39. Bölüm

994 96 16
                                    

Baekhyun Tao'ya koştuğunda ondan bir sarılma kazanmıştı. Kendisi bile itilmeyi beklerken bizim şaşırmamız kesinlikle çok normaldi. Yixing o kadar kötü bakıyordu ki Tao fark ettiği anda hafifçe Baekhyun'u itti.

"Abin beni öldürebilir Baekhyun. En iyisi biraz uzak durman." dedi.

"Evet! Kesinlikle! Uzak! Dur! Baekhyun!" diyerek derin bir nefes aldı Yixing. Ben de yanına gidip sakin olması için kolunu sıkıyordum.

Suho abi tekrar diğerlerine döndü.

"Şimdi sorunu atlattığımıza göre siz açıklayın bakalım madem Tao'nun peşinde değildiniz buraya neden geldiniz?"

"Aslında sadece iyi olup olmadığını merak etmiştik. En iyisi artık gitmek." dedi Luhan.

"Luhan, Min Seok nerede? Onu görebilir miyim?" diye sordu Suho abi. Luhan bir tuhaf bakıyordu. Sanki.. Kıskanmış gibi. Sevgilisi olduğunu zaten kardeşi söylemişti. Ama Suho abi sadece dostunu merak ediyordu.

"Tamam seninle görüştüreceğim Suho. Şimdi gitmeliyiz. Onu merak ettiğini söylerim." dedi.

Kyung Soo homurdanıyordu. Luhan ona döndüğünde konuştu.

"Biraz daha kalamaz mıyız? Biliyorsunuz biz hep.. Yani yalnızız işte. Burayı sevdim."

"Olmaz ufaklık. Gitmeliyiz artık." diyerek kardeşini kolundan tuttu.

Jong In beklemediğim bir şey yaptı. Aslında o melek gibi bir kalbe sahipti ve bu yüzden belki de çok da beklenmedik değildi.

"İstiyorsanız burada kalabilirsiniz." dedi.

Kyung Soo'nun resmen gözleri parlamıştı. Ama Luhan gerçekten sinir bozucu biriydi.

"Min Seok merak etmiştir. Bunu yapamayız." dedi.

Baekhyun da tuhaf bir şekilde araya girip Kyung Soo'nun yanına gitti.

"O benim odamda kalabilir Luhan abi. Lütfen burada kalın." diyerek kolunu iri gözlü çocuğun omzuna attı.

Bu manzaranın üzerine hemen Tao'ya baktım. Kafasını çevirmiş ve yüzünü asmıştı. Baekhyun'la göz göze geldiğimizde ise önce Tao'yu işaret ettim sonra da sessizce ağzımı oynatarak kolunu oradan çekmesini söyledim. Baekhyun gülümseyip konuya geri döndü.

"Burada kalamayız tatlı şey. Ama daha sonra gelebiliriz." dedi Luhan.

Tao yerinden kalkıp merdivenlere doğru yürümüştü. Kendisiyle ilgilenen çocuk birine sarılmış diğerinden iltifat almıştı. Bu da kıskanması için yeterliydi.

Luhan ve Kyung Soo gittiler. Yi Fan ve Yixing de tam gidecekken odaya çağırdım. Sadece onu ikna etmem gerekiyordu.

"Yixing lütfen beni dinle." dedim odaya girer girmez. Ama beni dinlemeye niyeti yoktu.

"Neler yaşadığını biliyorum Sehun. Sana kötü şeyler yapan birine kardeşimi yem etmemi isteyeceksen konuşma." dedi. Söylediği şeye pişman olduğunu görebiliyordum. Ama çoktan bunu yüzüme vurup canımı yakmıştı. Unutmaya çalıştığım şeyi duymak kalbimi sızlatmıştı.

"Sehun ben... Özür dilerim. Sadece Baekhyun'u korumak istiyorum. Tao ona zarar verebilir." dedi.

"Önemli değil Yixing. Ama senden bana güvenmeni istiyorum. Ben bu akşam bir şey fark ettim. Tao eskiden bunu yapacak bile olsa artık Baekhyun'a zarar veremez. Çünkü ondan hoşlanıyor. Birbirlerine iyi gelecekler. Lütfen karışma. İnan bana tehlike gördüğüm an onu Tao'nun yanından çekip alacağım." dedim.

"Peki Sehun. Sana güveniyorum." dedi.

Yi Fan ve Yixing evlerine gittiğinde Jong In uyumak için tutturmaya başlamıştı.

"Biraz daha oturacağım Jong In. Sen git uyu." desem de dinlemiyordu.

Tao, odaya gittiğinden beri çıkmamıştı. Suho abi de uyumaya gittiğinde Tao oturma odasına geri döndü.

Baekhyun karşısındaki koltuktan ona bakıyordu. Sessizce "Yanına git!" dedim.

Jong In "Ne yapıyorsun Sehun." diye fısıldadı. Karışmamasını ve odaya gidip beni beklemesini söyledim. İmalı ses tonum onu çoktan ikna etmişti. Jong In de gidince Baekhyun'u mutfağa çağırdım.

"Ben yatmaya gittiğimde onunla konuş tamam mı? Sevdiğini söyle ve bir şey hissedip hissetmediğini sor. Onu ikna et ufaklık." dedim.

"Tamam Sehun abi yapacağım. Bu kez o benim olacak. Bunu istiyorum ve başaracağım. Beni asla reddedemeyecek." dedi.

Sanki savaşa gidiyordu. Fazla iddialı cümleleri vardı ama onu yüreklendirmek için omzuna vurdum. Sonra saçlarını karıştırarak merdivenlerden çıktım. Ben daha gitmeden konuşmak için yukarı odasına çağırıyordu.

Odaya girdiğimde karanlıktı. Kapıyı kapadığım anda biri beni kapıya yasladı.

"Seni özledim Sehun." diyen sevgilime kayıtsız kalamazdım. Ama merdivenlerden gelen ses ve içimdeki merak beni yiyip bitiriyordu.

Öpücüklerine uzunca bir süre karşılık verdim. Daha sonra yavaşça ittim.

"Sevgilim ben Tao ve Baekhyun'u dinlemeye gidiyorum. Sen odadan sakın çıkma. Döndüğümde de bana istediğin cezayı verebilirsin. Bunu sadece Yixing onu bana emanet ettiği için yapıyorum. Hemen geleceğim." dedim ve dudağından kısacık öptüm.

Parmak uçlarımda odadan çıkıp Baekhyun'un odasına doğru ilerledim. Şansıma kapı ufacık aralıktı. Göremiyordum ama sesleri rahat duyabilecektim. Baekhyun öksürdü ve lafa girdi.

"Beni beğenmiyor musun? Sana aşığım diyorum ama görmezden geliyorsun. Beni sevemez misin panda? Ben seninle olmak istiyorum. Sehun abinin Jong In abiye sarıldığı gibi sarılmak istiyorum.Onlar gibi birlikte uyumak istiyorum. Beni sevmeni istiyorum."

"Bak Baekhyun ben seni beğenmediğim için değil... Yani anla işte senle ben olmayız.. Bunu yapamam. Her şeyden önce abin beni öldürür."

"Yani sadece abimden mi korkuyorsun. Beni seviyor musun?"

"Sen çok tatlısın Baekhyun. Kayıtsız kalamayacağım kadar mükemmelsin. Sadece uzak durmaya çalışıyorum anla. Ama bana hiç yardımcı olmuyorsun."

Tam konuşmanın burasında görüş açıma girdiler. Baekhyun kollarını sıkıca Tao'nun beline sarıp gözlerine baktı.

"Seni seviyorum Tao. Sadece buna göre davranamaz mısın? Senin olmak istiyorum." diyerek Tao'yu öptü. Öyle sıradan bir öpücük değildi bu. Tao'nun gerçekten kayıtsız kalamayacağı bir öpücüktü.

Bu yüzden mi kendine güveniyordu bu kadar. Lanet olsun ki Tao ona karşılık vermeye başlamıştı. Beni reddedemeyecek derken bunu mu kastediyordu yani?

Onun olmak mı? Yixing beni kesinlikle öldürecekti!..

Dönüşüm ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin