Giriş: Bon Appetit

637 58 17
                                    


"Şimdi kaybolabiliriz. Bu gece."

Will, ciddi olup olmadığını anlamak için gözlerini Hannibal'a çevirdi. Hannibal, "Köpeklerini besle, Alana'ya bir not bırak ve ne onu ne de Jack'i bir daha görme." diye devam etti. Will göz temasını korurken Hannibal buzlanmış ifadesinin altında Will'in vereceği cevabı bildiği halde farklı olmasını umarak Will'e bakıyordu. "Neredeyse kibar bir davranış." dedi.

Will, çok küçük bir an bunun nasıl olabileceğini hayal etti. Hannibal'la başka bir ülkeye kaçma fikri garip bir şekilde özgür hissettirdi. Ancak bunu düşünmek bile Katz ve Abigal'e ihanet etmek olurdu. Will gözlerini kaçırarak, "O halde bu son yemeğimiz olurdu." dedi.

Hannibal da gözlerini Will'in yüzünden çekerek konuştu, "Bu hayattaki son yemek.". İfadesinde, alacağı cevabı bildiği halde hayal kırıklığı saklıydı. Will, Hannibal'ın yüzüne bakmasa bile ses tonundan bunu sezmişti.

Hannibal,"Koyun servis edeceğiz." diye devam etti.

"Koyun servis edeceğiz."

"Kurban vermek gibi."

"Benim kurban vermeye ihtiyacım yok, senin var mı?" Hannibal, kafasını Will'e çevirdi ama yüzüne bakmadı.

Will de gözünü masadan ayırmadan "Onun bilmesi gerek." dedi. "Eğer Jack Crawford'a her şeyi itiraf edersem-"

Hannibal, Will'in sözünü keserek, "Ben seni affederdim." dedi ve gözlerini Will'e çevirdi. Will şaşırmıştı ve vücudu tuhaf bir şekilde bu söze yumuşamıştı. " Eğer Jack sana her şeyin affedildiğini söylese bu affedilişi kabul eder miydin?" diye sordu.

Will kalbinin ısındığını hissetti. Hatta tüm vücudu ısınıyordu. Gözlerini Hannibal'a çevirdi ve söylediklerini anlamlandırmaya çalıştı. Ne diyeceğine karar verene kadar birkaç saniye bekledi. Hannibal'a bakarken şuan kafasının içinde neler döndüğünü merak etti. Amacının ne olduğunu anlamaya çalıştı. " Jack affediliş sunmuyor. İstediği şey, adalet. Seni görmek istiyor. Kim olduğunu görmek istiyor. Benim neye dönüştüğümü." dedi ve birkaç saniye düşünüp "Gerçekleri istiyor." diye devam etti.

Hannibal, gözlerini masandan ayırmadan hafifçe kadehini kaldırıp, "O halde, gerçeklere ve getireceği sonuçlara." dedi.

Will, kendi söylediklerini düşünürken Jack'in bunları hak edip etmediğini merak etti. Gerçekten Hannibal'ın kim olduğu ve kendinin neye dönüştüğünü görmeyi hak ediyor muydu? Tüm bu gerçekleri ne karşılığında ona verecekti? Jack'in bugüne kadar vaat ettiği şey deydi? Will'e en ihtiyacı olduğu zamanda inanmamıştı. Will'in dengeli olmadığını bildiği halde onu zorlamıştı. Will bir anda Jack'in tarafında mı, Hannibal'ın tarafında mı olduğuna karar veremedi. Jack, Hannibal'a tuzak kurduklarını düşünürken Hannibal, Jack'i kandırdıklarını düşünüyordu. Ve Will şuanda bu durumun ne kadar değişken olabileceğine şaşırdı. Her şey çok yakındı. Bazı iplerin kopması gerekecekti ve bu iplerin hangisi olması gerektiğine şuanda karar verebilirdi. Bu gece. Ortadan kaybolabilirlerdi.

Hannibal, hala cevap vermemişti. O da Will'in kafa karışıklığı yaşadığını anlamış ve kendi içinde düşüncelerinin konuşmasına izin vermişti. Uzunca bir süre Hannibal'la göz temasını kesmedi. Daha derine inip aklından neler geçirdiğini öğrenmeye çalıştır. Sonra bir anda gözünü kaçırıp tabağına bakmaya başladı. Bir anda Hannibal'ın her şeyi bildiğini düşündü. Onu avlamayı düşünürken av olabileceğini hayal etti. Bu her zaman bir ihtimaldi. Hannibal bunca zaman hep bir adım önde olmuştu. Şimdi de böyle olma ihtimali elbette vardı. Ancak eğer tuzağa düşürüleceğini biliyorsa ya da biliyor olsaydı nasıl tepki vereceğini kestiremediği için hiçbir şeyden emin olamıyordu.

Will, yemekten sonra Hannibal'ın evinden ayrılıp Wolf Trap'e doğru yola koyulmuştu. Yol boyunca masadaki sohbetlerini gözden geçirdi. Hannibal'ı yakalamaya bu kadar yakınken bir açık vermiş olma ihtimalini sorguladı. Ancak planları olması gerektiği gibi ilerliyordu. Hannibal, Jack ile yemek yiyecek ve her şeyi itiraf edecekti. Sonra Hannibal, Jack'i öldürmeye kalkışmadan yakalancaktı. Ya da Hannibal, yakalanmadan önce Jack'i çoktan öldürmüş olacaktı. Ya da hiçbiri...

Will, konu Hannibal olunca hiçbir şeyden emin olamıyordu. Bu ihtimallerin sonucunda kendinin nasıl hissedeceğini bilmiyordu. Rahatlamış? Güçlü? Başarmış? Hayır, olabilecek hiçbir ihtimal rahatlık sunmuyordu.

-

Jack, Hannibal'ın evine doğru yola çıkmıştı. Büyük an yaklaşıyordu. Planları istedikleri gibi gitmemişti. Ancak Jack, yasal yollarla değilse kendi yöntemleriyle Hannibal'ı alt etmeye kararlıydı. Hannibal'ın evine vardığında görünürde sadece mutfak ışığının açık olduğunu fark etti. Avının nerede durduğunu bilmek iyiye işaretti.

Jack, eve doğru sağlam adımlarla ilerledi. Eve adımı attığı anda mutfaktan yemek kokuları gelmeye başladı ancak pek ses duymuyordu. Mutfağa girdiğinde beklediği sahneyle karşılaşamadı. Hannibal ortalıkta görünmüyordu. Hazırladığı yemekler tezgahın üzerinde tek kişilik servise açılmıştı. Yanında da bir kadeh ve şarap şişesi duruyordu. Sıradan bir an olsa Jack bu masayı memnuniyetle kabul ederdi. Ancak bu işte bir terslik vardı.

Jack, tezgaha doğru yaklaştı ve tabaktaki yemeğin üzerine koyulmuş küçük not kağıdını gördü. Kağıtta bir şey yazmıyordu. Kaşlarını çatarak kağıdı eline aldı ve ters çevirdi.

"Bon Appetit"

Hannibal'ın el yazısı olduğu belli olan yazıya bakarken kaşları istemsiz daha çok çatıldı. Elindeki kağıdı buruşturdu ve sinirle masadaki yemeklere doğru fırlattı. Telaşla telefonunu cebinden çıkarmaya çalışırken küfür etti.

Jack, Will'in numarasına tıklayıp telefonu kullağına yaklaştırdı. Telefonu kapalıydı. Jack o an ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Ne düşünmesi gerektiğini bilmiyordu. Ancak emin olduğu bir şey vardı, Hannibal her şeyi biliyordu. Hannibal av olduğunu anlamıştı. Hannibal kaçmıştı.

I Forgive You | HannigramHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin