Yirmi Altıncı Bölüm

129 18 0
                                        

Selamlarrr

Nasılsınız, nasıl gidiyor? Ben iyiyim ve iyi gidiyor. Bölümleri düzenli atma konusunda da istikrarlı gidiyorum. (üç haftadır düzenli bölüm atıyorum)

Şaka maka sonunda düzen oturttum ki bunu yapmam bir buçuk ayı falan aldı...

Yorumlarınızı okuyup bölüm bekleyenler var Duru, git yaz üşenme diyorum. Çünkü bölüm yazmak bazen çoook zor geliyor, bazen de çok eğlenceli geldiği için bir oturuşta bir bölüm falan yazıyorum...

Neyse, uzatmayalım.

Bu bölümde argo, küfür ve benzeri unsurlar bulunmaktadır. Rahatsız olan, küçük yaşta veya etkilenen okuyuculara okuması tavsiyem değildir.

Oy verip yorum yaparak destek olursanız çok sevinirim <3

İyi okumalar...

~~YİRMİ ALTINCI BÖLÜM~~

Zeren Aslanoğlu
Karan kapıyı çaldığında ellerimi arkamda birleştirip sıktım. İnsan heyecanlanıyordu işte. Karan yandan bana baktı ardından biraz geriye çekilip arkamda sıktığım ellerime baktı. Sağ eliyle birleştirdiğim ellerimin içindeki sol elimi kavradı ve kendine çekti.

"Sıkma ellerini." Yandan ona baktım, "Heyecanlandım." dedim. Gülümsedi ve "Gerek yok, rahat ol." dedi, öyle söylemesi elbette kolaydı! Yıllar sonra annesinin ve babasının yanına oğullarının elini tutarak gelmiştim! Yıllarca yüzlerine bakmadığım insanlardan bahsediyorduk!

Çok geçmeden kapı açıldı ve düşüncelerim buharlaşıp havaya karıştı. Şayet karşımda gördüğüm yüz gözlerimi doldurmuştu. Dudaklarımı bir iç güdüyle birbirine bastırıp nefesimi tuttum. Önümde duran Naz teyzenin hemen ardından Furkan amca çıktı.

İkisine de özlemle bakarken kendimden iyice utanmaya başlamıştım. Furkan amca sanki her gün kapılarına geliyormuşum gibi normal bir tepki verdi. "Kızım gelmiş." Öne doğru atılıp bana ilk sarılanda yine Furkan amcaydı.

Bir kolumu kaldırıp Furkan amcanın sarılışına karşılık verdim, diğer elim Karan'ın elini sıkmakla meşguldü.

Furkan amca geriye çıkıp sarılmayı bıraktığında Naz teyze sarıldı bana, buruk bir tonda "Civciv gelmiş!" diye şakıdı.

Naz teyze geriye çekilirken elinin tersiyle yüzünü silip "Hadi dikilmeyin kapıda, içeriye!" dedi, Karan ise "Bana sarılmak yok mu, anne?" dedi. Naz teyze Karan'a baktı ardından atılıp kendinden üç dört kat büyük oğluna sarılarak "Anasının kuzusu, seni unutur muyum ben?" dedi.

Karan elimin üstünü okşarken diğer elini annesinin beline sardı, "Hoş bulduk, annem." dedi. Onlarda sarılmayı bıraktığında Karan eğilip ayakkabılarımın bağcıklarını açmaya başladı. Naz teyze ve Furkan amca biraz şaşırdığında açıklama gereği hissettim.

Sargılı elimi havaya kaldırdım, "Şey yaralandım da, elimi eskisi gibi kullanamıyorum. Karan da yardım ediyor..." başımı eğip Karan'a baktım. "Aslında hallederdim de..." Karan diğer ayağımın da bağcıklarını çözerken "Kendini zorlamana gerek yok... ben varken." dedi.

Başımı kaldırıp tekrar Naz teyzeye ve Furkan amcaya baktığımda ikisinin de gözlerinden tek bir şeyin okunduğunu fark ettim. Oğullarıyla gurur duyuyorlardı, bu hareketini ikisi de çok sevmişti.

Haziran - Yirmi BirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin