Merhabaa
Nasıl gidiyor, nasılsınız?
Ben iyiyim, yaşıyoruz bir şekilde. Bölümü son dakikaya kadar yazdım o yüzden biraz kısa, çok zor yetiştirdim zaten... Kusura bakmayın lütfen :3
Bu bölümde argo, küfür ve benzeri unsurlar bulunmaktadır. Rahatsız olan, küçük yaşta veya etkilenen okuyuculara okuması tavsiyem değildir.
Oy verip yorum yaparak destek olursanız çok sevinirim <3
İyi okumalar...
~~OTUZ DÖRDÜNCÜ BÖLÜM~~
Zeren Aslanoğlu
Dokuz Saat Sonra...
"Ne!?" Diye çığlığımla ikisi de başını eğdi. Neşe gülerken yorum yapmadan duramadı, "Siz ikiniz bu akılla nasıl bu yaşa geldiniz?" dedi. Kendisi bu durumdan garip bir zevk almıştı.
Kiraz ise "Ben atlamayalım dedim!" diye kendini savundu, Kenan ise "Sana daha kaç kere diyeceğim aptal karı, bağırma dikişlerini patlatacaksın!" dedi. Kiraz ise "İlk kez vurulmadım Kenan!" diye isyan etti.
Yarım saattir hasta odasındaydık, Kenan çok kez Kiraz için endişelenmiş ve onu uyarmıştı. Bana bile daral gelmişti. Kenan gece hasta odasında kalmıştı. Saat on birdi. Gaye, ben ve Neşe hem geçmiş olsuna hem de 'nasıl becerdiniz' demeye gelmiştik. Bütün gece yaşadıklarını anlattıklarında şaşırmadan edemedim doğrusu.
Nasıl başarıyorlardı bilmiyorum ama ikisi en imkansız durumlara düşmekte bir numaraydılar.
Yükseklikten nehre atlamışlardı. Kiraz kurşunun önüne atlamıştı. Arabayı geri geri sürmüşlerdi. Kenan kucağında Kiraz'la bir kaç kilometre koşmuştu. Kiraz topuklu ayakkabısıyla adam bayıltmıştı.
Şu gecede normal olan tek şey ormanın ve nehrin varlığıydı.
Gaye ise "Yüksekten atlayıp nasıl gebermediniz?" diye sordu, Kenan ise "Çok yüksek değildi, daha yüksekten atlamışlığımız var." dedi, Neşe bilmediği için "Nereden?" diye sordu. Kiraz ise "Çatıdan, benim fikrimdi." dedi.
Kenan ise "Bak sen çatıdan bende yükseklikten atlattım, eşitiz." dedi, Kiraz ise "Çatıdan atlarken suyun derinliğinden haberdardık!" dedi ve ekledi. "Ya sığ bir yere atlamış olsaydık? Ölürdük ve ölmekle de kalmazdık. Zeren'e cesedimizi vermezdi o adamlar."
Kenan ise "Ölmedin işte kırmızı, çok konuşma." dedi, Kiraz ise "Kırmızı ne be!?" dedi, Kenan ise "Kırmızı değil misin, kızım?" dedi Kiraz'sa "Adım var benim!" dedi. Kenan gülerek "Kırmızı daha çok yakışıyor." dedi, Kiraz'sa "Lakap takma bana!" dedi. Kenan da "Karı mı diyeyim?" dedi. Kiraz ise tekrar "Adım var benim!" dedi.
Ama şunu herkes bilirdi. Erkekler sevdikleri kadınlara lakap takardı.
Gaye yine dayanamayıp "Bir öpüşmediniz anasını satayım!" dedi, ikisi de Gaye'ye döndüğünde Gaye "Şu öpücük borçlarınızdan bahsediyorum. Ödemediniz hala." diyerek ustaca toparladı. Bu konuda iyice gelişmişti.
Kenan ise anında genişçe sırıtarak "He aynen." dedi, Kiraz yandan ölümcül bir bakış attı ve "Siktir git." dedi. Kenan ise bir bomba bırakarak pişkince "Dün gece hiçte öyle demedin." dedi. Gaye, ben ve Neşe anında baştık üçümüzde birbirimize şaşkın bakışlar atarken Kiraz kızarmaya başlamıştı. Neyden bahsediyordu?
Kiraz iyice kıpkırmızı olurken "NE MÜNASEBET!" diye bir çığlık attı, Kenan yüzünü buruştururken "Sik, dikişlerin anasını sik." diye mırıldandı. Kiraz ise karnını tutarak yataktan kalkmaya çalıştı. "Ben senin!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Haziran - Yirmi Bir
Chick-LitBir uçak arkasında bir afişle geçiyordu. Afişte yazana dikkat kesildim. 'Bize günbatımı kitabında mutlu bir son yazdım, çünkü sana en çok gülmek yakışıyor, sarışınım.' Arkama döndüğüm de bir dizinin üzerine çökmüştü. "Her günbatımında seni sevdim...
