Uğur'un anlatımıyla:
Anlıyorum... " dedim. Anlıyordum ama buna izin verecek değildim.
"Yani?" dedi i'yi uzatarak.
"Hayır!" dedim konu kapandı ve bir daha açılmasına gerek yok dercesine.
Nur, şuan karşıma geçmiş ve Arda Işık ile buluşup, konuşmak istediğini söylemişti. Bende buna izin vermemiştim. Arda'ya onunla iş birliği yapıp beni bitirmek istediğini söyleyecekti ve güvenini kazanıp herşeyi bana anlatacaktı. Ama ben Arda'nın buna asla inanmayacağını hatta onu öldürebileceğini düşünüp izin vermemiştim.
"Arda'yı oyuna getirdik ve ortaya çıkmasını sağladık. Sence sana bir daha güvenir mi?" dedim ama Nur anlamamakta diretiyordu.
"Hani anlıyordun?!" dedi sitemle.
"Anlıyorum ama izin vermiyorum."
"Sebep?"
"Nur uzatma!"
"Uğur! Ben bunu yapacağım biliyorsun değil mi?"
"Evet yapmayacaksın."
"Ya sen neden beni bu kadar umursuyorsun. Ölürüm ölmem sanane ya sanane!" diye bağırdı.
Gözlerimi gözlerine çevirdim ve içimdeki o derin öfkeyi göstermekten geri durmadım.
"Sikerim Arda'yı da güvenini de. Banane amına koyayım onun güveninden. Arda'dan kardeşimin intikamını alacağım diye masum bir kızı onun önüne atamam anlıyor musun?" diye bağırdım.
"O masum kızı oyuna zorlarken de masum değil miydi Uğur Dilmen!?" dedi. Sesinin tonu beni çok rahatsız etmişti. Onu da rahatsız etmişmiydi? Derin bir nefes aldım.
"Sikeceğim yapacağın işi Nur! Bitti oyun. İstemiyorum seni. Oyun moyun yok artık. Bir intikam alınacaksa bu benim intikamım! Dediğin gibi masum insanları zorlamamalıyım. En başta yapmamalıydım bunu. Özgürsün git hadi. Git!" dedim. Şuan Nur beni anlamıyordu. Ne desem anlamayacaktı. En iyisi bu oyuna bir an önce son vermekti.
"Gitmiyorum. Melis'in ruhu huzura kavuşmadı." dedi. Az önceki öfkeli ve inat tavrı uçup gitmişti.
Yanına gidip kolunu sıkmaya başladım. Bunu neden niçin yapıyordum bilmiyordum. Tek bildiğim ona zarar verecek herhangi bir şeyi engellemem gerektiğiydi. Zaten yeterince canı yanmıştı, daha fazla yanmamalıydı.
"Git! Duydunmu? Benim odam, benim evim, benim hayatım, benim kardeşim. Defol git! İstemiyorum seni. Ailen olmayan ailenin yanına git! Seni istemeyen ama yıllarca anne bildiğin yengenin yanına git! Nere gidersen git ama karşıma çıkma!"
Söylediğim şeyler çok ağırdı. Ama Nur'u durdurmak zorundaydım. Defalarca kez onun hayatının beni ilgilendirmediğini söylemişti. Benim hayatım da onu ilgilendirmezdi. Nur'u bile bile Arda'nın önüne atamazdım. Ben onu buraya Arda'yı bana getirsin diye getirttim. Ama asla direk olarak Arda'nın önüne atmayı düşünmedim. O kadar cani değildim. Nur dediği şeyi yapmaya kalkarsa hayatı riske girerdi ve ben buna izin veremezdim. Oyunu bitirmek daha mantıklıydı. Piyon çok önemliydi canı ne pahasına olursa olsun korunmalıydı. Çünkü o piyon günün birinde Şah'a dönüşecekti.
Arkasını dönüp yürümeye başladı. Önce odadan çıktı. Sonra evden. Sonra bahçeden.
Nereye gidiyordu bilmiyordum ama benden uzak durmalıydı. Arkasından güvendiğim birkaç adamda gidecekti ama bunu Nur'un bilmesine gerek yoktu.
♟
Açılmayan telefon daha da gerilememe neden oluyordu. Arda Işık'ın yanındaydım ve o şuan Uğur'u görüntülü arıyordu. Uzun çalışların ardından telefon açıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Piyon
قصص عامةBoynunda belirginleşen şah damarı her şeyi ortaya koyuyordu. Pişmandı. Yaşattığı şeyler için. İnanmadığı onca şey için.. Yanına gidip kollarımı boynuna doladığımda gülümsemişti. Bitmemiş bir hikayemiz vardı. Onca kötü yaşanmışlığa rağmen tamamlanmas...