3. Bölüm

309 32 137
                                    

Yorum, noğlar :')

Emniyet amiri ile konuşmamın üzerinden saatler geçmişti. Ama ben hiç bir yere gidebilmiş değildim. Ailemin yanına gidemezdim. Ben zaten onlardan kaçtığım için bu hale gelmiştim. Otele gidemezdim. Cebimde beş kuruş yoktu. Telefonum yoktu. Üzerimde bir ceket dahi yoktu. Tişörtüm ile emniyetin önünde oturuyordum saatlerdir. Titriyordum ama biraz alışmıştım. Lapa lapa kar yağmaya devam ediyordu. Nereye gideceğimi ya da ne yapacağımı bilmiyordum. Tek varlığım bileğimde ki eski bileklikti. Onu satsam belki biraz param olurdu ama bunu istemiyordum. Bu bileklik yıllardır görüşemediğim lise arkadaşımın hediyesiydi. Hayatımda ki ilk ve tek hediyemdi.

Çaresizdim. Biraz daha beklemem gerekiyordu. Evde ki polis araması bittiğinde dikkatlice eve girip eşyalarımı alacak ve kimse beni görmeden orayı terk edecektim. O eve gitmek canım için bir tehlikedeydi ama başka hiç bir seçeceğim yoktu. Zaten şu anda bile bir tanıdığım emniyete gelecek diye geriliyordum.

Oldukça uzun bir zaman geçmişti ve bunu kararan havadan anlamıştım. Muhtemelen şu an saat sekize geliyordu. Emniyet binasına sürekli birileri giriyor ve çıkıyordu. Şu saatlerde ise polisler evlerine gitmeye başlamışlardı. Oturduğum bankta dizlerimi kendime çektim ve derin bir nefes alarak alnımı dizlerime yasladım. Birazcık uyursam kafamı toparlayabilirdim.

Gözlerimi yumup kendimi uykuya hazırlamaya kalktım ama hemen yanımdan tanıdık bir ses geldi. "Ne yapıyorsun sen burada?" Emniyet müdürü. Başımı yavaşça kaldırıp tuttuğu siyah şemsiyesi ile yanımda dikilen adama baktım. Kaşları çatıktı.

"Hiç bir şey." Diyebildim kısık bir sesle. Verebileceğim başka bir yanıt yoktu. Derin bir soluk verdi. "Ailenin evine gitsene. Donarak ölmek mi istiyorsun soğukta?" Kızgınca sormuştu soruyu. Kısa bir süre gözlerimi kaçırdım ve yine kısık mırıltım ile yanıtladım. "Ailem yok. Ve endişe etmeyin. Üşümüyorum." Bok üşümüyorum. Başını onaylamazca iki yana salladı. Gözlerini kısarak muhtemelen içinden bir şeyler düşündü. Yeniden bana döndüğünde dudaklarını aralamıştı. "Farkında olmayabilirsin ama hava -20 küçük hanım. Eğer bu tişört ile tüm geceni bu bankta geçirirsen muhtemelen sabaha zatürre olursun. Eğer gidecek bir yerin yoksa 'gidecek bir yerim yok' de. Belki bu yaşaman için bir seçenek oluşturur."

Söyledikleri ile başımı eğdim. Koskoca emniyet amirinin karşısında evsiz ve beş parasız biri olarak durmak çok zordu. Bunu dile getirmek ise daha da zor. "Gidecek bir yerim yok efendim. En azından şu anlık. Evimde ki polislerin gitmesini bekliyorum." Söylediklerim ile hızlıca vermişti cevabını.

"Polislerin işi uzun sürebilir. Tüm bu zaman boyunca bu bankta bekleyemezsin. Benimle gel." Son söylediği ile irice açılan gözlerim onu bulmuştu. "Nereye?" Hızlıca sorduğumda önden yürümeye başlamıştı. Bugün kaçıncı olduğunu bilmesem de lafını ikiletmeyip peşine takılmıştım.

"Nereye gittiğimizi söyleyebilir misiniz?" Sorumu yenilediğimde dönüp bakmasa da bu defa yanıtlamıştı. "Evime. Seni bu saatte götürebileceğim bir yer yok. Zaten işten çıktım, yorgunum. Resmi hiç bir şeyle uğraşamam. Bu gece benim evimde kalırsın ve yarın başka bir şeyler ayarlamaya çalışırım."

"Ne?" Şokla sormuştum. Emniyet amirinin evi? Benim bir katil olduğuma emindi ama uyuduğu eve mi götürüyordu? Neden? Neden yapıyordu bunu? Zatürre olmam, donarak ölmem ya da bütün diğer sorunlarımdam ona neydi? Sanırım o cidden fazla iyi bir insandı? Ya da ben fazla saftım ve o bir sapıktı? Komplocu beynim... Kes sesini! O koskoca emniyet amiri! Yine de onu tanımıyoruz bile!

Adımlarımın ister istemez durduğunu fark ettiğimde yeniden koşturarak ona yetişmiştim. Yanına tam anlamıyla vardığımda ve adımlarına eşlik etmeye başladığımda yüzüme düşen kar taneleri durmuştu. Kaşlarımı çatarak başımı kaldırdığımda ise şemsiyesini benim üzerime tuttuğunu görmüştüm.

koi no yokan, yoonsooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin