Bölüm 11: Ayna

218 30 14
                                    

"Ne? Emin misin?" Will kafası karışmış bir şekilde etrafa baktı.

"Yanlış bir şeyler olduğuna eminim." Hannibal, Will'in kolunu bırakarak mırıldandı.

"Ne gibi yani?"

Hannibal, kalçasını tezgaha yaslarken, kollarını bağladı. "Diana'yı neredeyse üç aydır tedavi ediyorum. Bana daha önce hissetmediğim bir ilgi ve merakla yaklaşmaya başladı."

Will kollarını iki yana açarak, "Hannibal, kadın senden hoşlandığı için olabilir mi? Bunu göremiyor musun?" diye hayret eder gibi konuştu.

"Psikiyatristinden hoşlanmak artık doğal sayılabilecek bir eylemdir. Kendilerinin güvende ve anlaşılabilir olduklarını hissettirdiği için psikiyatristine bağlanmak çok olasıdır. Ve evet. Diana, terapiye başladığı günden beri benden etkilendiğini belli ediyordu." Will, sıkılmış gibi kollarını bağlayıp kaşlarını kaldırarak dinlemeye devam etti. "Ancak, konu bu değil. Rol yapmaya başladı."

Biraz düşündükten sonra konuşmasına devam etti. "Mrs. Moretti, cesur bir kadın. Ancak şuan içindeki korkuyla savaşıyor. Bana karşı sergilediği ilgiyi yoğunlaştırarak korkak tarafını gizleyebileceğini sanıyor."

Will gergin bir şekilde kıpırdanmaya başladı. "Ama emin değilsin. Olmayabilir de. Çünkü emin olsaydın bugün o odadan çıkamazdı değil mi?" Gerçekten bir cevap bekler gibi Hannibal'a baktı. Ancak Hannibal, dudaklarını birbirine bastırıp gözlerini Will'den ayırdı. Tekrar Will'e odaklandığında dudakları titredi. Keyfi yerinde görünüyordu. Will, kaşlarını çattı ve işaret parmağını Hannibal'a doğrulttu.

"Hayır. Sen merak ediyorsun. Ne olacağını merak ediyorsun. Nereye varacağını? Hannibal, böyle bir riski alamazsın!"

Koridordan gelen ses ile Hannibal, Will'e sus işareti yaparak, tezgahtaki işine devam ediyormuş gibi yaptı.

Abigail, mutfağa girdi ve elindeki boş sürahiyi tezgaha koyup, Will'in tezgahın önünde arkası dönük durması dikkatini çekerek, "Will, iyi misin?" diye sordu. Yandan Hannibal'a bakış attı ancak Hannibal, tezgahı temizlemekle meşguldü.

Will, arkasına dönüp, "Ah, Abigail. Dalmışım sanırım." dedi, gülmeye çalışarak. Aslında sinirini kontrol etmeye çalışıyordu.

Abigail, içtenlikle gülümsedi ve "Anladım, size iyi geceler o zaman." dedi.

Hannibal, "İyi geceler, küçük hanım." dedi, göz kırparak.

"Bende şimdi çıkıyordum zaten. İyi geceler, Dr. Lecter." Will, Abigail'in yanına yürüyerek kolunu omzuna attı ve koridora doğru yöneldi.

Hannibal'ın arkalarından sesleneceğini düşünmüştü ama yapmadı. Bu konuyu rafa kaldırmak istemiyordu ama konuşacak bir tarafı da yoktu. Bu sessizliğin bir gün son bulacağını biliyordu. Hannibal Lecter'ın canı sıkılmıştı ve oyun oynamak istiyordu.

Abigail'e iyi geceler dileyip odasına girdi. Kapıyı arkasından kapattığı anda üzerine bir yalnızlık hissi çöktü. Endişenin derisinin altından tüm vücuduna yayıldığını hissediyordu. Yalnız hissettiren bu depresif durumu son zamanlarda sıklıkla yaşıyordu. Bazen saatlerce yataktan çıkmıyordu. Bazen saatlerce duş alıyordu. Bazen sadece pencereden dışarıyı seyrediyordu. Bir şekilde kendini düştüğü karanlıktan çıkarmayı başarıyordu.

Bu sefer içinde büyüyen korku boğazını düğümledi. Neler oluyor böyle diye düşündü kendi kendine. Elini yaslandığı kapıdan ayırıp yatağına doğru yürürken adımları karıştı ve kendini yatağa zor attı. Vücudunun sıvılaştığını hissediyordu. Dirseklerini dizlerine yaslayarak eliyle yüzünü kapattı. Yakalanacakları korkusu muydu bu? Ya da Hannibal'ın tekrar sahaya inişi mi rahatsız ediyordu kendini? Her şeyin sonunda Abigail'e ne olacağı mı endişelendiriyordu? Will, hiçbirinden emin değildi.

I Forgive You | HannigramHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin