Ay yavaş yavaş okuyucular artıyor. Canınızı yerim sizin🥺🖤
Dün gece yediğim tokat yüzünden yanağımda bir morluk oluşmuştu. Bunu yaptığım makyaj ile örtmüştüm. Çünkü Yoongi eğer bunu görürse neler olurdu düşünmek istemiyordum. Ve beni almaya gelmişti yine.
Dün gece gelmemiş olması bile onu deli gibi özlemem için yeterli olmuştu ve şimdi kalbim her zamankinden daha heyecanlıydı. Dahası nasıl olabilmişti bilmiyordum çünkü maksimum hıza ulaştığımı düşünmüştüm.
Şimdi ise dışarıda yağan yağmur yüzünden yine montuma sarılmıştım ve şapkamı da başıma örtmüştüm. Evden çıkıp hızlı adımlarım ile ileride bekleyen arabanın yanına varmıştım. Benim gelmem ile camları örtmeye başlamıştı yine. Arabada ki silik sigara kokusu kendini belli ediyordu. Tek eli de ısıtıcıyı açmaya gittiğinde ona dönmüş ve yüzümde ki geniş gülümseme ile konuşmuştum. "Günaydın efendim!" Cıvıldayan sesimle birlikte yüzünde silik bir tebessüm oluşmuştu. "Günaydın küçük hanım."
Arabayı çalıştırırken önüne dönmüş ve mırıldanmıştı. "Bugün izinlisin. Akşama mahkemen olduğu için Hoseok sana izin vermiş." Dediği ile şaşkınca dönmüştüm ona. "Ne? Bana neden haber vermedi ki?"
"Numaran yokmuş bu yüzden beni aradı." Derin bir nefesle önüme dönerken omuz silktim. "O zaman ben eve geri döneyim." Elimin kapı koluna uzanmasına kalmadan arabayı harekete geçirmiş ve bana bakmadan konuşmuştu. "Hayır dönmüyorsun. Birlikte kahvaltı edeceğiz." Söylediği şey ile yeniden bir heyecanla hızlanmıştı kalbim.
"Kahvaltı mı?" Engel olamadığım gülümsemem ile sorduğumda başını aşağı yukarı sallayarak onaylamıştı beni. "İşe geç kalmayacak mısınız?" Yeni sorum ile hafifçe gülümsemişti. "Emniyet amiri olmamın bazı avantajları oluyor tabi ki." Söylediği şey ile gülmüş ve heyecanla arkama yaslanmıştım. Bu defa sormadan radyoyu açıp müzik dinleyerek geçirmiştim yolu.
Bir yerin önünde durduğumuzda birlikte arabadan inmiştik. Yanımda biten Yoongi elini belime koymuş ve beni yönlendirmişti. Bu hareketi nasıl bu kadar etkileyici olabiliyordu anlamıyordum ama sanırım Min Yoongi olması ile ilgiliydi.
İçeriye girip boş bir masaya oturmuş ve kahvaltı siparişimizi vermiştik. Montumu çıkartıp yanımda ki boş sandalyeye koyduğumda o da deri paltosundan kurtulmuştu. Ceketini de çıkartıp rahatça oturmuştu sandalyesine.
Karşımda böyle yakışıklı ve çekici bir emniyet amiri otururken gözlerimi ondan nasıl ayıracaktım pek bilmiyordum açıkçası. Hülyalı bakışlarım kendisine odaklandığında o da astığı ceketi ardından derin bir nefes verip bana bakmıştı. Bakışlarım ile karşılaşmak ona kısa bir duraksama olarak geri döndüğünde hızla toparlayıp arkasına yaslanmış ve o da bana bakışlarını bana dikmişti.
Bir süre ikimizde sessizce dursakta ilk konuşan o oldu. "Neden makyaj yaptın?" Ortaya düşen sorusu anında gerilmemi sağlamışken gülüşüm solar gibi oldu ama dikkat çekmemek adına yüz ifademi sabit tutmaya çalıştım. "Bilmem içimden geldi. Yani kötü mü olmuş?" Dediklerim ile yüz ifadesinde bir değişiklik olmamıştı. Aynı bakışı üzerimdeydi.
"Hayır kötü olmamış. Yalnızca bir şey mi gizlemeye çalışıyorsun bunu merak ettim." Neden hemen anlıyordu her şeyi? Neden dikkatini çekiyordu her şey? Gülümsemi tutmaya devam ettim ve bu sırada omuzlarımı silktim. "Neyi saklayacağım ki. Yalnızca makyaj yapmak istedim bu kadar." Öne doğru eğildi ve kollarını masaya yasladı. Gözlerini kısıp başını hafifçe yana yatırdığında gözleri yüzümde gezinmeye başladı. "Umarım. Umarım öyledir küçük hanım." Gülümsememi koruman için verdiğim savaşa devam ettim ve bu sırada kurtarıcam olarak garson geldi. Siparişlerimizi masaya bırakmış ve ardından uzaklaşmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
koi no yokan, yoonsoo
FanfictionEmniyet amiri Min Yoongi, eşini öldüren ve gözlerinde yıldızlar olan genç kız ile karşılaşır. "Gözlerinizde yıldızlar var küçük hanım...O yıldızların parlamaya devam etmesi tüm lekelere değer gibi hissettiriyor."