5. Bölüm

2K 149 49
                                    

Sehun'un gözlerini gördüğümde ister istemez adımlarım yavaşladı. O pislik benim Sehun'uma bunu nasıl yapabilmişti? Kırmızının en koyu tonu gözleriyle bana bakıyordu.

Tao'yu öpmüş olması beni delirtiyordu ama sevgimde asla azalma olmuyordu. O eskiden benimdi. Tao'ya dokunduğu günün sabahında bana aşkla bakıyordu. Bir anda nasıl böyle değişebilmişti bir türlü anlayamıyordum.

Eğer orada kalsaydım Tao beni öldürene kadar onunla dövüşürdüm. Hızla yürüyüp okuldan çıktım. Yi Fan da peşimden geldi. Normalde olsa bu kadar yolu yürüyemezdim. Hızlı adımlarla büyük bir parkın sonuna kadar yürüyüp bir ağacın altına çöktüm.

Kendimi tutamıyordum. Olanlar beni darmadağın etmişti. Sehun'un gidişini ve başkasını sevdiğini belki zamanla kabullenebilirdim.Ama onun dönüşmüş olmasını kabullenemezdim. Bana bakışlarının altındaki vahşeti görürken buna katlanamazdım.

Ben insan olmadan önce kendimden bile nefret ediyordum. Defalarca kez bu yüzden ölmek istemiştim. Sehun belki Tao'yla mutlu olabilir ama zamanla bir canavar olmak onun da canını yakacak biliyordum.

En az bir saat öylece ağladım.

"Elimden bir şey gelmiyor Jong In. Biliyorum çok zor." dedi Yi Fan.

"Bunun için artık benim de elimden bir şey gelmiyor." dedim

Teselli etmeye çalışıyordu. Ama işe yaramayacağını biliyordu.

"Aslında biliyor musun sadece 2 tane vampir kalmıştı." dedim.

"Nasıl yani başkalarını da mı gördün?" diye sordu.

"Evet bir tek o ve abisi vardı.. Şimdi bir de Sehun var... İnanabiliyor musun? O benim meleğimi bir canavara dönüştürmüş." dedim.

"Neee?" diye bağırdı. Şok olmuştu.

"Onu nasıl dönüştürebilir? Anlayamıyorum Yi Fan. Beni öldürebilirdi! Keşke ona bunu yapmasaydı." dedim.

"Belki saçma olacak ama ben okuduğum ve izlediğim kadarıyla dönüşenlerin saldırgan olduğunu sanıyordum. Sehun gayet normal görünüyordu. Bunu nasıl anladın?"

"Gözleri Yi Fan.. Gözleri renk değiştirmişti.." dedim. Sadece şaşkın bir şekilde bakıyordu. Ne diyeceğini bilememesini anlıyordum. Eğer normal bir insan olarak gittiğim bir ülkede böyle şeylerle karşılaşsam arkama bakmadan kaçardım. O çok daha sağlamdı.

Biraz sessiz kaldıktan sonra bir kaç kez bir şey soracak gibi ağzını açtı.

"Ne soracaksın Yi Fan. Kasma bu kadar." dedim.

"Sadece biraz çekiniyorum. Şey diyecektim... Acaba onların da insan olma şansları yok mu?" diye sordu.

"Hiç bilemiyorum dostum. Bunu çok isterdim ama sanırım o halinden memnun. Üstelik bu olacak bile olsa çok zaman alabilir." dedim.

En kötüsü de beni iyileştiren profesör oğlunu da alıp yurt dışına taşınmıştı. Şuan nerede olduğunu bile bilmiyordum. Diğer piç umurumda bile değildi. Ama Sehun'un bir canavar olarak yaşamasını istemiyordum. Ona ulaşabilseydim bunun için yalvarırdım.

"Ona neden Tao'yla gittiğini sordun mu?" dedi.

"Tao'nun söylediklerinin doğru olup olmadığını sordum." dedim ve başımı kollarımın üzerine yerleştirdim.

"Peki ne söyledi?" diye sordu. Canımı yakmak istemiyordu ama öğrenmeye çalışıyordu. Belki de anlatırsam bana iyi gelecekti.

"Üzgün olduğunu söyledi dostum. Anlayacağın o beni bırakıp ona gitti. Üstelik bizim odamızdaydılar. Bunun nasıl berbat bir duygu olduğunu bilemezsin." dedim. Derin bir nefes alıp devam ettim.

Dönüşüm ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin