28. Bölüm

192 30 65
                                    

Oylar düşmüş üzmeyelim birbirimizi😡

Yoongi'nin odadan çıkması ardından bende Jennie'nin iyi olduğundan emin olmuş ve odadan çıkmıştım. Telefonla konuşması bittiğinde ise Yoongi'ye kafeteryaya inip birer kahve içmeyi teklif etmiştim. Çok gergin görünüyordu ve bunu üzerinden atması lazımdı.

Kafeteryada kahvelerimizi almış ve uzunca bir süre oturmuştuk. Güneş kendini gösterdiğinde ise birer sandviç alıp yemiştik. Karşımda hala çelik yeleği ve dağınık hali ile oturuyordu. İçime derin bir nefes çektim. "Eve gidip kendini toparlamalısın artık." Söylediğim ile birlikte yüzünü sıvazlamıştı.

"Seninde işe gitmen gerekiyor. Hiç dinlenmedim. İzin alayım Hoseoktan." Telefonuna yönelmişti ki hızlıca müdahale ettim. "Hayır buna gerek yok. Giderim işe yorgun hissetmiyorum." Yeniden itiraz etmek için dudaklarını araladı ama hemen yerimden ayaklanıp koluna yapışarak onu kaldırdım. "Hadi kalk." Kelimeleri uzatarak onu kaldırdığımda hafifçe gülmüştü.

Koluna sarılarak onu da peşime takmış ve hastane çıkışına yönelmiştim. "Şimdi beni işe bırakıyor, ardından eve gidip toparlanıyorsun. Tamam mı?" İkna edercesine konuşmalarımı dikkatle dinlemiş ve alayla mırıldanmıştı. "Nasıl istersen küçük hanım." Söylediği şeye güldüğümde birlikte hastaneden çıkmıştık.

Arabaya doğru ilerlediğimiz sırada ise gördüğüm ile gözlerim irice açılmıştı. Tanrım! Lisa'nın burada ne işi vardı?! Ve neden karşısında Jungkook duruyordu? Bunlar yürek mi yemişti? Adımlarım istemsizce durduğunda Yoongi de durmuştu. Üstüne üstlük ise Lalisa kollarını Jungkook'un boynuna doladığında şaşkınlığımı daha da artmıştı.

"Ne-" Yoongi'nin sormasına dahi müsade etmeden onu ters yöne çevirmeye çalışmış ve hızla konuşmuştum. "Son kez bir Jennie'ye bakmak istiyorum. Daha ne zaman görürüm kim bilir?" Fakat Yoongi elbette bunu yememişti ve arkasına bakmaya çalışırken homurdanmıştı. "Birini mi gördün? Ne oluyo-" Bu defa lafını kesen ben olmamıştım maalesef. Bu yüzden endişe ile arkamı dönmüş ve Yoongi'nin baktığı yere bakmıştı.

Lalisa ve Jungkook. Onlar... Onlar öpüşüyor muydu? Yok. Gözlerimi kırpıştırdım yanlış görüyor olduğumu umarak. Fakat tüm gerçekliği ile oradaydı. Kısacık süren bir öpücüktü ama ne şanssızlardı ki Yoongi tam da o anı yakalamıştı.

Şokum gitgide arttığında yanımda taş kesilmiş olan emniyet amiri bir kaç saniye sonra yanılmak ister gibi mırıldandı. "O Lalisa değil dimi?" Sert sesi ile ne diyeceğimi bilemedim. Onaylasam ayrı dert red etsem ayrı dertti. Yutkundum yalnızca. Ve birden yanımdan harekete geçtiğinde telaşla peşinden koştum. "Yoongi dur!" Bağırışım ile sevgili çiftimiz de buraya dönmüştü. Lisa şokla geriye adımlarken Jungkook'un dudaklarından bir küfür çıktığını işitmiştim silikçe.

"Abi?" Şaşkınca mırıldanan Lisa'ya Jungkook ekleme yapmıştı. "Amirim." Tereddüt dolu sesi ile yanlarına vardığımızda Yoongi'nin önüne geçip herhangi bir saldırıyı önlemek için önlem almış olmuştum.

"Merhaba Lisa! Jennie için mi geldin?" Her şey çok normalmiş gibi şakıdığımda Lisa dudaklarını aralamıştı ama Yoongi konuştu. "Gördüklerimin açıklaması ne?"

"Amirim ben-" Jungkook açıklama yapmaya çalıştı ama Yoongi ona doğru sert bir adım attı. "Kardeşimi sana emanet etmek ile hata yapmışım anlaşılan komiser Jeon?"

"Amirim o ne demek? Biz-"

"Siz ne?" Yoongi bağırdığın da irkilmiştim. Tanrım neden bu kadar sinirlenmişti ki? Yalnızca... öpüşüyorlardı. Pekala. Sanırım biraz haklıydı. "Siz ne Lalisa?" Bu defa kardeşine doğru bağırdığında ne yapacağımı şaşırmıştım. Müdahale etmek ve etmemek arasında gidip geliyordum.

"Yanlış bir şey yapmışız gibi bağırmayı kes abi!" Lisa'nın çıkışı ile gözlerim irice açıldığında Jungkook'ta gergince ona dönmüştü. Yoongi ise bizden daha şaşkın duruyordu. "Birde bana mı bağırıyorsun sen?" Şokla soran Yoongi ile birlikte Lisa başını daha da havaya kaldırmıştı. "Sen bağırırsan bende bağırırım!" Meydan okumaya devam ederken ben hala ne yapacağımı bilemiyordum.

Yoongi derin bir nefes verip gözlerini yumup sakinleşmek için kendine zaman tanıdı. Kısacık saniyeler ardından ise gözlerini aralayıp yeniden Jungkook'a baktı. "Defol git emniyete!" Jungkook başını emri onaylarcasına eğdi ve Lisa'ya kısaca bakıp ardından yanımızda uzaklaştı. Ardından ise Yoongi'nin hedefi Lisa oldu. "Sen ne halta geldin buraya?" Çatık kaşları ile sorduğu soruya Lisa hızla cevap vermişti. "Jennie'yi görmeye gelmiştim."

"İyi! Git gör." Lalisa abisinin cevabına son kez sinirle bakmış ve ayaklarını yere vura vura hastanenin girişine yönelmişti. Yoongi arkasından kendi kendine homurdanmış ve belime dokunarak yürümem gerektiğini belirtmişti. Ona ayak uydurup arabaya doğru ilerlediğimde kapıyı açmış ve binmiştim. O da dolaşıp şoför koltuğuna bindiğinde arkasına yaslanıp beklemeye başlamıştı. Muhtemelen Lisa'yı da alıp öyle gidecekti.

Geçen bir iki dakikanın ardından biraz daha sakinleşmiş olmasını umut ederek derin bir nefes almış ve konuşmuştum. "Sence de fazla bir tepki değil miydi?" Sessiz sorumla başını arkaya yaslamış ve gözlerini yummuştu. Derince bir iç çekip mırıldandı. "Öyleydi. Yanlış zamanıma denk geldiler. Uykusuzum, stresliyim ve ekibimden biri yaralandığı için endişeliyim. Bir de ikisini görünce patladım işte." Dudaklarımı birbirine bastırdım. "Yani ben meşgul olduğumda Jungkook'a güvenip, kız kardeşimi ona emanet ediyordum. Arabasına bindirdim kız kardeşimi defalarca. Böyle olunca afalladım. Bir ilişkilerinin olması sorun değil, bunu benden saklıyor oluşları sinirlerimi tepeme getirdi. Arkamdan iş çevirmişler kim bilir ne zamandır." Sinirli bir soluk verdi bir anda. "Yani birde saklıyorlar ama gelmişler hastanenin önünde..." Duraksayıp bir kez daha kendini sakinleştirmeye çalıştı. Bu konuda konuşmaya devam ederse sinirinin artacağını anlamıştım.

"Haklısın." Dedim anlayışla. "Yaptıkları hataydı ve senin tepkin de yanlıştı. O anki sinir ve korku ile yaşanan bir tartışmaydı. Kolayca çözüleceğine eminim." Dediklerime başını sallamıştı yavaşça ve böylece onaylamıştı beni. Bir kaç saniye sonra ise kaşlarını çattı. "Bir dakika." Dedi bir şeyi fark etmiş gibi. Kaşlarımı kaldırıp ona döndüğümde o da bana bakmıştı. "Sen biliyor muydun?" Sorusu ile gözlerimi hafifçe açıldı. "Ne?" Dedim şaşkınca.

"Onları gördün ve yönümü değiştirdin. Sen biliyor muydun Jisoo?" Red edemezdim. Kesinlikle yalan söylemek istemiyordum ona. Gözlerimi kaçırıp bir süre sustum. Beni bu sorudan kurtarıcak bir şey bekledim ama elbette olmadı. El mecbur cevap verdim. "Yani... Çok olmadı öğreneli."

"Tanrım..." Söylenerek önüne dönmüştü. Sessizliğe gömüldüğümüzde bir süre sonra Lisa gelmişti. Arabaya bindiğinde Yoongi önce beni işe bırakmış ardından da eve gitmişti. Muhtemelen ben indikten sonra da yolda ki sessizlikleri devam etmişti.

Kendime bir kahve alarak direkt yarım saat sonra başlayacak işimin başına oturmuştum. Yoongi'ye iyi olduğumu söylesem de oldukça yorucu bir iş günü geçirmiştim ardından.

Başarıyla basıldık da👍 xkwmxpwmdpaöso evet burdan sonrası çok koy göte ilerliyecek gibi geliyor. Çünkü bir kitabı maks hızlı yazma bölümüme ulaştım yani. Bundan sonrası ıkına ıkına...

Umarım sizin için ilerleyiş güzeldir. Bir sonra ki bölümde görüşmek dilekleriyle. Baybayınn🖤

koi no yokan, yoonsooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin