Dördüncü Bölüm

782 45 16
                                        

Bu bölüm yasaklı madde kullanımı içerir. Rahatsız olan veya etkilenen okuyuculara okumaması tavsiyemdir.

Oy verip yorum yaparak destek olursanız çok sevinirim <3

İyi okumalar...

~~DÖRDÜNCÜ BÖLÜM~~

Zeren Aslanoğlu

Abi nasıl uyandırılır ki?"

"Köşkte 'koğuş kalk' diye bağırmasını biliyorsun ya!"

"Aynısı mı Ata? Köşkte hayvan sürüsü uyandırılıyor baksana şuna, peri kızı gibi."

Yüzümü yastığa dönüp boğuk bir sesle "Ne vıdı vıdı yaptınız, amına..." demeye çalıştım ama esnemem beni böldü, ardından gözlerimi açmadan uyku mağduru sesimle ekledim. "Uyandığm gidin."

Demir susmadı. "Şey Patron Hanımcığım, kahvaltı bitmesine az kaldı da sizde kahvaltıda racon kesmeyi-" Demir'in sesini Ata boğazını fazlasıyla yüksek seste temizleyerek kesti Demir hemen kendini düzelterek konuştu.

"Yani kahvaltı öğününü atlamak istemezsiniz diye düşündük." Tam konuşacaktım ki odamın kapısı kırılırcasına açıldı, "Ben açım!" Gaye'nin sesi, "Abla! Uyansana!" diyerek bağırdı.

Ellerimi yatağıma koyarak kalkmaya çalıştım, yatakta oturur pozisyona geldim. Uykudan kısık bakışlarımı Gaye ve adamcıklarımda gezdirdim, Gaye'nin üzerinde gri, kolları bol, beli ve göğüs kısmı dar, dizinin üzerinde bir elbise vardı. Demir ve Ata gri takımlarını giymiş saçlarını yapmış, tıraş olmuşlardı.

Kaşlarımı çattım, beni kumral getirmiş olmalıydı? Ata'ya bakıp "Beni kim getirdi?" diye sordum, biriyle yatmış olabilirdim en azından kimdi? Yatsam hatırlar mıydım? Hatırlamadığıma göre... yok be.

Demir normal bir ses tonunda "Sizi Karanişko getirdi, getirdiğinde kucağında uyuyordunuz." dedi, ne? Karan'la mı yattım? Bir dakika, uyuyordun dedi ama yüzüm makyajdan arınmış, giysilerim değişmişti.

Demir ne düşündüğümü anlamış olsa açıklamaya koyuldu. "Sizi yatırıp çıktı, gerçekten odada kısa süre kaldı. Tabi o kadar kısa sürmüyorsa." Son cümlesini Ata'ya bakıp gülerek söyledi, bunun üzerinde konuşmuşlardı!

Kaşlarımı çattım ve "Düzgün konuşun lan!" dedim, Ata ile Demir anında kendilerine geldi ve "Üzgünüz." dediler.

Yatağın ucuna gelip ayağa kalktım, hala mal mal bana bakıyorlardı, "Çıkarsanız üzerimi değiştireceğim." dedim. Banyoya doğru gidiyordum ki hala burada olduklarını gördüm.

"Çıksanıza lan?"

Anında Demir ve Ata "Şey oldu, şey diyecektik." derken Gaye ikisinin de kolunu çekiştirerek kapıya yöneldi. Gaye çıkmadan önce "Kahvaltıda görüşürüz abla!" dedi.

Çıktıklarında banyoya girdim. Güzel soğuk bir duş alırken deniz kokusu duş jelimi ihmal etmemiştim, banyodan çıkıp giyinme odasına girdim ve elbisemi giydim.

Ayağıma da siyah stiletto topuklu ayakkabılarımı giydim. Odaya geri döndüm ve makyaj masama vardım. Önce saçlarımı kuruttum bir yandan da fön çektim. Saçlarım dümdüz olunca siyah mat rujumu sürdüm.

Göz altımı kapatıp yüzümü keskinleştirdim, kaşlarımı sabitleyip çerçeveledim, far kullanmadan siyah bir göz makyajı yapıp rimelle bitirdim. Ne olur, ne olmaz suya dayanıklı olmasını yağlayan spreyi sıktım. Kim bilir belki Olga karma yedirmek ister.

Odadan çıkmadan deniz kokusu parfümümü sıkmıştım, odadan çıktığımda salonumda dokuz, on tane gri takım elbiseli adamlarımın koltuklarda oturduğunu gördüm, bir sabahımın olaysız başlayacağını fark etmenin mutluluğuyla rahat bir nefes almamla önümden Demir'i kovalayan Ata'nın geçmesi bir oldu.

Haziran - Yirmi BirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin