Suho abinin sesine içerdekiler de gelmişti. Biz şaşkınlığımızı atamadan Suho abi kapıdaki kısa boylu iri gözlü çocuğun yakasına yapıştı.
"Lanet olasıca piç! Kardeşime bunu nasıl yaptınız?!"
"Sakin ol Suho abi." diye onu tutmaya çalıştım. Ama öfkeden delirecekti.
O anda kapıda biri daha belirdi. İlk bakışta kesinlikle bir kız gibi görünüyordu.Bebek gibi bir yüzü vardı. Üstelik tuhaf bir şekilde geyiğe benziyordu.
"Luhan!!" diye bağırarak bu kez de onun yakasına yapıştı. Onların görüntülerine bakınca kötü olduklarına inanmak zordu. Çünkü ikisi de korkunçtan çok sevimli görünüyordu.
"Sakin ol! Biz bir şey yapmadık. Tao iyi mi? Sizi zor bulduk zaten! Şu ellerini üzerimden çek!" diyerek Luhan, Suho abiyi hafifçe itmişti.
Tao içerden seslendi.
"Yalan söylüyorlar abi. Beni bu hale onlar getirdi!"
Jong In beklemediğim bir şekilde Luhan'a yumruk geçirdi. Diğerini de yakasından tutup kafa attı.
"Lanet olsun biz yapmadık diyorum. Dinleyemez misiniz?" dedi Luhan.
"Bakın tamam Tao'yu biz dövdük. Ama onu zehirleyen biz değiliz." diye açıkladı Kyung Soo.
"O zaman zehirlendiğini nerden biliyorsunuz? İkinizi de öldürmeden gidin buradan." diye Suho abi bağırınca ben bile korkmuştum.
"Abi sakin ol. Önce bir anlatsınlar." diyerek kolunu tuttum.
"Defolun gidin buradan piçler!" diye bu kez de Jong In bağırmıştı. Tao'yu koruduğuna mı yoksa vampirlere karşı savaş açtığına mı şaşacağımı bilemiyordum.
"Lütfen biraz sakin olun. Ne diyeceklerse desinler. Eğer Tao'ya bunu onlar yaptıysa ikisini de ben öldürürüm." diyen Baekhyun hepimizi iterek öne geçmişti.
"Bizi öldürebileceğine emin misin ufaklık?" diyerek geyiğe benzeyen sırıttı.
"Bir tane daha mı istiyorsun?" dedim.
"Woow sen bizdensin." diyerek yüzüme yaklaştı. Parmağımla alnından sertçe ittim.
Jong In hemen atlayıp "Sehun'dan uzak dur Luhan. Seni mahvederim." dedi.
"Tamam sevgilim sakin ol." diyerek geri çektim.
Kyung Soo bir kez daha araya girdi.
"Bakın olaylar göründüğü gibi değil. Sadece dinleyin. Gerekirse bizi bağlayın. Ama dinleyin."
"Ne bağlaması Soo. Saçmalamayı kes. Sadece dinlesinler işte." diyerek Luhan güldü.
"Abi bırakın gelsinler içeri. Ne diyeceklerse desinler." dedi Tao.
Koltuklara yerleştiğimizde hepimiz tetikteydik. Ne olur ne olmaz diyerek olası bir saldırıda dövüşebilmek için güç topluyorduk sanki. Hepimiz birbirimize bakıp işaret bekliyorduk. Tabi ki bu kez beklediğimiz gibi olmadı.
Luhan sözü kısa olana bıraktı. Kyung Soo derin bir nefes alıp cümlesine başladı.
"Biz Tao'nun girdiği ormanın epey ilersinde bir yerlerde yaşıyoruz. Tabi ki size açık adres vermeyeceğim. Ama çok ilerde ormanın bittiği noktada büyük kayalar var. Onların arkasında bir orman daha var. İnsanlardan uzak olmak için oraya bir ev yaptık. Her neyse konu bu değil. Tao'yu dolaşmaya çıktığımızda gördük. Bizim için geldiğini düşündük. Yani bize zarar vermek.."
Sözü buradan sonra Luhan devralmıştı.
"Yani kardeşim demek istiyor ki Tao'yu orada görünce bize zarar vermeye geldiğini düşündük. Herkes bizim öldüğümüzü sanıyordu. Gerçeği öğrenip geldiğini sandık. İkimizde bulunduğumuz ağaçlardan atlayıp ona engel olmak için saldırdık. Ama onu zehirleyen biz değildik." dedi.
"Sadede gelecek misiniz?" dedim sinirle.
"Tamam sakin ol anlatıyorum." diyerek gülümsedi. Luhan denen çocuğa resmen sinir olmuştum. Fazlasıyla sinir bozucuydu. Sürekli sırıtması insanın sinirlerini harekete geçiriyordu. Yüzünü parçalayana kadar dövme isteği uyandırıyordu.
Derin bir nefes alıp tekrar anlatmaya başladı.
"Biz o evde yalnız yaşamıyoruz, 4 kişiyiz. Soo, ben, Min Seok ve onun kuzeni.."
Luhan'ın söylediğinden sonra Suho abi araya girip şaşkın bire şekilde bağırdı.
"Neee! Min Seok yaşıyor mu?"
Min Seok'un Suho abinin en yakın arkadaşlarından biri olduğunu da kısa bir açıklamayla öğrenmiştik. Daha sonra Luhan anlatmaya devam etti.
"Min Seok ve onun kuzeni sesleri duyup yanımıza gelmişler. Tao tam bize bir şeyler anlatıyordu ki Min Seok ona saldırdı. Onu durdurmaya çalıştık. Tao'nun yaşadığımızı bilmediğini şaşkınlığından geç de olsa anlamıştık. Ama Min Seok ona vurmaya başlayınca öylece kaldık. Üzerinden zorla çektim ama biz konuşamadan kuzeni Joon elindeki zehri Tao'ya vermişti."
"Lanet olsun o pisliği mahvedeceğim. Onu öldüreceğim." diyerek Suho abi yumruğunu diğer eline vurdu.
"Aslında bunu yapamazsınız. Çünkü o zaten öldü." dedi Kyung Soo ağlamaklı bir sesle.
"Nasıl yani? Neden?" diye sordum.
"Bakın o bizden değildi. Jong In'in türündendi. Tao'nun kanı onun için ölümcül biliyorsunuzdur bunu. Ona zehri verdiğinde fazla temas ettiği için onu kaybettik."
Suho abi panikle sordu.
"Peki Min Seok? O.. O iyi mi?"
Kardeşini bayıltana kadar döven bir canavarı merak ediyordu.
"O birazdan gelecek. Yani umarım gelir. Çünkü çok iyi durumda değil." dedi Luhan.
"O zaman sevgilini öyle bırakmasaydın abi! Beni sinir ediyorsun! Sana gelme demiştim." diyerek bağırdı Kyung Soo. Yani Min Seok denen yaratıkla Luhan sevgili miydi?
Gerçekten işler epey karmaşık bir hal almıştı. Nasıl içinden çıkacağımızı bilmiyorduk.
Kyung Soo sordu.
"Tao'yu nasıl iyileştirdiniz? Panzehir mi vardı?"
"Benim kanımdan verdik." diye yanıtladı Jong In.
Kyung Soo mümkünmüş gibi gözlerini daha da açmıştı. Luhan da şaşkın şaşkın bakıyordu.
"Nasıl yani? Ona insan kanı verilmesi gerekmiyor muydu? Temiz bir İNSAN kanı?" dedi Luhan.
"Öyle yaptık." dedi Jong In.
"Bir dakika! Sen! İnsan mı oldun!" diye bağırdı Kyung Soo. İkisi de ağızları neredeyse bir trenin girebileceği kadar açık bize bakıyorlardı. Şaka yaptığımızı düşündüklerine emindik. Resmen şok olmuşlardı.
Ama bunun etkisini silecek bir şey oldu. Tao ayağa kalkmaya çalışırken bir anda yere yığıldı. Belki sevinmek için biraz erken karar vermiştik. Çünkü ne yaparsak yapalım hareket etmiyordu.
Belki de sadece..
Hepimiz lanetliydik...
![](https://img.wattpad.com/cover/40359510-288-k198025.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dönüşüm ✓
FanficSeKai hikayesidir.. Sonlara doğru KrAy ve sürpriz çiftler olacaktır.. ** Vampire dönüşme, adını uydurduğum bir virüs sebebiyle gerçekleşiyor. Dönüşüm sebepleri Blood dramasına benzetilebilir. Fakat her şeyiyle tamamen bana ait ve dramadan tamamen fa...