415 33 4
                                    

Bu bölüm argo, küfür ve benzeri unsurlar içermektedir. Rahatsız olan, küçük yaşta veya etkilenen okuyuculara okuması tavsiyem değildir.

Oy verip yorum yaparak destek olursanız çok sevinirim...

İyi okumalar <3

~~ÖZEL BÖLÜM~~

Demir Ertekin

Yok, küçük patron hanımcığım yok! Deli olacağım ama yok! Bize güvenerek gitti, şimdi bulamıyorum patronumu! 

En kötüsü de ne biliyor musunuz? Ölme ihtimali. Bir haftadır arıyoruz ama bırak onu bulmayı izine rastlamadık. Karanişko desek bertaraf oldu, Bora Bey desek harbi harbi delirdi, diğerleri aynı bokun laciverti zaten! Köşk ise, biz suçluluk ve pişmanlıktan başka bir şey hissetmiyoruz zaten.

Ata önündeki ekrana biraz daha eğildi ve iyice dikkat kesildi. Ekran da Kuznetsov ailesinin Kıbrıs da ki kumarhanesinden bir görüntü vardı. Ata ekranı incelerken kapı açıldı içeriye önde Bora Bey olmak üzere Patron Hanımımızın bütün ailesi girdi. 

Karan hala kaybetmediği umuduyla "Buldunuz mu?" diye sordu, Ata ekrana bir süre daha baktı ardından üzgün bakışlarını bize çevirdi. "Üzgünüm."

Karan'ın umut dolu ifadesi solarken bizde ondan pek farklı değildik. Karan bakışlarını kaçırdı ve kapıdan çıktı. Bora Bey derin bir nefes ardından kısa süreliğine Seylan Hanıma baktı ve "Evde buluşuruz." dedi ardından hızla Karan'ın uzaklaştığı kapıdan çıktı.

 ☀️

Kısa süre sonra herkes çıkmıştı, Küçük Patronumuzun herkesi.

İçeride ben, Ata, Efkan, Riyaz, Mustafa, Kamil, Kenan ve Yusuf kaldı. Yusuf derin bir nefes aldı ve "Tamam hemen umudumuzu kaybetmeyelim." dedi, kafamı iki yana sallarken "Ya oğlum ne umudu?" dedim, hakikaten ne umuduydu?

Yusuf ağzını açtı lakin Kamil konuştu, "Yusuf gardaşm haklıdür," Adana şivesiyle devam etti. 

"Hemen indirmüyük gemileri sulara, ha buluruz Batron bacımızı." Ata gözlerini devirdi "Batron değil, Patron." dedi, Kamil ona döndü. "Ha buna tahtın saace? (Ha buna taktın sadece)"

Bu sırada kapı açıldı, içeriye Gaye, Aybüke ve Ecem girdi. Gaye gri takım elbisesini giymiş gayet ciddi duruyordu aynı şekilde Aybüke de siyah bir takım elbise giymişti lakin Ecem farklıyfdı. Kendisi pembe takım elbise giymişti.

Gaye "Hala çıkmadı mı bir şey?" dedi, Efkan "İz bile yok çiçeğim." diye mırıldandı. Gaye'nin omuzları anında çökerken Efkan'ın yanına oturdu, Ecem ve Aybüke de bir kenara geçmişti içeriye sessizlik hakimdi. Ata derin bir nefes alırken daha fazla dayanamadım ve ayağa kalktım. "Yok daha fazla böyle bekleyemem!"

Ben dışarıya doğru yürürken kapının yanında ki Riyaz kolumu tuttu, "Bir çılgınlık yapayım deme." ona göz ucuyla baktım, "Patronumu bulana kadar ölmek yok Riyaz." diye mırıldandım. O kolumu bırakırken bende dışarıya çoktan çıkmıştım. Köşkten çıkarken anahtarımı aldım. Mutfağın önünden geçerken Selen abla mutfağın önüne çıktı. Selen abla hevesli bir ifadeyle

"Deli oğlan?" Dedi beni kastederek. "Nereye böyle, yoksa buldunuz mu sarı kuzumu?"

Ona üzgün bakışlarla döndüm ve "Hayır..." diye mırıldandım. Selen ablanın hevesli ifadesi dağılırken "Olsun oğlum, bulursunuz." diye mırıldandı asla inanmayarak. 

Onu üzmek istemediğim için yanağından makas aldım ve "Sen takam kafana Selen Teyze, sonra tansiyonun falan çıkar, malum yaşlısın." dedim gülerek, Selen abla kızgın bir ifadeyle elime vururken "Teyzeymiş, salak!" bir kez daha vurdu elime "Sen git sarı kızımı bul!" gülerek elinden kurtulup köşkten çıktım.

Haziran - Yirmi BirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin