Bu bölüm argo, küfür ve benzeri unsurlar içerir. Rahatsız olan, küçük yaşta veya hemen etkilenen okuyuculara okuması tavsiyem değildir.
Oy verip yorum yaparak destek olursanız çok sevinirim <3
İyi okumalar...
~~ÜÇÜNCÜ BÖLÜM~~
Zeren Aslanoğlu
Bildiğim yegane şey Karan'ın abim yada arkadaşım olmadığıydı. Onda farklı bir şey var. Tanıdığım, yaşayan, bütün erkekler bana karşı korumacı ve babacan tavırları vardı, onlar yanımda ağlamaz güçlü dururdu. Babamın bir kere gözlerinin dolduğunu görmüştüm, ondada annemle tartışmışlardı konuyu tam hatırlamıyorum ama annem evi terk etmeye kalkmıştı.
Babam annemin önünde dizlerinin üzerine çöküp 'gitme, yalvarırım' demişti işte o an gözlerinin dolduğunu görmüştüm. Tabi annem babamın diz çöktüğünü görünce gidememişti, annemde babamın yanına çöküp ona sarılmıştı sonra abim daha fazla izlememe izin vermemişti.
Abimin de gözlerinin dolduğunu gördüğüm tek an annem ve babamın öldüğünü söylediği andı bana 'annemiz ve babamız melek oldu güzelim' demişti ve burnunu çekmişti o sırada gözleri saniyelik dolmuştu. Diğer abilerim ise beni depresyonumdan çıkarmak için hep gülmüştü ondan öncede ağladıklarını görmemiştim yada hatırlamıyordum.
Ağladığını gördüğüm tek erkek Karan oldu, bu benim için o kadar farklıydı ki... Karan'ın duygularını benden esirgememesi farklıydı işte, anlatamayacağım kadar farklı.
Ben kapıya doğru yöneldiğimde Karan bileğimden, nabzımın olduğu yerden beni yakaladı ve "Ben bakayım." dedi, gözlerinde beni korumak isteyen koyu bakışlar vardı.
Kaşlarımı çattım tam ağzımı açacaktım ki içeriden tanıdık kahkaha sesleri gelince Karan'ın engel olmasına fırsat tanımadan kapıya yöneldim. Kapıyı açtığımda görmeyi beklediğim görüntü kesinlikle bu değildi, rahatladım mı? Evet, rahatladım ama fazlasıyla kızdım da.
Üzerlerinde galata saray ve fener bahçe formaları olan adamlarım yerlerde kahkaha atıyordu, Demir başına gri kravat takmıştı üzeri çıplaktı ve altında fener bahçe formasının şortu vardı.
Asıl şaşırdığım Ata'nın üzerinde ki fener formasıydı. Ata koyu galata saraylıydı bunu adım kadar biliyorum, ayrıca Ata'nın elinde bir silah vardı, silahın hedefi de elbette Demir'di. Ata'nın gri takım elbisesinin üzerine geçirilmiş olan fener formasının Demir'e ait olduğunu anlamam kısa sürmüştü Demir sehpanın arakasından bir sağ tarafa bir sol tarafa kaçıp Ata'yı delirtiyordu, Ata ise bir yandan üzerindeki formayı yırtmaya çalışıyor bir yandan Demir'i yakalamaya çalışıyordu.
Gülmemeye çalışarak "Kesin şunu!" diye bağırdım, Demir beni fark edince "Patron Hanımım, sizi bana Allah gönderdi!" diye bağırarak bana doğru koşmaya başladı. Şaşkın şaşkın bakarken Demir arkama saklanmıştı Ata çoktan önüme geçmiş, arkamdaki Demir'e erişmeye çalışıyordu.
Ata "Patron Hanımım verin emrinizi alayım şunun canını!" diye yükseldi, öfkeliydi. Gülmemek için dudaklarımı ısırıyordum. Bakışlarım saniyelik Karan'a döndüğünde onun bize dehşet içinde baktığını gördüm, bunu görmemle dayanamayıp gülmeye başladım. Demir de benim gibi gülerken konuştu.
"Patronum bu manyak, psikopat, cani beni katletmeye çalışıyor lütfen yardım-" Ata birden Demir'in kolunu yakalayınca Demir bütün gücüyle çığlık attı, "Patronum- AY HOŞT BE!" derken bir yandan benimle konuşmaya çalışıyor bir yandan Ata'yı itmeye çalışıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Haziran - Yirmi Bir
ChickLitBir uçak arkasında bir afişle geçiyordu. Afişte yazana dikkat kesildim. 'Bize günbatımı kitabında mutlu bir son yazdım, çünkü sana en çok gülmek yakışıyor, sarışınım.' Arkama döndüğüm de bir dizinin üzerine çökmüştü. "Her günbatımında seni sevdim...
