Cumartesi günü öğleden sonra Abigail'i arkadaşına bırakmak için yola çıktılar. Sara'nın evi çok uzakta değildi. Araba yolculuğu on dakikadan az sürmüştü. Will, huzursuzluğunu gizlemeden Abigail'le vedalaşmıştı ve acil bir durumda ne yapması gerektiğini hızlıca tekrar anlatmıştı. Sara'nın numarasını almayı da ihmal etmemişti. Abigail'in arkadaşları Hannibal'ı babası, Will'i de Hannibal'ın kuzeni olarak biliyorlardı. Dikkat çekmeyi en az seviyede tutmaya çalışıyorlardı.
Eve dönüş yolunda Hannibal, Will'e yandan bir bakış attı ve "O iyi olacak." dedi, Will'in rahatsızlığına bakarak.
"Biliyorum." Will gözlerini kapatıp başını koltuğa yasladı. "Sadece hep en kötüsünü düşünüyorum."
"En kötüsü nedir?"
"Bunu konuşmak istemiyorum." diye fısıldadı, Will.
Hannibal, anlayışla kafasını salladı ve "Hala kabus görüyor musun, Will?" diye sordu.
Will, kaşlarını çatarak Hannibal'a döndü. "Bunun konuyla ne alakası var?"
"Sadece merak ediyorum."
Will, sıkıntıyla iç çekti ve kafasını öne eğerek, "Uzun zamandır görmüyordum. Sadece birkaç haftadır ara ara görüyorum." dedi ve omuz silkti.
Hannibal, ciddiyetle sormaya devam etti; "Uyurgezerlik yaşadığın oldu mu ya da zamanda boşluk?"
Will, sıkıldığını belli edercesine nefes vererek, "Hayır, Dr. Lecter." dedi. Hannibal ünvanıyla seslenilmesine sesli bir şekilde güldü. "Umarım, bu seansımızdan para almak istemezsiniz çünkü balıkçılık pek para kazandırmıyor." dedi. Will de gülmeye başlamıştı.
Hannibal'ın, gülümsemesi tebessüme düştü ve "Ben, sadece iyi olduğundan emin olmaya çalışıyorum." derken arabayı yavaşlatıp, park etti. Eve varmışlardı. Ancak ikisi de çıkmak için hareket etmedi. Hannibal, Will'e dönerek, yüzünü inceledi. Gülümsemesinin solduğu ana denk gelmişti.
Will, koltuğuna daha da yerleşerek Hannibal'a doğru dönüp kafasını koltuğa yasladı. "Ben iyiyim, Hannibal." diye, güvence verdi ancak bu söylediğine kendi bile inanmadı.
Hannibal, kafasını salladı ve "Hadi eve geçelim. Akşam yemeğini hazırlamaya başlayalım."
*
Yemekten sonra tatlılarını bahçede yemeğe karar vermişlerdi. Hava soğuktu. Will, bahçedeki kanepenin önünde ateş yakmıştı. Hannibal, elinde tatlılar ve koltuk altına sıkıştırdığı battaniyelerle salon kapısından bahçeye çıktı. Will'in yanına geldiğinde tatlıları sehpaya koyup Will'e battaniyelerden birini verdi ve ikisi de oturduktan sonra omuzlarına örttüler.
Will, sütlü tatlısından bir kaşık aldıktan sonra telefonundan bildirim sesi geldi ve ekrana bakarak, "Abigail, 'her şey yolunda' yazmış." dedi. Yüzüne, içinin rahatladığını belli eden bir gülümseme yayılmıştı.
"Bazen, Abigail'e gösterdiğin ilgiye imreniyorum." dedi, Hannibal, dudakları hafifçe yukarı kıvrılmıştı. "Ancak, bu son zamanlarda korumacı tutumun ve endişelerin daha belirgin hale geldi. Bunun, gördüğün rüyalarla bir ilgisi var mı?"
Will, kaşlarını kaldırarak, "Bu seansı öyle ya da böyle yapacaksınız, değil mi, Dr Lecter?" dedi.
"Biz hiçbir zaman bir seans içerisinde olmadık, Will. Sadece sohbet ediyorduk ve şimdi de sadece sohbet ediyoruz." Hannibal, elinde yarısı yenmiş tatlıyı sehpaya bıraktı ve ellerini önünde birleştirip ateşi izlemeye başladı. "Yaşadığın en ufak bir sıkıntıyı bile benimle paylaşmanı istiyorum. Biz artık bir aileyiz. Hiçbir yükü tek başımıza çekmek zorunda değiliz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Forgive You | Hannigram
Fanfic2. sezonun son bölümüne kadar dizinin gidişatına bağlıyım. Ancak sezonun son bölümünde verilen kararlarda ufak bir değişiklik yaparak 3. sezonu en baştan yazmaya karar verdim. Will, Hannibal ile kaçmayı kabul etseydi, olaylar nasıl evrilirdi?