Diana, hayatını hiçbir zaman yoluna koyamamış bir kadındı. Kocası ile çok genç yaşta evlenmiş, çok kötü arkadaş ortamlarında bulunmuştu. Sara'nın doğumundan sonra kocasının kendisini aldattığına birçok kez şahit olmuştu. Kocası alkolikti. Psikolojik şiddetin yanında fiziksel şiddete de maruz kalmıştı. Gençken yaptığı hatalar yüzünden kendi hayatını kuramamış ve kocasına muhtaç kaldığını düşünmüştü. Tek başına olsa ondan kurtulmak daha kolaydı ancak Sara varken ayrılmak zordu.
Sara, 5 yaşındayken babası evi terk etmişti. Bir kadın uğruna gittiğini öğrenen Diana, yaşadığı hayatı kurtarmak yerine; bu duruma içerleyerek kendini uyuşturucuya teslim etmişti. Para kazanmak için birçok işe girmiş ancak uyuşturucu problemleri göze çarpmaya başladıktan sonra hiçbir işte bir ay bile tutunamamıştı. Diana'nın yıllar süren bu savaşına en büyük tanıklık eden kişi, daha çok küçük olan Sara'ydı. Annesi gözleri önünde erirken, yapabileceği hiçbir şey yoktu.
12 yaşındayken bir gün annesinin odasında sayıkladığını duymuştu. Yanına gittiğinde tirtir titrediğini ve altını ıslatmış olduğunu görmüştü. Annesi, 'Bir gram bile yeter, lütfen.' diye kendi kendine yalvarıyordu. Hareket edemiyor, gözlerini hiçbir şeye odaklayamıyordu. Rüyada mı uyanık mı belli değildi.
Sara, "Anne, anneciğim? Neler oluyor söyle bana?" dedi. Daha önce annesinin bu kadar kötü olduğuna şahit olmamıştı. Bazen atak geçirdiğinden bir iki dakika bağırır, ağlardı ve kapıyı çarpıp evden çıkıp giderdi. Ancak bu sefer annesinin ölüyor olduğunu düşündü.
"Lütfen, çok ihtiyacım var. Yemin ederim ödeyeceğim. Dayanamıyorum artık." Kemikten farksız bedeni sarsılmaya başladı. Sara, annesinin neye ihtiyacı olduğunu biliyordu. Son zamanlarda yaşadıkları maddi sıkıntılar nedeniyle günlerce aç kaldığı bile oluyordu. Bu durum sonucunda annesinin ihtiyacı olan dozu alamamış olduğunu anlamıştı.
Sara, koşarak odasına gitti ve kumbarasındaki paraları yatağının üstüne dökerek saymaya başladı. Annesinin telefonunu eline alıp, tedarik için aradığı numarayı buldu. Annesinin ölmek üzere olduğunu söyledi ve yardım etmesini istedi. Gereken tutarı ödeyeceğini söyleyerek, annesinin sık sık görüştüğü adamın eve gelmesini bekledi.
Kumbarasında yıllardır biriktirdiği paraların hepsinin gitmiş olması onu biraz üzmüştü ancak en azından annesi yaşıyordu. Buna ne kadar yaşamak denirse.
Diana, günlerce ayağa kalkamadı. Vitaminsizlikten direnci çok düşmüştü. Sara, bu günlerde annesiyle çocuk gibi ilgilenmek zorunda kalmıştı. Duş aldırmış, tuvalete götürmüş ve yemek yedirmeye çalışmıştı.
Sara, en sonunda bu durumun düzelmeyeceğini düşünerek, ambulans çağırmıştı ve annesinin hastaneye kaldırılmasını istemişti. Bunun sonucunu biliyordu. Tedavi süreci boyunca annesinden ayrı kalacaktı. Diana, rehabilitasyon merkezine yatırıldıktan sonra Sara, daha önce tanımadığı anneannesi ve dedesinin yanına yerleştirilmişti. Kızlarına yapmadıkları ebeveynlik görevini Sara'ya yapmışlardı. Sara, bunun vicdan azabı yüzünden olduğunu düşünmüştü. Çünkü bunca yıldır yaşadıkları yokluğa hiçbir yardım eli uzatılmamıştı.
Bir yıldan fazla tedavi gören Diana, taburcu olduğunda yeni bir sayfa açmak için gayret göstermişti. Son yıllarda uyuşturucu problemlerini unutmak için kendine yeni bir uğraş edinmişti. Çalışıp kazandığı paralar ile kumar oynamış ve büyük paralar kazanmıştı. Daha sonra tekrar oynayıp o paraları 2'ye katlamıştı. Diana, dışarıdan bakıldığında hayatını düzene sokmuş, maddi sıkıntı çekmeyen bir kadın olarak görünüyordu. Hatta lüks içinde yaşayabilecek kadar çok paralar kazanmıştı.
Ta ki, yanlış adamlarla yanlış oyunlar oynayana kadar. Paranın cilvesine kapıldı ve seçkin arkadaşlarının gazı ile -daha önce ortaya attığı paraların toplamının bile yetmeyeceği- büyük paraların döndüğü oyuna dahil oldu. Bu oyunda yenildiği adam maalesef küçümsenecek biri değildi. Hile mi kullanmıştı bilmiyordu ancak bu adamın şakası olmadığını biliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Forgive You | Hannigram
Fanfiction2. sezonun son bölümüne kadar dizinin gidişatına bağlıyım. Ancak sezonun son bölümünde verilen kararlarda ufak bir değişiklik yaparak 3. sezonu en baştan yazmaya karar verdim. Will, Hannibal ile kaçmayı kabul etseydi, olaylar nasıl evrilirdi?