Bölüm 12: Simonlar

202 29 11
                                    

Saat ilerledikçe Will'in tedirginliği artıyordu. Hannibal'dan herhangi bir çağrı gelmesini bekliyordu. Orada neyle karşılaşacağını bilmiyorlardı. Belki de bu bir tuzaktı. Hannibal’ın nasıl bu kadar kendinden emin konuştuğunu anlayamıyordu. Ne olursa olsun bu aptallıktı. Zaman ilerliyordu. Will, kafasında olası senaryoları tekrarlıyordu.

Bu kadar zaman geçmesine rağmen Diana’nın nasıl öğrenmiş olabileceğini merak etti. İlk ay tüm dünyada konuşulmuştu ancak şimdilerde Tattle Crime’da bile Hannibal hakkında hiçbir şey yazılmıyordu. Belki de daha önce gördüğü bir haber sayesinde hatırlamıştır diye düşündü. Ama uzun zamandır Hannibal’dan terapi alıyordu, neden bunca zaman beklesin ki?

Will, bahçeden salon penceresine doğru baktı. Sara ve Abigail kahkaha atarak, bir komedi programı izliyorlardı. Bu olaydan en çok onlar etkilenecekti. Will, mecbur kalırsa Sara’ya zarar verebilir mi, emin değildi. Daha çok böyle bir durumda Abigail’e nasıl görüneceği konusunda endişeleniyordu. En ihtiyacı olan dostluğa yıllar sonra kavuşmuştu. Normal bir hayat. Normal bir arkadaş. Bunu elinden alacak kişi olmayı düşünemiyordu. Olası bir gelecek gözlerinin önünde belirdi.

“Babamı öldürdün.”

“En yakın arkadaşımı öldürdün.”

“Babamı öldürdüğün gibi hissettin mi?”

“Her şeyimi elimden aldın.”

Will, gözlerinin ne zaman dolduğunu hatırlamıyordu. Ama içeride gülerek birbirine patlamış mısır fırlatan kızları izlerken, gözleri buğulanmıştı. Gözlerini gök yüzüne kaldırdı ve “Hep böyle mi olacak?” diye sordu. Cevap gelecekmiş gibi bir süre bekledi. “Buna dayanabilir miyim bilmiyorum.” diye fısıldadı.

-

Saat gece yarısına yaklaşmıştı. Hannibal’dan hala bir haber yoktu. Biraz sonra garaj kapısının açılma sesiyle yerinden hızla kalktı. Bahçeden garaj kapısına kadar dolaştı. Hannibal, yolcu koltuğu tarafını dolaşmış ve Diana’nın kapısını açıyordu. Diana’nın elini tutup dışarı çıkmasın yardım ederken, Will’in sesini duydu.

“Hey?”

“Merhaba, Joe.” dedi, Hannibal. Bir yandan Diana’ya destek olarak yürütmeye çalışıyordu. Diana, Will’i görünce genişçe gülümsedi.

“Ah selam Joe. Sanırım alkolü biraz fazla kaçırdım.” diyerek kahkaha attı. Will, bu kadar rahat davranabilmesini dikkatle izledi.

Hannibal, “Kızlar odada mı?” diye sordu, eve doğru ilerlerken.

“Hayır, televizyon izliyorlar.” Will, Hannibal’a meraklı bakışlar atıyordu.

Mutfak kapısından girerek, Diana’yı sandalyeye oturttu.

“Teşekkür ederim, Dr. Jakov. Bugün benimle ilgilendiğiniz için minnettarım.
 
“Bu gece için ben de memnunum Mrs. Moretti.” Hannibal, o soğuk gülümsemesiyle karşılık verdi.

Diana, bir anda boşluğa düşmüş gibi ifadeyle, “Sara, nerede?” diye sordu. Tam yerinden kalkarken dengesini kaybetti ve sandalyeye son anda tutundu.

“Salonda televizyon izliyorlarmış. Dilerseniz bir kahve içip kendinize geldikten sonra kızların yanına gidebiliriz.”

Diana, kendini kontrol altına almaya çalışır gibi nefes verdi ve kafasını salladı. Hannibal, tezgaha doğru ilerlerken, “Sende alır mısın, Joe?” dedi.

Will, “Hayır, teşekkür ederim.” dedi ve Diana’nın karşısındaki sandalyeyi çekerek, oturdu. Will, Diana’ya karşı samimi olmak için çabalayarak, “Nasıl geçti geceniz?” diye sordu.

I Forgive You | HannigramHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin