İtalya'ya geçiş yolculuklarını trenle yapacaklardı. Hannibal, izlerini kolaylıkla bulamamalarını sağlamak için her şeyi ayarlamıştı. Düzenleri oturana kadar Pisa'da kalacaklardı. Hannibal'ın daha sonrası için Floransa'ya yerleşme planları vardı. Ancak sürekli göçebe yaşayacaklarını sanmaması için Will'e bundan bahsetmedi.
On üç saat sürecek tren yolculuklarının ilk saatleriydi. Otelden ayrıldıklarından beri bilet konusu dışında hiç konuşmamışlardı. Will, Hannibal'ın hiçbir şey olmamış gibi davranmasını anlayamıyordu. Nasıl bir tepki beklediğini bilmiyordu ancak kesinlikle beklediği bu değildi. Belli ki Hannibal'ın hoşuna gitmemişti. Bunun konuşulmadan üzerinin kapatılmasına izin vermeyecekti. Gidecekleri yere vardıklarında ya da en geç yerleştikten sonra bu konuyu konuşacaktı. Şimdilik, Hannibal'ın "her şey normal, hiçbir şey yaşanmadı" oyununu oynamaya devam edecekti.
Tren, yolculuğu da genellikle uyuyarak geçti. Uyanık oldukları zamanlarda da Hannibal, Will'e geçtikleri bazı yerlerin tarihini anlatıyordu. Pisa'ya vardıklarında saat 23:00'e geliyordu. Yaptıkları yolculuklar ikisini de gözle görülür şekilde yormuştu. Hannibal, birkaç telefon konuşması yaptıktan sonra Will'i kiraladığı arabaya götürdü. Eşyaları yerleştirdikten sonra arabaya bindiler. Hannibal, arabayı çalıştırırken, Will, "Lütfen, kalacağımız yerin, araba ile saatler sürecek uzaklıkta olduğunu söyleme." diyip kafasını Hannibal'a çevirdi.
Hannibal, sırıttı ve "Merak etme, en fazla 20 dakika sonra evde olacağız." dedi.
Will, kıkırdadı ve kafasını salladı. Kafası, koltuk başlığına yaslı ve Hannibal'a dönük şekilde gözlerini kapattı ve kolunda hissettiği dürtmeyle gözlerini açtı. Hannibal, dışarıdan Will'in olduğu tarafa dolanmıştı ve Will'in koluna dokunuyordu.
Hannibal, Will'in ne olduğunu anlaması için tekrarladı, " Will, hadi uyan. Geldik."
Will, etrafına bakındı ve Hannibal'ın Baltimore'daki evinden biraz daha küçük ancak benzer bir ev ile karşılaştı. Arabadan çıkarken evin etrafını inceledi. Bahçesi oldukça genişti. Hannibal, kapıya doğru ilerlerken, onu takip etti.
Evin içi tahmin edileceği gibi Hannibal'ın belirli zevklerine göre dizayn edilmişti. Will, eve ilk adım attığından beri tanıdıklık hissi yayıldığını düşündü. Bir anlığına kendini Baltimore'da gibi hissetti. Hannibal'ın konuşmasıyla düşüncelerinden sıyrıldı.
"Odan üst katta. İstersen şimdi dinlenelim. Yerleşme işlerini yarın hallederiz."
"İyi olur. Teşekkür ederim." diyip Hannibal'ın takip ederek yukarı kata çıktılar. Yukarıda üç oda ve bir tane banyo olduğunu tahmin ettiği bir kapı vardı. Hannibal, koridorda ilerleyip ikinci kapının önünde durdu ve kapıyı açıp Will'in geçmesini bekledi. Oda beklediğinden genişti. Yatak çift kişilikti ve oldukça büyüktü. Yatağın karşı duvarında iki koltuk ve şömine vardı. Yan taraftaki duvar boydan boya -gereksiz büyük diye düşündü Will- giysi dolabıydı. Yatak başlığının dayandığı duvarın sonunda banyo kapısı vardı. Will odayı incelemeyi bırakıp Hannibal'a döndü.
Hannibal, "Duş alacaksan, banyoda temiz havlular var. Dolapta da ihtiyacın olabilecek her şey var." dedi ve "Eğer acıktıysan bir şeyler hazırlayabilirim." diye devam etti.
Will, kafasını iki yana sallayarak, "Teşekkür ederim. Uyusam daha iyi olacak." dedi.
Hannibal, kafasını salladı ve "O zaman iyi geceler." dedi.
"İyi geceler."
Hannibal, odanın kapısını kapatıp çıktıktan sonra Will, banyoya girdi ve hızlıca duş aldı. Beline bağladığı havluyla odaya girip giysi dolabını açtı. Will, gördüğüne inanamayarak kaşlarını kaldırdı. Dolap tamamen doluydu ve hepsi kendi tarzına göre kıyafetlerdi. Hannibal, bunları ne zamandan beri planlıyordu? Will'in geleceğinden nasıl bu kadar emin olabiliyordu? Will, aklındaki soruları yarın dinlenmiş bir zihinle sormaya karar vererek raftan gecelik ve iç çamaşırı aldı. Giyindikten sonra yatağa girdi ve saniyeler sonra uykuya daldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Forgive You | Hannigram
Fanfiction2. sezonun son bölümüne kadar dizinin gidişatına bağlıyım. Ancak sezonun son bölümünde verilen kararlarda ufak bir değişiklik yaparak 3. sezonu en baştan yazmaya karar verdim. Will, Hannibal ile kaçmayı kabul etseydi, olaylar nasıl evrilirdi?