27. Bölüm

183 25 95
                                    

Sakin geçen bir hafta olmuştu. Yani en azından benim açımdan. İşe gidiyor, çalışıyor ve eve geliyordum. Babamdan hiç haber yoktu ya da Bangjin'den. Her şey yolundaydı.

Yoongi ise biraz gergin gibiydi. Sürekli telefonda ciddi ciddi birileri ile konuşuyordu. Jennie ile bir kez denk geldiğimizde şu an uzun süredir peşlerinde oldukları kişiyi yakalamak için son hamlelerine hazırlandıklarını söylemişti. Yoongi de bu yüzden gergin olmalıydı. Ve bu gün eve geç geleceği haberini vermişti. Galiba o son hamlenin zamanıydı.

Lalisa sınavlarının bittiğini ve bir haftalığına tatili olduğunu yarın da buraya geleceğini söylemişti. Bunu duyan Chaeyoung hemen bir buluşma ayarlamıştı. Kurduğumuz grup aracılığı ile olmuştu bu da.

Jennie genelde mesajlara geç bakıyordu bu yoğunluğu yüzünden olmalıydı. Bende işten vaktim oldukça aktiftim ama Chae ve Lisa ikilisi sıksık muhabbet ediyordu. Muhabbet edecek bu kadar şeyi nereden buldukları hakkında pek bir fikrim ise yoktu açıkçası.

Girls🤟

Chacha:
Evet hanımlar yarın gece
için rezervasyonu yaptım

Lili:
Harikasın Chaeyoungg

Jichu:
Tamamdırr
Yarın görüşeceğiz o zaman

Chacha:
Aynen

Bu Jennie'ye mesajlar yine iletilemiyor
Gecenin saatinde ya

Jichu:
Operasyondalar
Yoongi'de eve gelmedi henüz :(

Lili:
Umarım iyi gidiyordur

Lisa'nın dediğini beğendikten sonra telefon ekranını kapatmış ve arkama yaslanıp derin bir nefes vermiştim. Saat gece on ikiydi. Her defasında olduğu gibi delicesine merak ediyordum onu. Bu elimde değildi gerçekten.

Ayağa kalkıp biraz etrafta ki zaten düzenli olan şeyleri düzeltmeye başlamıştım. Amacım kafa dağıtmaktı. Yarım saatte bir Yoongi'yi arıyordum ve telefonu kapalıydı. Son arayışımda ise çalmış ama açmamıştı. Bu gerilmeme neden olsada gariptir aynı anda da rahatlamıştım.

Kendime bir kahve yapmış, biraz kitap okumuş, bir dizi bölüm izlemiştim derken saat gece iki olmuştu... Ve bir kez daha Yoongi'yi aradığımda bir kaç saniye sonra açmıştı. Hemen oturduğum yerden kalktım ve telaşla konuştum. "Yoongi! İyi misin? Bitti mi işiniz?" Ani konuşmamla birlikte karşıdan bir nefes veriş sesi işitmiştim. Hafifçe kaşlarım çatıldı ve derince yutkunduğumda konuştu. "Jisoo işler biraz karıştı. Karışacağını beklemiştik ama Jennie yaralandı. Onun için hastaneye geçtik. Şu an gayet iyi ama telefona bakamadım telaştan. Merak ettirdiğim için kusura bakma." Söyledikleri ile şokla aralanmıştı ağzım. Jennie mi yaralanmıştı?

"Ne demek Jennie yaralandı? Ne oldu ona? Hangi hastanede? Geleyim Yoongi." Telaşlı konuşmam ile adımlarım kendi kendine bir yerlere yönelmişti. "Vuruldu. Dediğim gibi iyi ama endişelenme. Hastaneye gelmene de gerek yok." Başımı iki yana sallarken aynı anda ayağıma botlarımı geçiriyordum. "Hayır geleceğim. Söyle lütfen." Derin bir nefes vermiş ve bir kaç saniye sonra mecburen vermişti hastane ismini. Telefonu kapatıp montumu ve çantamı da almıştım askılıktan. Ardından ise taksiyi aramış ve aşağı inmiştim. Bir kaç dakika sonra gelen taksiye bindiğimde ise adresi vererek gergince arkama yaslanmıştım.

Saat geç olduğu için kısa süre sonra gelmiştik hastaneye. Ücreti ödeyip indiğimde acil kapısında zaten bir kaç polis vardı. İçlerinde Jungkook'u gördüğümde hızla ona ilerledim. "Jungkook!" İsmini seslenmem ile kaldırdığı kaşları ile bana dönmüştü. "Ah Jisoo hanım... Siz burada ne arıyorsunuz?"

"Jennie için geldim. Nerede o?" Hızlıca konuştuğumda derin bir soluk vermişti. "Üçüncü kat, sağ koridor. Zaten polislerden anlarsın odayı." Başımı sallayarak onaylamış ve yanından geçip hızla içeri girmiştim. Asansöre binip üçüncü katta indiğimde ise koridora girer girmez dediği gibi polislerden anlamıştım odayı. Onlardan ziyade ise içlerinde Yoongi vardı.

Üzerinde deri paltosu, ceketi ve yeleği yoktu. Yalnızca gömlek ve üzerinde de bir çelik yelek vardı. Belinde ki siyah silah tamamen ortaya çıkmış ve ışıkla parlıyordu. Saçları dağılmış, gömleğinin kollarını katlamıştı. Üzerinde kan lekeleri vardı. Yüzünde ki sert ve ciddi ifade ile tek elini kemerine yaslamış karşısında ki adamla konuşuyordu.

Bu ciddi konuşmayı bölüp bölmemem ne kadar doğru olurdu emin değildim ama kalbimde ki endişe yüzünden hızlı adımlarla oraya ilerlerken kısık bir sesle adını seslenmiştim. "Yoongi!" Sesimi duyması ile bana döndüğünde tek kolunu hafifçe kaldırmıştı ve bu hareketten aldığım cesaret ile yanında bitip sıkıca boynuna atlamıştım. Tek eli sırtımı bulup sıvazlarken mırıldandı. "Herkes iyi. Sakinleş." Kısıkça mırıldandığında gözlerimi yumup daha sıkı sarılmış ve bir kaç saniye sonra geri çekilmiştim. Geri çekildiğimde çevrede ki tüm polislerin koridorun başına gittiğini görmüştüm.

Tek elimi yanağına koydum ve gözlerine baktım. "Sen iyisin değil mi? Hiç bir şeyin yok?" Gözlerini yumup başını iki yana sallamış ve eklemişti. "Gayet iyiyim ben." Derin bir nefes vermiş ve yanağında ki elimi omzuna indirirken yanımızda ki kapıya dönmüştüm. "Jennie bu odada mı?"

"Evet. Taehyung var şu an yanında. O çıksın girmek istersin girersin biraz. Zaten henüz narkozun etkisi geçmedi, uyuyor." Derin bir nefes verip onaylarcasına başımı sallamıştım yavaşça ve yeniden ona dönmüştüm.

Bir kaç dakika sonra koridora Jungkook girmişti. Bize doğru yürümeye başladığında hafifçe kenara çekilmiştim. "Amirim adamın hastane kontrolleri bitti, emniyete götürülecek. Sorgusuna kim gitsin?" Kaşlarını çatarak bir kaç saniye düşünmüş ardından cevaplamıştı. "Bu defa Namjoon gitsin, sen hastanede kal." Jungkook başını eğip cebinden telefonu çıkartırken yanımızdan uzaklaşmıştı. Bu sırada da yanımızda ki odanın kapısı açılmış ve Taehyung çıkmıştı. "Uyandı." Dediği ile Yoongi beni de alarak içeri girmişti.

Taehyung arkamızda kalırken hızlıca yatakta uzanan Jennie'nin yanına gidip elini ellerim arasına almıştım. "İyi misin?" Bakışları beni bulunca hafifçe şaşırmış ama ardından mırıldanmıştı. "İyiyim." Kolunda bir serum vardı ve üzerinde de hastane kıyafeti.

Yavaş adımlarla odaya giren Yoongi iyi olduğunu cevabını aldığı için olsa gerek bu soruyu es geçmiş ve çattığı kaşları ile azarlarcasına konuşmuştu. "Kahramanlık yapmak yasak dememiş miydim ben Jennie?" Sert ve otoriter sesi bu soruya hiç bir olumsuz cevap kabul etmediğini ele veriyordu.

Jennie derince yutkundu ve mırıldandı. "Demiştiniz amirim. Fakat size-" Jennie'nin cümlesini devam ettirmesine müsade etmeyen Yoongi sesini yükselterek kesmişti lafını. "Bahanelerini duymak istemiyorum! Bacağına yediğin o kurşun sayesinde bir ay göreve dönmeyeceksin." Son dediği ile gözleri irice açılan Jennie yerinden doğrulmuş ve şokla sormuştu. "Ne?"

"Tedavi göreceksin. Emri dinlememenin cezasını da böylece çekmiş olacaksın. Bir daha lafım dışına çıkmazsın." Azarlamalarını telefonun çalması ile bitirmiş ve kimin aradığında bakıp odanın çıkışına ilerlerken açmıştı. "Efendim?" Sesinin ardından kapı kapandığında Jennie'ye dönmüştüm. Odada ki gerginliğe ayak uydurarak bende susmuştum. Sinirli Yoongi sakin ama korkunçtu.

Amirim🥵

Bu kitabın nereye gittiği nası bi finali olucağı hakkında hiç bir fikrim yok cidden öyle ilerliyoruz. Bi baktım 27. bölüme gelmişiz şaka gibi...

Kafamda bir şeyler var yazıcam bakalım ilerlemeye devam edicez ama final konusunda cidden kararsızım. Bakalım nası bişe olucak kdowmxowkdowl

Bir de bölüm yine iki gün sonra gelemeyebilir çünkü final ödevlerim ve bir de en yakın arkadaşımız doğum günü var. Onlarla uğraşıcam bir kaç gün. Ama çokta gecikmez endişe etmeyin🖤

koi no yokan, yoonsooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin