, şu ana kadar yazdığım en uzun bölüm diyebilirim. Çok emek verdim, lütfen satır aralarına bol bol yorum yapın. Sol altta bulunan yıldıza basıp oy verin. Emekle yazdığım bölümlere yorum gelmemesi beni üzüyor ve isteksizleştiriyor. Yorumlarınız, benim motivasyon kaynağım. Yan çiftlere değinmek istiyorum ama onlara tek tek sahne yazamıyorum. Bu yüzden bu bölümde yan çiftlere değindim biraz.
Kitabın officall sayfasının admini elinde olmayan sebeplerle adminliği bırakmak zorunda kaldı. Kitabı severek okuyup admin olmak isteyenler, benimle iletişime geçerse memnun olurum.
Bol bol yorum yapıp oy vermeyi unutmayın. Umarım beğenirsiniz, keyifli okumalar 🧚♀️
_________________________________________
Gözlerim yavaş yavaş aralanırken başımın ağrımasıyla yüzümü buruşturdum. Dün çok fazla içmiştim. Keşke Karan'ı dinleyip o kadar içmeseydim. Gözlerim tamamen açıldığında kendi odamda olmadığımı fark ettim. Yataktan doğrulup ayağa kalktım. Etrafa göz gezdirdim. Duvarda Türk Bayrağı asılıydı. Komodinin üstünde şarjörlü bir tabanca olduğunu fark ettiğimde komodine doğru yürüyüp tabancayı elime aldım. Kapının birden açılmasıyla refleks olarak hızla arkamı dönüp silahı gelen kişiye doğrulttum.
"Sakin ol, Deli Kızıl." diyen Karan ellerini yukarıya kaldırmıştı.
Silahı indirip derin bir nefes verdim. "Sen ölmek istiyorsun herhalde?" dedim birden içeriye girmesini kastederek. Birkaç adım atıp iyice bana yaklaştı. Silah tuttuğum elimi yukarıya doğru kaldırdı, silahı kalbinin üstüne bastırdı.
"Ölmek isteyecek kadar güzelsin." dedi gözleri yüzümde gezinirken.
"Tabancanın içi boş Karan. Boşuna şov yapma." dediğimde güldü. Üstünde mutfak önlüğü vardı ve bu yüzden onu ciddiye alamıyordum.
"Nereden biliyorsun içinin boş olduğunu? Hafif deme. Belki içinde sadece bir mermi var?" diye sordu.
"Tabancanın içinde bir mermi olup olmayacağını anlayabilecek kadar iyi bir istihbaratçıyım." dedim kendimden emin bir şekilde.
"Kendine güvenin tam bunu seviyorum." derken hâlâ gülüyordu.
"Sen benim her şeyimi seviyorsun." dedim omuzlarımı indirip kaldırarak.
"Haklısın, ben senin her zerreni seviyorum." dedi mest olmuş bir sesle. "Ayrıca tabancanın içi boş değildi. Vatanım için ölümü göze alıyorum, sevdiğim kadın içinde alırım. Bir askerin ikinci vatanı, sevdiği kadındır. Sen benim vatanımsın, Deli Kızıl. Gözlerin ise her baktığımda vurulduğum düşman toprakları..." deyip tabancanın şarjörünü çıkarttı. İçinde gerçektende bir mermi vardı. Oysa çok emindim içinin boş olduğuna. Tetiğe bassaydım, Karan'ı kalbinden vurulacağım gerçeğiyle irkildim.
"Sen benim başıma bela mı açmaya çalışıyorsun? İçinde neden bir mermi var? Ya içinin boş olduğunu düşündüğüm için tetiğe bassaydım? Seni gerçekten vurmuş olacaktım, farkında mısın?" diye sordum dehşetle.
"Ben bir çift mavi göze vurulmuşum zaten, bir mermiyle vurulmuş olsam ne fark eder?"
Ona 'ciddi misin?' der gibi baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dilhun Kalbimin Davası
Teen FictionAvukat Gökçe Eraslan, yanlışlıkla müvekkili yerine bir askeri arar ve o askerin hayatını kurtarır. Ardından olan olaylar nedeniyle Gökçe, geçmişiyle yüzleşmek zorunda kalırken şehit ve asker çocuklarını eğiten gizli Oğuz Teşkilatı'nın varlığını öğre...