11. Bölüm

237 34 86
                                    

Son iki bölümün oy ve yorum sayılarında minik bir düşüş var. Doparlanın😭🖤

Chaeyoung bir saatin ardından evine dönmüştü ve Min Yoongi'de iki saatin ardından sağsalim bir şekilde gelmişti. Tabi bu gecenin üzerinden üç gün geçmişti.

Chaeyoung ile sürekli telefonda konuşuyordum. Yaralarım baya iyileşmişti. Günler stabil geçiyordu. Min Yoongi her sabah işe gidiyor ve her akşam aynı saate geliyordu. Birlikte yemek yiyor ve havadan sudan konuşuyorduk. Dün ise ilk mahkeme gerçekleşmişti. Min Yoongi'nin benim için bulduğu bir avukatla katılmıştım mahkemeye beni öyle bir savunmuştu ki suçsuz olduğuma ben bile inanacaktım neredeyse... Eşimin ailesi ile küçük bir olay olsada polisler anında müdahale etmişti. Karşı tarafın avukatı göz altı talep etsede, hakim delil yetersizliğinden serbest bırakmıştı. Yine de yurtdışı yasağım duruyordu. Ve mahkeme bir ay sonrasına ertelenmişti...

Bu sırada haftasonu da gelmişti. Yoongi, Lisa'ya burada olduğumu haber vermiş ve bu yüzden akşam Lisa yeniden gelecekti. Bunun haricinde ise Min Yoongi bana istersem markete gidebileceğimi ve bu sırada bana bir polisin eşlik edebileceğini söylemişti. Ama bunu şu anlık istememiştim çünkü yüzümde ki yaralar çok dikkat çekiciydi ve insanların acıyan bakışları ile uğraşamazdım. Bu yüzden geçen günlerde evde kalmaya devam etmiştim.

Ve her şeyden öte bir diğer konu bana delil yok etmekte yardımcı olucağını söyleyen sevgili emniyet amirini cevapsız bırakmam ve bu konuyu bir daha açmamamızdı. Düşünmüştüm. Hemde çok fazla düşünmüştüm. Vardığım sonuç güvenmeyi denemekti. Çünkü hiç bir emniyet amiri bir cinayet için bu kadar şey yapmazdı. Beni koruyordu, beni evinde tutuyordu, geceleri rahatça uyuyordu, kız kardeşi ile tanıştırmıştı, elime tüm dünyaya ulaşabileceğim bir telefon vermişti, beni mutlu etmek için en yakın arkadaşım ile buluşmamı sağlamıştı... Kocasını öldüren bir kadını yakalamak için kim bu kadar uğraşırdı ki? Koskoca bir emniyet amiri neden beni kandırmak için bu kadar şey yapardı? Cevap yoktu. Aslında vardı. Ve bu cevap onun gerçekten bana yardım etmek istediğiydi. Ona güvenmeliydim ve güvenecektim. Ondan yardım isteyecektim.

Cinayet silahını yok edecek vaktim olmasa da onu bir şekilde uzaklaştırmıştım ve şu an güvendeydi. Yine de bu güvenli hali ne kadar devam ederdi bilemiyordum. Evin yakınlarında kamera kaydı yoktu, cinayetin hemen ardından hiç bir şey olmamış gibi dışarı çıkmış ve markete gitmiştim. Yüzümde ki gülümseme ile alışverişimi yapmıştım. Ve ellerinde ki tek kamera kaydı market ve civarındakilerdi. Eve gelmiş ve girer girmez de ambulansı arayarak ağlayarak yardım istemiştim. Oldukça gerçekçiydi çünkü ağlama konusunda bir ödül bile almayı hak ediyordum. Bu sırada hızla cinayet silahını yok etmiştim ve polisler gelene kadar basit senaryomu oluşturmuştum bile.

Ve şu anlık sağlamdaydım. Ama bu sonsuza kadar sürmeyebilirdi. Bu yüzden şu an masada oturup yine bir iş üzerinde çalışan Min Yoongi'ye dönüp içime derin bir nefes çektim ve bir anda konuştum. "Bana yardım etmek istediğinizi söylemiştiniz. Teklifiniz duruyor mu?" Sorum ile okuduğu kağıtta kalmıştı bir kaç saniye gözleri. Ardından başını kaldırmış ve bana bakmıştı. Başını yavaşça aşağı yukarı salladı. Koltuktan kalktım ve hızlı adımlar ile yanına ilerleyip  çaprazında ki tekli koltuğa oturdum.

Hafifçe ona yaklaştığımda oturuşunu dikleştirmiş ve gözlerini kısmıştı. "Size güvenmeyi tercih ediyorum. Umarım bundan zararlı çıkmam." Söylediğim şey ile mırıldandı. "Bundan zararlı çıkacak biri varsa o da benim küçük hanım." Dediği ile dudaklarımı kısa bir süre birbirine bastırmıştım. Derin bir nefes çektim içime. "Sizi buna sürüklediğim için özür dilerim." Söylediğim şey başını iki yana sallamasına neden olmuştu. "Senin beni bir şeye sürüklediğin yok. Bunu ben teklif ettim." Yine de vicdanım sızlamıyor değildi. Tabi bu yapacağım şeyden vaz geçeceğim anlamına da gelmiyordu.

koi no yokan, yoonsooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin