26. Bölüm

217 35 116
                                    

Ciddi manada etkileşim çok düştü ve bu beni üzüyor. Bir diğer sorunda taslaklarımın bitmiş olması ve güncel yazmam. İki günde bir bölüm yazmak için güncel olarak uğraşıyorum yani fakat etkileşimler bu şekilde düşmeye devam ederse iki günde bir bölüm işini bozmak zorunda kalacağım. Haberiniz olsun. [Yorum etkileşimi gayet iyi ama bu defa da oylar çok düştü. Yalnızca küçük yıldıza tıklayacaksın, saniyenizi bile almıyor ve size hiç bir şey kaybettirmiyor. Bunu çok görmeyin lütfen <3]

Bir diğer şekilde de nankör gibi durmak ya da sizi bölümle tehdit ediyor gibi görünmek istemem ki zaten ben kitaba devam etmesem sizin için dünyanın sonu değil. Ve okuduğunu gördüğüm kişilerin verdiği etkileşim de gayet güzel, onlara yeniden teşekkür ederim. Bunları yazma nedenim hayalet okuyucu varsa onlara hitaben.

Keyifli okumalar.

Yoongi ile mükemmel motor gezimiz ardından yüzümde ki gülüşü silebilecek hiç bir şey yoktu kesinlikle. Hatta eve döndüğümde kızlar bu halimi görünce oldukça şaşırmışlardı. Yoongi yanımda dururken onların şaşkın bakışları altında utança gülmemek çok zordu.

Beni öpüşü... Tanrım bunu her saniye düşünmeden duramıyordum. Öncekine kıyasla daha farklıydı... Daha derindi... Daha tutkuluydu... Bilmiyorum ama aptal gibi sırıtıyordum sürekli. Kızların gözünden kaçmayan bu halim yüzünden umarım deli olduğumu falan düşünmüyorlardır.

Ertesi gün Yoongi benim için izin almıştı ve bu günü de evde geçirecektim. Chaeyoung akşam gitsede sabah olduğunda yeniden gelmişti. Lisa'da bir gün daha kalmaya karar vermişti. Yoongi kahvaltı ardından işe gitmişti ve kızlarla kendimize kahve hazırlamış oturma odasında oturuyorduk.

Ve eminim dünden beri bu konuyu açmamak için kıvranıp duran Lalisa sonunda konuşmuştu. "Abimle bir ilişkiniz olduğunu bilmiyordum ama çok sevindim adınıza!" Yüzünde ki tuhaf gülümseme ile konuşan Lisa'dan hızla kaçırmıştım gözlerimi. Sonuçta o kız kardeşiydi ve utanıyordum. Boğazımı temizledim ve kısık bir sesle konuştum. "Yeni yaşanmış bir olaydı." Bu utangaç tavrım ile yanımda oturan Chae beni hızla kendine çekip sarılmış ve yanaklarımı severken konuşmuştu. "Utanışa bak ya! Delirteceksin kızım beni!" Beni çocuk sever gibi seviyordu ve bu tuhaftı.

Chaeyoung geri çekilmiş ve bana göz kırparak konuşmuştu. "E bir daha ki çift randevumuza siz gerçek bir çiftken çıkacağız." Bu dediği ile kısık bir sesle gülmüştüm. Lalisa hafifçe dudak büzmüştü. "Bende gelim mi? Uslu dururum söz." Homurdanarak söylediği şey ile Chae ve ben gülmüştük bu defa.

Jungkook konusunu açmak için tam zamanı olduğunu düşündüm ve başımı hafifçe yana eğdim. "Sende kimse yok mu Lisa?" Sorduğum şey ile kısacık bir saniye afallamış ama hemen toparlamıştı. Mimiklerini dikkatle takip ettiğim için bu afallama gözümden kaçmamıştı elbette. "Ay yok ya." Geçiştirircesine konuştuğunda sorgularcasına kaşlarımı kaldırmıştım. "Ya varsa bize söyle!" Chaeyoung yerinde kıpırdanıp konuştuğunda Lisa gözlerini kaçırmıştı ve hemen bunun üzerine gitmiştim. "A ha! Gözlerini kaçırdın! Çabuk dökül Min Lalisa!" Heyecanla bağırdığımda gözlerini kaçırmaya devam etti.

"Yani biri var gibi ama... karışık." Kesinlikle Jungkoktu. Kesinlikle! "Nasıl yani?" Diye sordu Chaeyoung. Derin bir nefes verdi Lisa ve elleri ile oynamaya başladı. "Çocuğu çok tanımasam da biraz çapkınlık vakaları olduğunu biliyorum. Yine de bana yaklaşımı farklı gibi. Ya da yalnızca benim saflığımla ilgili bilmiyorum. Bir de..." Duraksayıp bir nefes verdi ve bize baktı. "Eğer abim öğrenirse sorun çıkabilir." Kesinlikle Jungkook!

koi no yokan, yoonsooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin