30. Bölüm

1K 101 33
                                    

Gözlerimi açtığımda Suho abi elimi tutuyordu. Çoktan sabah olmuştu.

"İyi misin Sehun?" diye sordu. Aklıma gelen şeyle yerimden kalkmaya çalıştım.

"Jong In.. O nasıl? Ben ona.."

"Korkma o iyi. Tao şuan onun yanında. Biraz yaralanmış. Sen gitmesen iyi olur." dedi.

"Kendimi kontrol edebilirim. Onu görmeliyim." diyerek tekrar kalkmaya çalıştım.

"Yat Sehun. Kontrol edebileceğinden emin değiliz. Ben bakar gelirim. Lütfen kalkma." diyerek odadan çıktı. Geldiğinde Jong In'in iyi olduğunu fakat uyuduğunu söyledi.

Tüm geceyi benim yüzümden berbat halde geçirmiştik. Yixing ve Yi Fan geldiklerinde el eleydiler. Aşağı inmemiş olsam da odama kadar öyle çıktıklarından bunu görebiliyordum. Gözlerim ellerinde kalınca Yixing kızardı.

"Bırak artık Yi Fan." diye fısıldadı.

"Sizi duyabiliyorum. Ayrıca baş başa sadece bir gece geçirdiniz. Bir dahaki sefere de evlenip mi geleceksiniz? Sanırım Baekhyun hız konusunda sana çekmiş Yixing." dedim.

Yi Fan korur gibi sevgilisini arkasına çekti.

"Gamzeli meleğimle uğraşma Sehun. Vampir olabilirsin ama senden korkmuyorum. Tamam biraz korkuyor olabilirim. Ama Yixing için seninle dövüşebilirim." dedi.

"Emin misin?" diye sordum. Kapıdaki Suho abinin sesi eğlencemi bölmüştü.

"Saçmalamayı kesin ve Sehun'u yalnız bırakın. Biraz dinlenmesi gerek."

"Jong In iyi mi?" diye sordum.

"Henüz gözlerini açmadı. Biraz konuşabilir miyiz?"

Yi Fan ve Yixing mesajı alarak odadan çıkmışlardı. Suho abi yanıma oturdu ve doğrulmamı sağladı. Sonra da beklenen soruyu sordu.

"Tam olarak ne oldu Sehun? Onu neden ittin?"

"Şey.. Jong In bana dokundu." dedim bir anda. Olağan bir şeymiş gibi cevapladı.

"Ne var ki bunda. Jong In'i sevmiyor musun? Neden bu kadar kızdın?"

"Suho abi ben... Jong In bana dokunduğunda.... Ben... Aklıma Tao geldi. Sadece.. Onun beni öptüğü ve sonra vurduğu anları hatırlayınca kendimi kaybettim. İsteyerek değildi." diyerek ağlamaya başladım. Beni kendine çekip sımsıkı sarılmıştı.

Omzunun arkasından kapıda bizi dinleyen Tao'yu gördüğümde aniden geri çekildim. Gideceğini sanmıştım ama Tao içeri girerek Suho abiden bizi yalnız bırakmasını istemişti.

"Biliyorum Sehun, beni asla affetmeyeceksin. Sana zarar verdiğim için ben de kendimi affetmeyeceğim. Keşke sana bunları unutturmamın bir yolu olsaydı. Zor biliyorum.. Hem de çok zor.. Kendimi bu yüzden her zaman cezalandıracağım. Seven bir kalbi itmek gibi... En azından sen.. Beni affetmeye çalışamaz mısın?"

Sürekli duraklayıp derin nefesler alıyordu. Gözlerime yalnızca bir kez bakmıştı. Onun bile yeterli olduğunu söyleyebilirim. Gerçekten pişman görünüyordu.

"Hayatımı elimden aldın Tao. Sevdiğim adama zarar verecek haldeyim. Unutabilecek miyim? Hiç sanmıyorum. Canım yanıyor." dedim. Gözyaşlarımı tutamıyordum. Eliyle uzanıp sildi.

"Ben buradan gideceğim Sehun. Abim insan olmak istiyor ve umarım bunu başarabilir. Sen de öyle.. Ama ben sadece gideceğim. Bir daha sizin karşınıza çıkmayacağım. İyileşmeni istiyorum. Jong In seni iyileştirebilir biliyorum. Sadece izin ver. Sana bunun için yalvarıyorum.Beni affetmeye çalış. Lütfen.." dedi. O da ağlıyordu.

"Gitmek derken neyden bahsediyorsun Tao? Nereye gideceksin?" diye sordum.

"Bilmiyorum Sehun. Sadece uzağa gideceğim. Bu şimdilik aramızda kalsın olur mu? Zaten konumuz bu değil. Lütfen Sehun.. Sadece dene lütfen." dedi. Sesinde acı vardı. Tao'nun değiştiğine veya değişeceğine inanmaya başlamıştım.

"Gitme Tao. Deneyeceğim. Ama lütfen gitme. Burada olman veya olmamanla ilgim yok. Suho abi onu umursamadığını düşündüğünde çok acı çekmiş. Onu bir kez daha bırakma." dedim.

"Tüm olaylar olmamış olsaydı şuan sana sarılıp ağlayabilirdim. Benden nefret ettiğini biliyorum Sehun. Abim bensiz daha iyi olacak inan. Burada kalamam." dediğinde gözlerime baktı.

"Senden nefret ettiğim doğru Tao. Ama deneyebilirim. Eğer gitmezsen seni affetmeyi deneyebilirim. Suho abiye bunu yaparsan ölür. Lütfen Tao! Onun canını bir kez daha yakma." dedim.

"Teşekkür ederim Sehun. Hiç bir şeyi değiştirmez ama özür dilerim." diyerek yere diz çöktü.

"Buna gerek yok. Lütfen kalkar mısın?" dediğimde öylece durmaya devam etti. Yattığım yerden kalkıp zorla ayağa kaldırdım. Sonra dengemi kaybedince beni tuttu.

Kapıdan bizi izleyen Baekhyun öfkeyle bana bakıyordu.Hemen Tao'nun kollarından kurtulup Baekhyun'u içeri çağırdım.

"Ona neden dokunuyorsun Tao. Sen benimsin!" diyerek ellerini beline koydu. Sadece gülümsemiştim. O kesinlikle çok tatlıydı.

"Jong In'e bakmalıyım." diyerek kapıya doğru yürüdüm.

Hemen gitmek yerine tabi ki kapıda durup onları dinlemeyi tercih ettim.

"Bak ufaklık ben sana göre değilim. Benden uzak durman gerektiğini kaç kere söylemem gerek bilmiyorum. Ama bunu yapmak zorundasın." dedi Tao. Sesi çok sert çıkıyordu.

"Ben sana aşık oldum neden beni anlamıyorsun? Çok mu çirkinim? Beni beğenmiyor musun?"

Baekhyun'un sesinden ağladığını anlamıştım. Kafamı hafif eğerek içeri baktım. Baekhyun Tao'ya sarılmış ağlıyordu.

"Lütfen kabul et. Ben seni seviyorum Tao. Kötü biri olmadığını biliyorum. Lütfen beni sev." diyerek gözlerini kapattı.

Tao'nun ona bakışlarında hissettiğim bir şeyler vardı. Elleri Baekhyun'un üzerindeydi ama dokunamıyordu. En sonunda bir şeylere yenildi ve ellerini Baekhyun'un saçlarına götürdü.

"Lütfen beni zorlama ufaklık. Çirkin falan değilsin. Aksine çok güzel görünüyorsun. Ama bunu yapamam. Benden uzak dur." diye fısıldadı.

"Ben güzel değilim yakışıklıyım. Beni beğeniyorsan kaçma benden. İstersen gizli tutabiliriz. Hı?" diye yanıtladı Baekhyun. Hala başı Tao'nun göğsünde, kolları da beline sarılıydı. Gözlerini açmadan bir kez daha konuştu.

"Lütfen Tao. Lütfen beni sev."

Tao Baekhyun'un çenesinden tutup gözlerine baktı. Ona farklı bakıyordu. Zarar vermesinden korksam da artık öyle olmadığını görebiliyordum. O Baekhyun'u sevmekten bile korkuyor gibi görünüyordu. Bu yüzden zarar veremeyeceğine inanmıştım.

"Sana bunu son kez söyleyeceğim Baekhyun. Benden uzak durman gerek. Seninle ödüllendirilecek biri değilim ben. Senin için son kez sadece bunu yapacağım. Lütfen benden uzak dur. Lütfen!" diyerek Baekhyun'un dudaklarına eğildi.

Son kez yapacağı şey bu muydu? Kısa bir öpücük olacağını düşünmüştüm. Ama Baekhyun onu öptükçe Tao daha fazla kapılıyordu. Tao'nun iyi olmasını istiyordum. Hatta o an Baekhyun'a aşık olmasını da gerçekten çok istedim. Çünkü Tao durmak yerine kolunu Baekhyun'un beline dolayıp öpücüğü derinleştirmişti.

Herkes mutlu olsun istiyordum. Artık sevdiğim adamın kollarında huzurlu olmak istiyordum.. Belki de bazı şeyler değişecekti. Ama herkesin zamana ihtiyacı vardı. Hem de çok fazla..

Dönüşüm ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin