Merhabaa
Nasılsınız, neler yapıyorsunuz?
Ben iyiyim, bölümü yetiştirebildiğim için mutluyum.
Aslında sadece iki hafta bölüm atmayacaktım ama bir hafta yetiştiremedim sonra da sınavlar başladı iki hafta sonra da bayram yüzünden yetiştiremedim. Kusura bakmayın lütfen.
Bu bölümde argo, bol bol küfür, cinsellik, yasaklı silah kullanımı, madde, cinayet, vahşet ve benzeri unsurlar bulunmaktadır. Rahatsız olan, küçük yaşta veya etkilenen okuyuculara okuması tavsiyem değildir.
Oy verip yorum yaparak destek olursanız çok sevinirim <3
İyi okumalar...
~~OTUZ BEŞİNCİ BÖLÜM~~
İlahi Bakış Açısı
"Hala kötü bir fikir olduğunu savunuyorum."
"Taşına toprağına ölürüm Türkiye'm!"
"Zamanımız kısıtlı acele edin."
"Aga yeri öpmesen mi hastalık kapacaksın?"
Zeren gözlüğünü sinirle bir kenara fırlatırken "Sesinizi kesinde havalı giriş yapayım!" diye yükseldi. Hemen arkasında ki yeri öpmeye çalışan Mustafa ve onu tutmaya çalışan Riyaz sessizliğe gömülürken Gaye "Hala kötü bir fikir-" diyordu ki dört kafadan aynı ses çıkınca sustu. "Tamam!"
Neşe elinde ki tablete bakıp, "Acele edelim." diye tekrarladı. Kiraz ise "Hazır mıyız?" dedi, Zeren büyük bir hevesle "Her zaman!" deyince hızla arabalara yöneldiler. Zeren, Kiraz, Kenan, Neşe, Gaye, Mustafa ve Riyaz gizlice Türkiye'ye yapılacak madde ticaretini baltalamaya gelmişti.
Amaçları ise; kiraladıkları eve yapılan eve yapılan baskının intikamını almaktı.
Hepsi üzerindeki kıyafetten, belindeki silahına kadar hazırdı. Kiraz "Yokluğumuzun fark edilmeyeceğine emin miyiz?" dedi, Zeren gülümseyerek "Büyük ölçüde eminim." dedi.
İtalya
"Evet, evet çok hasta!"
Kapının arkasından Bora "Aç lan kapıyı kardeşimi göreceğim!" dedi, Karan ise "Valla hasta!" dedi. Ardından yemin ettiği için fısıldayarak "Tövbe tövbe." diye mırıldandı.
Kapının ardından Seylan Bora'yı tutarak "Ay Bora ne yapıyorsun! Kız hastaymış işte." dedi, Karan ise "Evet öyle, diğerlerine de öyle söylerseniz iyi olur!" diye seslendi.
Seylan "Tamam Karan, sen yine de çok konuşup şansını zorlama." dedi, Bora ise "O kapı bu gün açılacak, Karan!" dedi ve karısının zorlamalarıyla kapının ardından ayrıldı.
Karan kapının önüne koltuk sürüklerken "Umarım acele ediyorsundur Zeren!" diye mırıldandı.
Türkiye
"Lan gelmişken dondurmada mı yesek!"
Zeren Mustafa'ya en ters bakışını atıp "Tatile gelmedik, yokluğumuz fark edilmeden geri dönmeliyiz!" dedi.
Uzun bir süre sonra araba durdu, şansları vardı ki ticaret gemisi daha Türkiye'ye ulaşmamıştı. Onlarda İstanbul'dan Bulgaristan'a oradan da Yunanistan'a geçmişlerdi. Ticaretin yapılacağı gemi buradan harekete geçecekti.
Yolu uzatmalarının sebebi de...
Zeren'in Yunanistan'a girişi yasaktı, kaçak girmişlerdi.
Limanda hızla gemiyi aramaya başladılar. İlk kez böyle bir şey yapacaklardı. Zeren "Şu gemi olmalı." dedi, Gaye'nin ulaştığı verilere göre böyleydi. Hepsi gemiye doğru hareketlenmişti ki Kiraz "Durun." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Haziran - Yirmi Bir
ChickLitBir uçak arkasında bir afişle geçiyordu. Afişte yazana dikkat kesildim. 'Bize günbatımı kitabında mutlu bir son yazdım, çünkü sana en çok gülmek yakışıyor, sarışınım.' Arkama döndüğüm de bir dizinin üzerine çökmüştü. "Her günbatımında seni sevdim...