Merhabaa
Neler yapıyorsunuz, nasılsınız?
Ben iyiyim, bölümleri yetiştirebildiğim için mutluyum.
On dört şubat, sevgililer günü dündü. Sizin nasıl geçti? Ben 'günümüz mübarek olsun' diye bir mesaj aldım da...
Yalnız hanımlar beyler, dikkat çekerim. Wattpad okuyucularının hepsi erkeklerden nefret ediyor, tek aşkları kitap karakterleri ön yargısı kırıldı mı ;)
Boş yapıp giriş kısmını uzatma görevimi de yerine getirdiğime göre sizleri bölümle baş başa bırakıp kaçıyorumm :3
Bu bölümde argo, küfür ve benzeri unsurlar bulunmaktadır. Rahatsız olan, küçük yaşta veya etkilenen okuyuculara okuması tavsiyem değildir.
Oy verip yorum yaparak destek olursanız çok sevinirim <3
İyi okumalar...
~~OTUZUNCU BÖLÜM~~
Zeren Aslanoğlu
Kenan düz bir ifadeyle odaya girdi. Kiraz bakışlarını sabitlediği kağıttan kaldırmadı. Kenan ise direkt Kiraz'a bakmıştı. Boğazımı temizleyerek "Artık plan yaparken yanımızda olacaksın." dedim.
Kenan kaşlarını çattığında durumu Kiraz açıkladı. Bakışlarını kağıttan kaldırmadan "Dün seni test etmiştim. Hain olmadığını bir çok kez kanıtladın bana." dedi. Kenan "Nasıl yani?" diye mırıldandı, Kiraz "Sözde Yöneticiye haber vermeni falan bekliyorduk, hain olsaydın böyle yapardın." dedi.
Ardından kağıttan bakışlarını çekip "Ayrıcı dün gece sana olan davranışlarımın sebebi de Zeren'in bana verdiği görevdi." dedi. Kenan tepki vermemeye çalıştı ama Kiraz da bende onun hayal kırıklığına uğradığını görebiliyorduk.
Kiraz tekrar kağıdına dönerken "Ayrıca beni bir kaç kez kurşundan da koruduğun için buna emin olduk." dedi. Kenan masanın yanına geldi ve bizim tersimize o sandalyeyi çekip oturdu. "Siz ikiniz patron-çalışan değil de arkadaş olmuş gibisiniz."
Alakasız yorumunu ikimizde aldırmamıştık. Kiraz'a tam olarak güvenmesem de onunla olan ilişkimin biraz farklı olduğunun farkındaydım. Kiraz, Kenan'ın sözlerini aldırmadan devam etti. "Diğerlerine burada konuşulanlardan bahsetmeyeceksin. Diğerleriyle olan toplantılarda burada konuşulanların tersini de söyleyebiliriz. Yöneticiye ne yansıtmak istiyorsak onu söyleyeceğiz."
Kenan başını sallarken bana döndü ve "Merak ediyorum da..." diye mırıldandı, saniyelik Kiraz'a baktıktan sonra "Neden Kiraz'ı seçtiniz? Yani biz yıllardır yanınızdayız ama siz Kiraz'a güvenmeyi seçtiniz." dedi.
Kiraz işine devam ederken sözlere aldırmamıştı. Telefonumu çıkarmaya başlarken "Güvenmiyorum." dedim, Kiraz alınmadı işine devam etti. Telefonumu masaya koyduktan sonra laptopu açtım ve Kenan'a döndüm, "Merakını giderdiysek, işe başlayalım." dedim.
Kenan'a telefonumu uzatırken "Dosyaları Türkçeye çevirip işimize yarayacak bir şey var mı diye bakar mısın?" dedim, Kenan telefonumu alırken "Bana planınızdan bahsedecek misiniz?" dedi. Dün baskında fotoğraf çektiğimiz dosyaları Kenan çevirecekti, bende şu bilgisayarla ilgilenecektim.
Kiraz, Kenan'a açıklama yapmaya başladı. "Basit. Amacımız hem köşkte ki haini bulmak hem de Sözde Yöneticiyle ilgili bilgi sahibi olmak. Haini bulmak için köşkte ki üyeleri inceliyoruz. Sözde Yönetici içinde bunun gibi baskınlar yapmayı planlıyoruz."
Kenan başını sallarken "Peki elimizde ne var?" dedi, Kiraz çizmeye çalıştığı dövmeyi ona gösterdi. "Bunu dün o adamlardan biriyle boğuşurken gördüm. Ensesindeydi. Öylesine bir dövme olmadığını düşünüyorum. Diğer adamların bir kaçında da bunu görmüştüm."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Haziran - Yirmi Bir
ChickLitBir uçak arkasında bir afişle geçiyordu. Afişte yazana dikkat kesildim. 'Bize günbatımı kitabında mutlu bir son yazdım, çünkü sana en çok gülmek yakışıyor, sarışınım.' Arkama döndüğüm de bir dizinin üzerine çökmüştü. "Her günbatımında seni sevdim...
