Bu bölüm argo, küfür, yasaklı madde kullanımı, kan ve cinayet gibi unsurlar içerir. Rahatsız olan, küçük yaşta veya etkilenen okuyuculara okuması tavsiyem değildir.
Oy verip yorum yaparak destek olursanız çok sevinirim <3
İyi okumalar...
~~İKİNCİ BÖLÜM~~
Zeren Aslanoğlu
Davetin sebebi Kerim'in, yani eski sevgilimin, yer altına tanıtacağı yeni sevgilisiydi. Yer altındaki saçma kurallardan biride: bir erkeğin sadece bir kadın tanıtma hakkına sahip olmasıydı. Evet doğru tahmin ettiniz, Kerim beni yer altına tanıtmıştı.
Kerim'e hiçbir duygu beslememiştim ama abimin yıllardır ulaşmaya çalıştığı gizli dosyalara ulaşma fikri çok tatlı gelmişti, abime ona yardım edebileceğimi söylediğimde bunu kesin bir dille reddetmişti ama ben yine de gizlice Kerim'i kendime aşık etmiştim.
Bir kadın tanıtıyor çünkü ayrılığımızın üzerinden bir yıl geçmesine rağmen hiçbir kadın onunla olmak istememişti sebebi: tek kadın tanıtma kuralını çiğnersen tanıttığın diğer kadın, büyük ihtimalle düşmanların tarafından, katledilir.
Yanında seninle aynı yolda yürümek isteyen bir kadın varsa normale göre daha güçlü görünürsün. O yüzden Kerim'in artık bir kadına ihtiyacı var ve abimin herhangi bir düşmanının güçlenmesine izin veremem. Yani ben bu daveti bir bakıma bozacağım.
Salona doğru yürürken yine yüksek topuklularımın sesi duyuluyordu. Gri giyimli adamlarım arkamdan geliyorlardı.
Gri saçlarımı hafif dalgalar vermiştim, gözlerimde mat siyah renkten oluşan bir makyaj, ve beni daha dikkat çekici kılan mat siyah rujum elbiseme hava katıyordu. Doğrusu Seylan Hanım güzel bir tarza sahipmiş çünkü elbisem tek kelimeyle mükemmeldi.
Davet başlayalı neredeyse bir beş dakika olmuştu. Şu an herkes içeride olmalıydı, kapıya geldiğimde kapıdaki adamlar birbirine baktı. Sadece "Aslanoğlu." dedim ve kapı bana açıldı.
Elimde tutuğum sigarada derin bir nefes çektim, adamlarım ve ben uyumlu bir şekilde kapının önündeydik. Kapı yavaş, yavaş açıldı. Kerim her ne söylüyorsa sustu ve herkesin beni görebildiğine emin olduğumda ağzıma hapsettiğim sigara dumanını dışarıya üfledim.
Kerim beni görmesiyle nefretle bakması bir oldu. Bazı erkekler ayrılığı yediremiyordu yani, benlik bir şey göremiyordum.
Kerim büyük ihtimalle kapıda ki güvenliği geçemeyeceğimi, davete katılamayacağımı sanıyordu. Geri zekalı Kerim, niye içeriye almasınlar beni? Bunda biz sevgiliyken de zeka yoktu. Ben o zeka pırıltısını hiç göremedim yani. Bir şey derdim, mal mal bakardı yüzüme. Salaktı yani.
Sırıtarak "Kerim?" dedim, elimden geldiği kadar sinir bozucu davranıyordum. "Beni çağırmamışsın nasıl darıldım."
Konuşurken Kerim'in durduğu orta alana yürümeye başlamıştım. Adamlarımda sanki yürüyüşlerini çalışmış gibi düzgün yürüyorlardı, öyle ki adamlarım bile takım elbiseleri, traşlı yüzleri, jöleli saçlarıyla Kerim den daha şık gözüküyorlardı.
Kerim de öyle yer altında adı var diye falan yakışıklı biri gibi lanse edilmesin. Salak ve çirkin. Bir yetmiş boyu var zaten. Bir yetmiş boyda erkek mi olur?
Kerim ile aramda iki, üç metre kala durdum. Kerimin yanında ki kadına bakıp "Aaa, bu kadında kim?" diye sordum.
Kerim o gıcık ses tonunda "Bildiğin soruları sormaktan hiç vaz geçmedin, Zera." dedi, omuz silktim ve "Böylesi daha zevkli." dedim. Kadını süzdüm esmer güzeli bir kadındı acaba öldürüleceğini biliyor muydu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Haziran - Yirmi Bir
ChickLitBir uçak arkasında bir afişle geçiyordu. Afişte yazana dikkat kesildim. 'Bize günbatımı kitabında mutlu bir son yazdım, çünkü sana en çok gülmek yakışıyor, sarışınım.' Arkama döndüğüm de bir dizinin üzerine çökmüştü. "Her günbatımında seni sevdim...
