" Kanım, artık damarlarında akıyor. "
Bölüm Şarkısı: Kalp Kalbe Karşı Derler - Aslı Güngör, Ferhat Göçer
O, ameliyata gireli 5 dakika olmuştu. Ama nedense bana 5 saat gibi gelmişti. Neden tanımadığım bir adam için bu kadar endişeleniyorum ki?
Sen herkes için çok endişelenirsin Gökçe.
Doğru, ben herkes için çok endişelenirdim. Elimde değildi, herkesle ilgilenmek istiyordum. Ama benimle hiç ilgilenmediler.
İnsanlar, zarar görmesin istiyordum. Ama ben çok zarar gördüm.Ameliyathaneden hızla bir hemşire çıktı. Anlam veremedim. Kötü bir şey mi olmuştu? Birkaç dakika sonra o hemşire tekrar ameliyathaneye girdi. Sonra başka bir hemşire, çıktı. Kaşlarım çatıldı. Hemen yanına gittim hemşirenin.
"Neler oluyor Hemşire Hanım?"
"Hastanede 0 rh pozitif kan grubu kalmamış. Bağışlayacak birini bulmam gerek, oyalamayın beni lütfen."
Bir dakika! Benim kan grubumda 0 rh pozitifti. Nasıl düşünememiştim bunu?
Hemşire tam gidecekken önünü kestim."Hastayla bizim kan gruplarımız aynı. Ben verebilirim."
Hemşire, beni iyice süzdü.
"Genetik bir hastalığınız ya da şeker hastalığınız var mı?"
"Hayır, yok." dedim.
"Peki, o zaman beni takip edin." Dediğini yapıp onu takip ettim. Kan alma odasına geldiğimizde sedyelerden birine oturmamı istedi. Yapılması gereken işlemleri yaptı, tam kan alacakken konuşmaya başladı.
"Eğer kan tutuyorsa lütfen bu tarafa bakmayın hanımefendi."
"Sorun yok." dedim. Kanımı almasını izledim. Kanım, yavaş yavaş tüpü dolduruyordu. Kandan, hiç korkmazdım. Gerekirse eğer bir insanın kanını akıtmaktan hiç gocunmazdım. Ben bir avukattım ve bunun yanlış olduğunun bilincindeydim. Lakin bugüne kadar birçok kişi olmuştu canıma kastetmeye çalışan. Hiçbiri başaramadı tabi. Bir kişi dışında, o benim canımı çok yakmıştı.
Hemşire, beşinci tüp doldurmuştu. Bu kan benimdi ve o adamın - Karan'ın - damarlarında akacaktı. Hemşire, odadan çıktı. Vücudumdaki sıvı dengesi sağlansın diye vişneli meyve suyu getirdiler. Meyve suyu bitince ayağa kalkmak istedim. Ama ayağa kalkar kalkmaz başım döndü, hemen yatağa oturdum. Hemşirelerden biri beni uyardı. Kan verdikten sonra yarım saat ayağa kalkmamak gerekmiş. Biliyordum zaten. O yüzden sedyeye uzandım. Bu sürede biraz düşündüm. O adamı bulduğumda üstünde üniforması yoktu. Diyelim ki özel bir görevi vardı, o zaman bana neden kimliğini vermişti ki? Böyle durumlarda askerler, kimliklerini yanında taşımazdı. Kimlik, sahte olabilir miydi? Ama verirken gerçek kimliği gibi vermişti. Yine de tanımadığı birine asker olduğunu söylemesi ve kimliğini vermesi normal değildi. Çünkü belliydi, eğer gerçekten askerse gizli bir görev için oraya gitmişti. Ya da...
Bu ihtimal olabilir miydi? Yok, olamaz, olamazdı. Oraya zorla götürülmüş olabilir miydi? Tabi olabilirdi.
🕯
Yarım saat sonra sedyeden kalkıp ameliyathanenin önüne geldim. Ameliyat hâlâ devam ediyordu. Oturup beklerken iki tane polis gördüm. Saat 21.23' dü. Bende ne zaman gelirler diye düşünüyordum. Böyle bir olayda polisleri çağırmamaları yanlış olurdu zaten.
"İyi akşamlar, hanımefendi sizin ifadenizi almamız gerekiyor. Lütfen sorduğumuz sorulara doğru cevap verin."
"Elbette." dedim gülümseyerek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dilhun Kalbimin Davası
Teen FictionAvukat Gökçe Eraslan, yanlışlıkla müvekkili yerine bir askeri arar ve o askerin hayatını kurtarır. Ardından olan olaylar nedeniyle Gökçe, geçmişiyle yüzleşmek zorunda kalırken şehit ve asker çocuklarını eğiten gizli Oğuz Teşkilatı'nın varlığını öğre...