Dokuzuncu Bölüm

465 39 13
                                    

Bu bölüm argo, küfür, şiddet, taciz, kan, vahşet gibi rahatsız edici unsurlar içerir. Rahatsız olan, küçük yaşta veya etkilenen okuyuculara okuması tavsiyem değildir.

Oy verip yorum yaparak destek olursanız çok sevinirim <3

İyi okumalar...

~~DOKUZUNCU BÖLÜM~~

Zeren Aslanoğlu (02/05/2023)

Ben Zera Aslanoğlu, yıllardır süren bir depresyon ve yas dönemimden çıktıktan sonra ilk Rusya'ya gittim, Rusya da insanları küçümsedim, abilerimle tekrar bir arada oldum, köşkle tekrar buluştum, mafya gibi davrandım, yer altına damga vuracak şeyler yaptım. 

Ben yer altının lideri oldum, belki de en önemlisi bu. Ben yer altı dünyasının lideriyim. 

Sadece Zera değilim yada öylesine bir bağımlı değilim. Ben Zera Aslanoğlu yer altı dünyasının lideri, iki köşkün sahibi, beş yüz civarı adamı ve dört tane abisi olanım. 

Ben ne hayatsızım nede yalnız.

Gözlerimi açmamla iğrenç kokuyu aldım. 

Bir döşekteydim ki oda çok pis ve rahatsızdı. Döşeğin dibinde bir tane klozet vardı. Ayağım tavandaki kancaya takılmış bir demire bağlıydı, döşeğin yakınında yere sahiplenmiş demirden bir sandalye vardı. 

Sandalyenin yanlarında ve ayaklarında kelepçeler vardı. Ve, büyük ihtimalle tavana takılan demir yüzünden ulaşamayacağım bir yerde olan, masa ve masanın üzerinde çeşitli işkence malzemeleri vardı. 

İşkence ihtimalini düşünmüştüm, bir iki gün dayanabilirdim.

Döşeğin üzerinde oturur hale geldiğimde bir süre etrafa bakınmaya devam ettim, ardından hızla bilekliğimi kontrol ettim. O buradaydı. Rahat bir nefes alırken kapı açıldı. 

İçeriye siyah takımlı Olga'nın babası ve kırmızı parlak elbisesiyle Olga girdi. Olga'nın babası bana küçümser bakışlar atıp bozuk aksanıyla "Kaçmadı dediklerinde çok şaşırmıştım." dedi, cevap vermedim. Sadece bir iki gün kalacaktım dayanabilirdim.

Olga'nın babası "Seni burada ne kadar süre tutarım bilmem, kesin olan tek şey sonunda ölecek olman." dedi, yine cevap vermedim, babası derin bir nefesle "Kaçabileceğini sanmıyorsundur umarım." dedi, ardından ekledi. "Eğer derinin altında falan çip varsa ona sakın güvenme çünkü burada şebeke kesen aletler var." 

Tam anlamıyla dehşete düştüm, yüzümde mimik oynamazken aklımdan çok şey geçiyordu. Kendi kendime dayanmalıyım, abilerim beni er geç bulur diye geçirdim. 

Ben yine tepki vermeyince "Sana çok işkence çektireceğiz." dedi, bu sefer alayla "Allah da size çektirsin." dedim adam güldü "İnandığın dine inanmıyoruz." dedi bende güldüm "Eğer yerinizde yanacak olan olsaydım, üzülürdüm." dedim.

Olga'nın babası "Peki aptallıkla cesaret arasında ki Zera, son dileğini söyle." sonra ekledi "Burada geçirdiğin süre boyunca kimse söylediklerine değer vermeyecek seni dinlemeyecekler, o yüzden mantıklı bir şey söylesen iyi edersin." dedi, bakışlarım işkence masasında gezindi. 

Çok fazla kesme aleti vardı. Derin bir nefes aldım "Saçlarıma dokunmayın, zarar vermeyin." dedim. Adam beni kısık bakışlarla süzdü ve başını salladı. Sonra "İlk günün seni çok zorlamazlar ama sonraki günler için aynısını söyleyemem." dedi ve çıktı. 

Odada Olga'yla tek kaldık, ona gülümsedim.

Babasının çıktığı kapıya kapattı ve "Sana tek bir soru soracağım." dedi, başımı salladım. Olga sanki babasının duymasından korkar gibi kapıya bakıp "Aşık olmak nasıl bir şey?" dedi, bunu kendini acındırır gibi değil de gerçekten merak ediyormuş gibi sordu. 

Haziran - Yirmi BirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin