35. Bölüm

863 91 24
                                    

Suho abi bir çare daha olduğunu söylemişti: İnsan kanı! Hepimiz şok olmuş bakıyorduk. Nasıl olur da birini öldürebilirdik ki? Baekhyun Tao'nun yanına gidip konuştu.

"Isır beni!"

"Ne???"

"Bunu yapabilirsin Tao. Eğer iyi olacaksan benim kanımı içebilirsin!"

Suho abi kahkaha atmaya başlamıştı. Kesinlikle delirdiğini düşünüyordum. Gidip Baekhyun'a sıkıca sarıldı.

"Sen bir meleksin Baekhyun. Ama benim kastettiğim o değildi. Sadece birinden kan alıp damarlarına postalayacağız. Yani kimseyi ısırmayacak. Sen çok mu film izliyorsun? Ahh Tanrım! Birde boynunu uzatıyor." diyerek Baekhyun'un saçlarını karıştırarak yanaklarından öptü.

Tao resmen Suho abiye kıskanmış gibi bakıyordu. Sehun yanıma geldi. Kolunu belime sarıp başını omzuma yasladı.

"Benim kanımı alabilirsiniz. Lütfen Suho abi. Bunu ben yapmak istiyorum." diyerek Baekhyun yine çocuk gibi tepinmeye başlamıştı. Kuzenim çok tatlı olabilirdi ama kesinlikle bizi deli ediyordu.

"Sen daha küçüksün Baekhyun." dedi sert bir sesle Yixing.

Herkesin şok olacağı bir şey söyledim.

"Ben verebilirim."

Tao şok olmuş bir şekilde bana bakıyordu.

"Bunu yapamam J-Jong In. Ö-ölmek daha ko-kolay. Bu şekilde yaş-yaşayamam." dedi.

"Tercih hakkın yok Tao. Senin için değil abin için yapacağım. Kapa çeneni." diyerek susturdum. Küçük kuzenim bana minnet dolu bakışlarını gönderiyordu.

"Bundan emin değilim Jong In. Bu senin için zor bir şey. Benim için bunu yapmalı mısın bilmiyorum." dedi Suho abi. Kardeşinin ölmesini izlemek istemiyordu. Ama Tao'nun bize yaptıkları bunu kabul etmesine engel oluyordu. Tabi ki bana bunları yaşatan adamın ölmesini istiyordum. Ama bunu yapamazdım.

"İzin ver Suho abi. Sadece ona karışmayın." diyerek sevgilim beni desteklemişti.

Baekhyun hemen hareketlendi.

"Ben girip şırınga alayım mı?"

"Baekhyun!! Sen gerçekten baş edilmez birisin! Otur oturduğun yerde!" diyerek Yixing bağırdı.

Baekhyun Tao'nun yanına gidip yere oturdu. Tao'nun bakışlarının zamanla bu hale gelmesi şaşırtıcıydı. En başta sert duruyordu. Baekhyun'un ona yaklaşımına karşılık katıydı ve reddediyordu. Üstelik Sehun sürekli onları dinlediği için aralarında bir çekim olduğu tespitini yapmıştık. Bakışlarının sevgi dolu olması da bu yüzdendi.

"Sen gerçek bir meleksin Baekhyun. Abinin beni öldürmesini istemiyorsan uzak durmalısın." dedi tüm gücüyle.

Hala zor konuşuyordu ama daha iyi gibiydi. Bunun da zehrin iyice yayılmasının belirtisi olduğunu öğrenmiştik. Bizim türümüzde bazı şeyler daha farklıydı. Verilebilecek çoğu maddeyi vücudumuz yok ediyordu. Kanımızdaki virüs çok güçlüydü. Özellikle benim safkan oluşum zarar görmemi oldukça engelliyordu. Ama onlar öyle değildi. Bu kadarını ben bile bilmiyordum.

Baekhyun'un Yixing'le kavga etmemesi için gidip şırınga aldım. Üstelik kimseyi gönderip tehlikeye atmak istemiyordum. Gelir gelmez koltuğa uzanmıştım. Tek sefer yeterli olmayacağından ve Tao'nun kanı bana bulaşmaması için aynı şırıngayı kullanamayacağımızdan üç kere tekrarlayacaktık. Suho abi yavaş yavaş damarlarımdaki kanı alıp Tao'nun vücuduna verdi. Dayanılmaz bir acı çektiğini görebiliyordum. Çünkü Tao resmen kıvranıyordu. Bağırışları ise ürkütücüydü. Gözleri kıpkırmızı olmuştu.

"Biraz canın yanacak Tao. Sakin olmaya çalışmalısın. Lütfen bunu dene. Sakın kendini kaybetme ve uyanık kal." dedi Suho abi.

Ama Tao sadece kıvranıyordu. Söylenenleri bile duymuyordu. Bu durumun tehlikeli yanını bilmiyorduk. Sadece kanı aldığı anda zehirli maddelerin yok olacağını sanmıştık. Vücudunun farklı tepkiler vermesi ve zehrin virüsle birlikte daha büyük zararlar vermesi olasılığının bu kadar büyük olduğunu bilmiyorduk. Eski bir vampir olmamın bir önemi yoktu. Çünkü artık tamamen insan kanı taşıyordum. Sorun tamamen zehir, virüs ve insan kanı arasındaydı.

Bir şeylerin düzelmesini beklerken başımızdaki kara bulutları tamamen unutmuştuk. Beklemediğimiz bir şey oldu. Tao'nun aniden hareketleri kesilmişti. Suho abi gözlerini açmasını söylese de açmıyordu.

Baekhyun onu sarsmaya başladığında kolu koltuktan boşluğa sallandı. Baekhyun ne yaparsa yapsın Tao hiç bir tepki vermiyordu.

Çünkü o artık gitmişti.. 

Onu tamamen kaybetmiştik..

Dönüşüm ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin