Degerli yorumlarinizi esirgemeyin <3
Yoongi'nin vurulması üzerinden bir hafta geçmişti. Eve gelmişti, onu zorla da olsa işe gitmemek için ikna etmiştim. Bu sadece bir hafta sürmüştü... Şu anda arabadaydık ve işten dönüyorduk. Yorulduğu belli olsada bana çaktırmamaya çalışıyordu.
Elimde ki dosyada gezdiriyordum gözlerimi. Üç hafta sonra davam vardı ve ona benzer bir kaç olayı çıkartmıştım en son. "Durum ne?" Yoongi merakla sorduğunda derin bir nefes vermiştim. "Yani genel olarak serbest bırakılmışlar ya da şartlı tahliye edilmişler. Eğer hakim gıcıklık yaparsa tutuklu yargılanma..." Dosyayı kapatıp kenara koyduğumda bana bakmadan mırıldandı. "Endişe etme. Her şey yolunda gidecek."
"Umarım öyle olur." Cevabımla birlikte kucağımda ki elimi elleri arasına almış ve üzerine sıcak bir öpücük bırakmıştı. Anında içim ısındığında ona dönüp kocaman gülümsemiştim bile.
Eve geldiğimizde Yoongi kapının şifresini girerken bir anda duraksamıştı. Kaşlarını çattığında ona döndüm. "Ne-" Konuşmama müsade etmeden ağzımı eliyle örtmüş ve sessiz mırıldanmıştı. "İçeride biri var?" Fısıltısı sonrası kaşlarımı çatmış ve dikkatle dinlemiştim. İçeriden gelen tıkırdılar çok kısıktı ama dikkat edildiğinde duyuluyordu.
Yoongi beni arkasına doğru itip ardından belinden silahını çıkartmıştı. Muhtemelen tabancanın emniyetini açtıktan sonra kapının şifresini girdi. Küçük bir ötme sesiyle kapı aralandığında Yoongi kapıyı hızlıca itmiş ve tabancasını içeriye doğrultmuştu. Seri hamlelerini arkada durarak korkuyla izliyordum.
Yüreğim yerinden çıkacak gibi atarken içeriye adımlayan Yoongi'nin peşinden girmiştim. Bir anda hole giren kişiler ile ben bir çığlık atıp geriye sendelediğimde Yoongi'nin parmağı da tetiğe baskı yapmıştı. Fakat aynı zamanda kulağımıza ulaşan bağırtı benim için çok başka bir şoktu. "İyi ki doğdun Yoongi!" Elinde pasta tutan ve en önde duran ellili yaşlarında bir kadın, hemen çaprazında aynı yaşlarda bir adam ve diğer tarafında telefon ile çekim yapan Lalisa.
Bu karşılaşma yalnızca bize değil onlara da şok olmuştu çünkü üzerlerine bir silah doğrultulmuştu ve az daha mermiyi yiyeceklerdi... "Omo!" Şokla ilk tepki yaşlı kadından geldiğinde Lalisa da elinde tuttuğu telefonu yavaşça indirmişti. Yoongi titreyen bir nefes çekti içine ve silahını yavaşça indirirken şaşkınca konuştu. "Anne..." Üçüncü şokumla birlikte gözlerim irice açıldığında muhtemelen de babası olan adam konuştu. "Tanrım Yoongi..." Adamın şaşkın kelimeleri ardından Yoon yüzünü sıvazlamıştı gergince.
Az daha annesini vuracaktı. Elinde ki tabancayı yanda ki portmantoya bıraktı ve ailesine bakarak öfkeyle konuştu. "Ne halt yapıyorsunuz siz?" Bağırmamıştı aksine sesi gayet kısıktı ve her zaman dediğim gibi onu korkunç yapan öfkesinin sakinliğiydi.
"Sadece sürpriz yapmak istedik." Lisa hızlıca savunmaya geçtiğinde haberdar olmadığı bir şey vardı. Abisinin bir hafta önce saldırıya uğrayıp vurulmuş olması... Korkudan titreyen ellerimi yeni fark ettiğimde onları hızlıca yumruk yapmış ve bunu geçirmeye çalışmıştım.
Yoongi kardeşinin savunmasına sessiz kaldığında annesinin elinde tuttuğu pastada ki mumlar pastaya kadar erimişti. "Her neyse." Olaya el atan babası olduğunda gerince bir nefes verdi. "Doğum gününü kutlamak istemiştik ama elimize yüzümüze bulaştırdık anlaşılan. Üstünüzü başınızı değiştirip yemek masasına gelin. O güzel olsun en azından." Babası, annesinin sırtına elini koyup ona içeri yönlendirdiğinde Lalisa da onlara eşlik etmişti.
Yoongi bir süre olduğu yerde dikilip ardından da homurdanmıştı. "Tanrım aklımı yitireceğim." Hırsla konuşup üzerinde ki ceketi asmış ve silahını da alıp muhtemelen odasına gitmişti. Olduğum yerde bende derin bir soluk verip kendime gelmeye çabaladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
koi no yokan, yoonsoo
FanfictionEmniyet amiri Min Yoongi, eşini öldüren ve gözlerinde yıldızlar olan genç kız ile karşılaşır. "Gözlerinizde yıldızlar var küçük hanım...O yıldızların parlamaya devam etmesi tüm lekelere değer gibi hissettiriyor."