{(~kelime~) = Kelimenin üzeri karalandığı ifade edilmektedir.}
♡
Şarkı Önerisi
Seafret - Atlantis♡
İzlendiğini biliyordu. En az bir saattir bunu farkındaydı ama farkında olduğunu profesyonelce gizleyebiliyordu. Takipçisi hâlâ taktiğini değiştirmeden kendisini izlemeye devam ediyordu.
Şimdi son zamanlarda sıklıkla uğradığı restorandan ayrılmış, ara sokakta bıraktığı arabasına doğru ilerliyordu. Arkasındaki hissiz adımları net bir şekilde duyamasada hissediyordu.
Arabasının olduğu dar sokağa girince en yakın kapı boşluğuna kendini gizledi. Cebindeki bıçağını çıkardı ve takipçisinin sokağa girmesini bekledi. Arabası hemen 50 metre uzağındaydı.
Takipçinin kendisinden önce gölgesi göründü. Zayıf, biçimli bir gölge. Ardından elleri cebinde emin adımlarla adamın arabasına doğru ilerlemeye devam etti.
Adam, takipçisinin arkasından en az takipçisi kadar sessiz adımlarla yaklaştı.
Issız ve karanlık sokakta yalnızce ikisi vardı.
Adam bıçağını çekti ve takipçisi arkasına dönemeden kolunu omzuna dolayıp, bıçağı boğazına dayadı.
Takipçi, direnme iç güdülerine engel oldu ve adamın kollarına teslim etti.
Adam, buna şaşırmadı çünkü onu kafasını örten kapşona rağmen tanımıştı. Koku duyuları güçlüydü. Uzun zamandır görmediği birine ait olsalarda o, erkeklere özgü baharatlardan oluşan ama aynı zamanda kadınsı parfümün kokusunu tanıdı.
Takipçisinin kulağına doğru yaklaştı. Neredeyse taciz sayılacak bir yakınlıkla, "Bir daha benimle karşılaşmak istemediğini sanıyordum, Chiyoh?" diye fısıldadı, derin, erkeksi bir sesle.
Chiyoh, neşeden uzak bir gülüşle, "Bunun tamamen hata olduğunu ilk saniyede anladım," dedi.
Hannibal, Chiyoh'u bıraktı. Kendine dönmesini beklerken bıçağını katladı.
"Beni nasıl buldun?"
"Saklanıyor muydun?"
Hannibal, gülümsedi.
"Beni bulmaya zahmet ettiğine göre kayda değer bir nedenin olsa gerek?"
Chiyoh, Dr. Lecter'ın kibirli suratına tahammül edemediği için söyleyeceklerinden neredeyse vazgeçmek üzereydi. "Son görüşmemizde haline acıdım," dedi, Dr. Lecter'ın yüzüne acımasızca bakarken.
Hannibal, gülümsemeye devam ediyordu ama gözleri kararmıştı. Karanlıkta hepsi çok daha ürkütücü görünüyordu. "Neredeyse bir yıl önceydi."
Chiyoh omuzlarını silkti. "Onu ziyaret ettim."
Dr. Lecter, başını dikleştirdi ve ciddileşti. Yüzündeki gülümseme bile kaybolmuştu.
"Artık orada yaşamıyor. Bu yüzden," deyip, cebinden bir deste zarf çıkardı. "Mektupları ulaştıramadım."
Dr. Lecter, zarflara bakarken gözü seyirdi. Hislerini dışarı yansıtmamakta ustaydı ancak bu hayal kırıklığını öylece yediremedi.
"Nerede olduğunu bulamadın mı?"
"Bakmadım." Chiyoh, bir süre Hannibal'ın kendi elleriyle yazdığı mektuplara bakışını izledi. "Eğer bulunmak isteseydi, bunu yapardı. Onu rahatsız etmeye çalışmanın bir anlamı yok."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Forgive You | Hannigram
Fanfiction2. sezonun son bölümüne kadar dizinin gidişatına bağlıyım. Ancak sezonun son bölümünde verilen kararlarda ufak bir değişiklik yaparak 3. sezonu en baştan yazmaya karar verdim. Will, Hannibal ile kaçmayı kabul etseydi, olaylar nasıl evrilirdi?