14. BÖLÜM - Sevilince Geçen Yara

8.1K 481 257
                                    

"Bir kızın en çok diz kapakları acırmış. Oysa benim en çok yüreğim acırdı."

Bölüm Şarkısı: Mağusa Limanı ~ Grup Abdal

_________________________________________

Herkese merhaba! Bu bölüm benim için çok özel. Okumaya geçmeden önce size bir şey söylemek istiyorum. Çok hevesle yazdığım sahnelere hiç yorum gelmemesi beni çok üzüyor. Yaptığınız yorumlar, benim motivasyon kaynağım. Bu yüzden yorumlara bir sınır koymaya karar verdim. Mesela bu bölüm 100 yorum ve 50 oy sınırımız olacak! Lütfen buna göre oy verip bol bol yorum yapın. Yazdığım her sahnedeki düşüncelerinizi bilmek istiyorum <3

Yavaş yavaş büyüyoruz. Bu beni hem mutlu ediyor hem duygulandırıyor. Siz, benim ilk okuyucularımsınız. İleride kitabım çok büyüdüğünde siz benim için çok özel olacaksınız. Lütfen kitabımın daha da büyümesi için elinizden ne geliyorsa yapın. Ahaliye haber salın djzndxj

Keyifli Okumalar 🧚‍♀️

_________________________________________


20 YIL ÖNCE

Küçük kız, çöpün içinde yiyecek bir şeyler arıyordu. Çok acıkmıştı, evde yemek yapan biri olmadığı için çöpten bulduklarıyla yetiniyordu. Doğru düzgün bir şey yemediğinden cılız kalan minik bedenine rağmen küçük kız, yaşamak için mücadele veriyordu. O, diğer kızlar gibi babasının prensesi değildi. O, babasına şımarıklık yapıp her istediğini aldıran kızlardan değildi. O, babasının hiç sevmediği kendi başına yaşam mücadelesi veren küçük bir kızdı sadece. Babası, "Sevgi karın doyurmaz." diyerek kızına hiç sevgisini göstermemişti. Hoş,  kızını sevmiyordu bile.

Küçük kız, yarısı yenmiş bir sandviç bulmasıyla sevinç çığlıkları atmaya başlamıştı. Bu yarısı yenmiş, çöpe atılan sandviç küçük kıza göre dünyanın en güzel yemeğiydi. Küçük kız, mutlulukla kahkaha atarken minik bedeniyle çöpün içinden çıkmayı başarmıştı. Sandiviçi tam yiyecekken yanına üç tane çocuk gelmişti. Çocuklardan en uzunu küçük kıza alayla bakıp elindeki sandiviçi hızla çekip aldı.

"Çöpten mi besleniyorsun pis ucube?" deyip alayla gülen çocuk arkasına dönüp arkadaşlarına baktı. Onlarda alayla gülüyordu.

"Benim adım pis ucube değil, Gökçe!" diye sinirle bağırdı küçük kız.

Uzun boylu çocuk, küçük kızı sertçe ittirdi. "Hayır, senin adın pis ucube!" deyip tekrar alayla güldü.

"Yemeğimi ver bana! Onu bulmak için bir sürü çöpün içine girdim. O benim hakkım!" diyerek sandiviçi almaya çalışan minik Gökçe'ye aldırmayan çocuk, sandiviçi hızla yolun ortasına attı.

"Sandiviçi çok istiyorsan git ve al! Seni pis ucube!" deyip alayla gülen çocuğa nefretle baktı minik Gökçe. Ardından başını yola doğru çevirip yerdeki sandiviçe baktı. Yoldan hızla geçen arabanın sandiviçi ezmesiyle birlikte küçük kızın içi acımıştı. O sandiviçi bulmak için bir sürü çöpün içine girmişti küçük kız.

"Benim adım pis ucube değil, Gökçe! Adımı doğru öğreneceksin! Öğrenmek zorundasın!" diyerek çocuğu ittirdi minik Gökçe. Herkes küçük kızın adını doğru öğrenecekti. Bir gün gelecekti, küçük kızın adını herkes duyacaktı ve işte o zaman herkes küçük kıza saygı duyacaktı.

Gökçe, çocuğu ittirdiği için çocuğun arkadaşları Gökçe'ye vurmaya başlamıştı. Gökçe, babasının dayaklarına alıştığı için bu yumruk ve tekmeler onda hiçbir etki yaratmıyordu.

Dilhun Kalbimin Davası Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin