Merhabaaa
Öncelikle nasılsınız, neler yapıyorsunuz?
Sonralıkla, geçen hafta bölüm atamadım. İnstagramdan küçük bir bilgilendirme atmıştım ama beni oradan takip etmeyenler, büyük ihtimalle göremedi.
Şimdilik her hafta bölüm atmaya devam edeceğim, taslaklarım biterse ve yenisini yazacak vakit bulamazsam yada bunu bir düzene oturtamazsam sizi yine bilgilendiririm. Ama merak etmeyin bölüm için sizi çok bekletmem.
Neyse, sizi bölümle baş başa bırakıyorum.
Bu bölümde argo, küfür ve benzeri unsurlar bulunmaktadır. Rahatsız olan, küçük yaşta veya etkilenen okuyuculara okuması tavsiyem değildir.
Oy verip yorum yaparak destek olursanız çok sevinirim <3
İyi okumalar...
~~YİRMİ İKİNCİ BÖLÜM~~
Zeren Aslanoğlu (02/09/2023)
Bir ay geçmişti. Ben daha iyiydim.Her gün psikolojik tedavi almaya devam ettim. Bu süre içinde yine yer altı işlerine karışmadım. Bazen Karan'la dışarıya çıkıp sinema falan izledik.
Ve bir ay sonucunda psikoloğumun kararı üzerine ben artık iyiyim. Yani tedavi bitti.
Onların ölümünü kabullendim. Ölümlerinin sebepleri arasında yer aldığımı ama o zamanlar psikolojimin iyi olmadığı için bu konuda kendimi suçlamamam gerektiğinde.
Ata ve Demir'i asla unutmayacaktım. Onları seviyordum, en iyi arkadaşlarımdı. Bu yüzden kalbimde yaşayacaklardı.
Belki de bizden uzakta bir yerde beraber mutlulardı.
Ezra ve Ahin konusunda da... psikolojim yüzünden yine kendimi suçlamamam gerektiğinin bilincindeydim. Ezra'nın ailesine yardım etmiştik, bin kez özür dilesem de affetmemişlerdi. Haklıydılar.
Ahin'e gelirsek... onun için zaten üzülmüyordum sadece normalleştirmeyi bıraktım.
Bir ay boyunca saçlarımı boyamamıştım. Diplerimde bir iki santimlik sarılıklar vardı. Sarı saçlarıma hazır mıydım? Bilmiyordum, sadece boyamak artık içimden gelmiyordu.
Kendimi daha olgun hissediyordum ama aklım hala Demir ve Ata'daydı. Onları şimdiden özlemeye başlamıştım. Oyun arkadaşlarımdı...
Bu gün son psikolog randevumu gerçekleştirecektik. Gözlerimi açtığımda yanımda yatan Karan'ı hissetmiştim.
Karan'la sağlıklı bir ilişki yaşıyorduk. Hareketlendiğimi hissettiğinde gözlerini yavaşça araladı. Kaşlarını çatarken kalın uykulu bir seste "Sarışın..? Sabah mı oldu?" diye mırıldandı.
Yatakta yüz üstü uyanmıştım, kollarımı iki yanıma koyup yatakta oturur pozisyona geldim. Elimde hala ince bir sargı vardı ama elim neredeyse iyileşmişti.
Başımı sallarken "Daha kahvaltıya çağırılmadığımıza göre saat daha erken." dedim, bir kolunu kaldırıp başının arkasına koydu ve "Uyuyalım o zaman?" dedi. Emekleyerek yanına gittim. Bacaklarımı iki yana açarak karnına oturdum. Ardından eğilip ellerimi ve başımı göğsüne koyarak üzerine yattım.
Karan boğazını temizlediğinde çoktan ayıldığını fark ettim. Üzerine yattığımda ayılmıştı. Varlığını altımda hissediyordum. İstemsiz bir şekilde kendi kendime güldüm. Karan başını eğip bana bakarak "Sabah ereksiyonu o!" dedi.
Ellerimi göğsünden çekip teslim oluyormuş gibi havaya kaldırdım. "Bir şey demedim." Karan başını geri yastığa bıraktığında bende ellerimi indirip göğsüne geri koydum. Başımı boyun girintisine soktum ve gözlerimi kapadım.
![](https://img.wattpad.com/cover/336826986-288-k485985.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Haziran - Yirmi Bir
ChickLitBir uçak arkasında bir afişle geçiyordu. Afişte yazana dikkat kesildim. 'Bize günbatımı kitabında mutlu bir son yazdım, çünkü sana en çok gülmek yakışıyor, sarışınım.' Arkama döndüğüm de bir dizinin üzerine çökmüştü. "Her günbatımında seni sevdim...