7. Bölüm

1.6K 130 50
                                    

Yaşıyor olmaktan nefret ediyordum. Ölümsüzlüğe çeyrek kala bir hayatım vardı. Artık 200 yıldan fazla yaşayabileceğimi biliyordum. Ama bu beni mutlu etmiyordu. Yolun yarısına bile gelmeden Jong In'in öldüğünü görecektim. Zaten onsuz yaşıyordum. Ama varlığını hissedebiliyordum. Tamamen onun olmadığı bir dünyada asla devam edemezdim.

Jong In'i gördüğüm her yerde Tao'ya sessizce yalvarıyordum. Ona gülümsediğim sürece Jong In'e zarar vermeyeceğine söz vermişti. Bu yüzden dediği her şeyi yapıyordum.

Okulda dersteyken kendimi aniden kötü hissetmeye başladım. Suho abi yanımda oturuyordu. Tao bana kötü hissettiğimde yardım edeceğini söylemişti. Bana zarar veren birine güvenecek değildim. Ama başka seçeneğim de yoktu. Hemen bir kağıt yazıp gönderdim. Suho abi kağıdı iki sıra ileri uzattı. O kağıdın başıma bir iş açacağını nereden bilebilirdim ki.

Tao okuduktan sonra gözlerime baktı ve kafasını salladı. Daha sonra sırasından kalkıp beni alarak dışarı çıkardı. Kağıdı neden elinden alıp cebime soktuğumu bile bilemiyorum.

"Gözlerinin yine rengi değişmiş iyi misin?" diye sordu.

"Bunu gerçekten umursuyor musun?" dedim sinirle.

"Sakin ol Sehun. Canını yakmak istemediğimi biliyorsun." dedi.

"Biliyor muyum? Ben aksine canımı yakmak için uğraştığını düşünüyordum Tao. Bana daha fazla zarar verebilir misin ki?" dedim. Aniden bana sarıldı. Ne yaptığını sanıyordu bu? Tüm gücümle ittim.

"Bana bir daha dokunma Tao. Kendimden iğrenmeme sebep oluyorsun." dedim.

"Özür dilerim Sehun. Gerçekten özür dilerim." dedi.

Tao bazen pişman görünüyordu. Ama ne yaparsa yapsın bana yaptığı hiç bir şeyi unutmayacaktım. Beni sürekli tehdit edip sonra iyi biri gibi davranması beni delirtiyordu.

Uzun bir süre sakinleşmeye çalıştım. İçimde etrafa saldırma isteği vardı. Bir şeylere zarar vermek istiyordum. Önüme gelen her şeye tekme attım.

Ders bittikten sonra da Suho abi yanımıza gelmişti. Bana ardı arkası kesilmeyen sorular sordu. İyi olduğuma emin olunca da kolumdan çekip bir banka oturttu. Rahat duramayan Tao orada Jong In'le kavga etti. Ona zarar vermesinden korkuyordum.Bu yüzden onu sakince ayırdım. Ama Tao'nun cebinden düşen not yüzünden her şey berbat oldu. İkisi daha sonra bir kez daha kavga ettiklerinde gerçekten dayanamayacak haldeydim. Jong In'e vurduğuma hala inanamıyorum. Ama tek isteğim onu kendimden uzaklaştırmaktı. Üstelik gerçekten ona bu notu yazmış olmayı istiyordum.

Ona karşı tavırlarıma rağmen kurtarmasını istediğimi düşünerek gelmişti. O sadece benim için gelmişti. Üstelik o bir insandı ve Tao gibi biriyle savaşıp beni almaya gelmişti. İçimde eskiden Jong In'in aşkıyla çiçek açan kocaman bir bahçe vardı. Tao beni ondan aldığı gün hepsi sararıp solmuştu. Ama Jong In'in beni kurtarmak istediğini gördüğümde bahçenin köşesinde 2 çiçek tekrar yeşermişti.

Eve gittiğimizde Suho abi yanıma geldi. Benim için yiyecek bir şeyler getirip masaya bıraktı.

"Yemeyeceğim!" diye bağırdım. Bana iyi davransa bile ona güvenemiyordum. Bunu fark etmişti elbet. Ama yanımda kalmaya devam ediyordu. Sırtıma dokunduğunda geri çekildim.

"Ben sana zarar vermem Sehun. Sadece iyi olmanı istiyorum. Tao kardeşim olmasaydı inan onu öldürmek için bir saniye bile düşünmezdim." dedi. Sessizce ağlıyordum.

"O benim her şeyimi elimden aldı. Onu öldüren ben olacağım." dedim.

"Sen iyi birisin Sehun. Ben de iyi biri olmaya çalışıyorum. Tao da eskiden her zaman gülümseyen temiz kalpli bir çocuktu. İçinde hala o çocuğu taşıdığını biliyorum. Belki bir gün her şey düzelir." dedi

Dönüşüm ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin