Uzun zaman sonra her şey yoluna girmişti. Sehun'u kollarıma aldığımda tüm olanları unutmak istedim. Sadece Sehun'u hissedip tüm kötü şeyleri silmek istedim. Onun sevgisini hissediyordum. Ama aşkımız dışındaki her şey sorundu.
Baekhyun'un ağlayış ve çığlıkları yüzünden hepimiz aşağı koşmuştuk. Tao kan kusuyordu. Öksürüklere boğulmuştu ve ağzından sürekli kan geliyordu. Baekhyun olduğu yerde tepinip bağırıyordu.
"Bir şey söyle Tao! Lütfen! İyi misin?! Ne oluyor!"
Tao durduğunda bir an Baekhyun'un gözlerine baktı. Ağlayan kuzenim derin derin iç çekiyordu. Sonra Tao bana döndü.
"Jong In, Baekhyun'u içeri götürür müsün? Lütfen."
Ben adım atacakken Baekhyun bağırmaya başladı.
"Şimdi bile mi Tao! Yeter artık! Yeteeeer! Sana aşığım anlamıyor musun? Bu halde bile beni kovmayı mı düşünüyorsun?! Lanet olsun sadece iyi olduğunu görmek istiyorum! Yeter!" diyerek kendini yere bıraktı. Bağıra bağıra ağlıyordu. Tao ağzındaki kanı kolunun tersiyle silip Baekhyun'a yaklaştı. Zor nefes alıyor gibi görünüyordu.
"Ö-özür di-dile-rim B-Baek-hyun." dedi.
"Tamam Tao lütfen sadece neyin olduğunu söyle. Önemli değil! Hiç bir şey senden önemli değil." diyerek Tao'ya sarıldı.
"Abicim bir yerin acıyor mu? Tam olarak neyin var? Bir şey söyle. Konuşmaya çalış" diyerek Suho abi yanına yaklaştı.
Tao acıyan ve ağrıyan yerlerini gösterdi. Git gide nefesi kesiliyordu.
"Lanet olsun! Onu zehirlemişler!" diye bağırdı Suho abi.
"Ne demek bu? Ne demek zehirlemişler? Suho abi bir şey söyle? Tao'ya ne yaptılar?" diye bağırdı Baekhyun.
"Tao bana cevap ver. Sana bir ilaç verdiler mi veya damardan herhangi bir şey?"
"Ç-çok dövdüler. Ke-kendim-den g-ge-geçtiğim bi-bir süre o-oldu."
Çok fazla konuşamıyordu. Tam olarak bir şey anlamamıştık. O yüzden hepimiz birbirimize bakıyorduk. Suho abi güçlü bir zehir olduğunu ve eskiden vampirlerin bu şekilde birbirlerini yok ettiklerini söyledi. Hepimiz şaşkındık. Baekhyun durmadan ağlıyordu. Tao ise can çekişiyordu. Ama bir yandan Baekhyun'a bakıyordu.
"Peki... Bunun bir çaresi yok mu? Böylece bekleyecek miyiz Tao'nun.."
Cümlemi tamamlayamamıştım. Çünkü çok yanlış bir yere gidiyordu ve herkesin endişesi artıyordu. Suho abi derin bir nefes aldı.
"Aslında panzehirimiz vardı. Ama Tao'nun yaktığı evin içinde. Yani artık yok! Lanet olsun!" diyerek Suho abi bir koltuğa oturttu.
Baekhyun Tao'nun yanına gidip onu oturtmaya çalıştı. Tao zorlukla konuşuyordu. Ama Baekhyun'u korumaya çalıştığını tüm gücünü toplayarak kurduğu cümleden anlamıştım.
"Kanlara t-temas etme Baekhyun. Ç-çok dikkatli o-olmalısın."
"Korkma panda. Geldiğinde yaralarını da ben temizledim. Dönüşüp seninle yaşamayı çok isterdim. Ama abimin beni öldürmesini istemiyorum. Şimdilik bu isteğimi bekleteceğim. Dikkat ediyorum." dedi. O gerçekten aşıktı.
Tao gülümseyerek onunla ilgilenmesine izin verdi. Tao'yu tanıdığımdan beri ilk defa gülümsediğini görmüştüm. Bu gerçekten şaşırtıcı bir olaydı.
Dayanamayıp sordum.
"Başka bir yolu yok mu Suho abi? Yani böylece..."
Cümlemi devam ettiremiyordum. Çünkü Tao şuan ölmek üzereydi. Suho abi ortaya geçti ve derin bir nefes aldı.
"Aslında bir yol var sanırım..."
Durup derin bir nefes daha aldı. Hepimiz can kulağıyla dinliyorduk. Tabi böyle bir şey de beklemiyorduk.
"İnsan kanı! Tao'ya insan kanı gerek. O zaman zehri yok edebiliriz!"
Ne yani bir insanı öldürüp kanını mı içmesi gerekiyordu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dönüşüm ✓
FanficSeKai hikayesidir.. Sonlara doğru KrAy ve sürpriz çiftler olacaktır.. ** Vampire dönüşme, adını uydurduğum bir virüs sebebiyle gerçekleşiyor. Dönüşüm sebepleri Blood dramasına benzetilebilir. Fakat her şeyiyle tamamen bana ait ve dramadan tamamen fa...